|
İyi-kötü-çirkin: İkisi gidiyor, ‘iyiler kalıyor’!

Moskova’da gerçekleşen terör saldırısını kimin yaptığı kriminal bir tartışmadır. Evvel örneklerden farklı olarak emri kimin verdiği ise jeopolitik sonuçlar üretecek. Mevcut küresel bağlamla birleştiğinde maalesef çok tehlikelidir…

Yaşanan vahşetin, yaklaşık 10 yıldır tüm dünyanın üzerinde denge kurmaya çalıştığı ‘eşiğin aşılması’ olarak ikaz eden çok okuma var.

Ve girdiğimiz kara delik

ne yazık ki harikalar diyarına çıkmıyor…

Önce şu DAEŞ meselesini hâl-edelim; vakayı illa bu ipucu üzerinden incelemek arzusundaysak, ABD’nin Irak ve Suriye’den çekilmesi spekülasyonlarına bakarak, DAEŞ’in/klonlarının “hâlâ yaşadığını/döndüğünü” gösterme gayreti olarak çerçevelemek kâfidir! Fazlası yön kaybettirir. DAEŞ bu eylemi gerçekleştirmiş

olsun veya olmasın önemi yoktur. Sadece ‘cinayet aletini’ tarif etmiş olursunuz.

ABD-İngiltere-Avrupa başta, saniyesinden itibaren DAEŞ diye ortalığı yıkanlara rağmen Rusya’nın, ‘emri kim verdi’yi aramasının anlamı da budur. Esasında soru, ‘kim’i de tarif etmektedir…

Kriminal boyutu olay yeri inceleme uzmanlarına devrettikten sonra, saldırıyı getiren ‘küresel güncel’i de artık herkesin bildiğini varsayarak akıl cebimize koyuyoruz. Ve bu olaya özel “zamanlama”nın tatminkâr izah sunduğunu düşünüyoruz…


SANDIK JEOPOLİTİK GERÇEKLİKLE YÜZLEŞTİRDİ…

Moskova saldırısının birbirine bağlı bir seri nedeni listelenebilir. Birinci sıra, Rusya seçimlerinin Putin ‘zaferi’ ile sonuçlanmasıdır…

Konu ‘sürpriz beklenmesi’ değildir. Sandık; Obama döneminden başlayarak, yıllar boyunca, Suriye açmazında çökeceği ilan edilen Rusya’nın, bütün Batı dünyasının birleşerek ve Kiev savaşına katılarak, “paranın ve istihbaratın tüm baskı türevlerini” de kullanarak üzerine abandıkları Kremlin/Putin’in olduğu gibi yerinde durduğunu gösterdi. Üstelik içeriyi de hem halk hem kurumlar özelinde kışkırttıkları halde. Bu küresel jeopolitikte büyük bir meydan okuma yaratıyor…

Yarattığı siyasi dalgalanma sadece Doğu-Batı cepheleşmesinde yer alan ülkelerin bundan sonra da kiminle muhatap kalmaya devam edeceklerini işaret etmiyor; tüm dünyada ‘ayakları üzerine sağlam basan, bastığı yerin titreşimlerini de dünya çapında hissettiren sadece 3-5 lider kaldığını, dahası yerküreye başarma ihtimallerini gösteriyor!

Atağın de-şifresine yönelik bir-iki naif çözümlemeyi de rafa kaldıralım; nedenin, Rusya’nın aslında kırılgan olduğunu göstermek ve/veya Putin’in mecliste yaptığı konuşmada istihbarat servisi FSB’nin başarılarına özel yer ayırması nedeniyle onu da yaralamak olduğu yorumu ancak tali hedef olabilir. Seçimler ve saha Putin’in kırılgan olmadığını gösterdi.

İki, Rusya’nın Ukrayna’da bir uzlaşı zeminine yaklaştığı/yumuşadığı, hatta Kiev’in de esnediği, bu yüzden zalim güçlerin iki tarafı da tahrik ve teşvik için saldırıyı gerçekleştirdiği tezi de

içe tam sinmiyor. ‘Altını az daha açalım’ın anlamı yoktur, açıktır; Hakan Fidan;

“barış için 2024’ü unutun, 2025’e bakarız”. (‘Ani barış’ ise başka konudur.

Savaşın kimi mahfillerinde ‘ani ölüm’ yaratır.)

Diğer olasılık, gelişmekte olan bir süreci/olayı şimdiden baltalamaktır. Bunu da gelecekte değerlendire-biliriz. İslam dünyası ile Rusya’nın arasını bozma emeli de konuştuğumuz coğrafya düşünüldüğünde anlamlı gelebilir ama Kremlin’in bunun yutmadığı açıklamalarından hemen anlaşılıyor. Hatta İslam dünyasının da…


OPERASYONDAN ‘SAVAŞA’…

Saldırının sahaya yönelik en sert çıktısı, Rusya’nın bugüne kadar Ukrayna’da yürüttüğü askeri harekâtı “operasyon” olarak tarif ederken artık “savaşa” yükseltmiş olmasıdır. Bu revizyonun sonuçlarının muhakkak korkutucu olacağına

ilişkin tüm cephelerin mutabakatı vardır…

Haliyle ‘kontrollü gerilim’ alanlarına daha çok dikkat gerekir; Ukrayna’da Odessa, Kiev, Kyiv, altında Gagavuzya, Moldova, Transdinyester, Karadeniz bloğunun tamamı, Balkanlar, Hazar havzası, Irak-Suriye-İran çizgisi, Gazze’yle buluşmayla birlikte Arap yarımadası, Kuzey Afrika, Akdeniz-Kızıldeniz daha ağır stres altında kalacaktır…

Küresel cepheler açısından ise Avrupa içi titreşimler ile Afganistan-Pakistan-Hindistan hattındaki korkular, bilhassa Çin-Rusya yakınlaşmasının pekişip/yükselişi hemen gerçekleşecek risk alanlarıdır. İran ve Kuzey Kore zaten ortak kümededir…

Dedeağaç’da tazelenen hareketlenme önemli ipucudur. Karadeniz’le birlikte Türk-Rus ilişkilerinin artık iyice yakından izlenmesini, Putin’in Nisan’da beklenen ziyaretinin önemini artıracaktır. Esasen, bir söylentiyi de paylaşmak isterim; Türkiye-Rusya arasında tahıl koridoru üzerine bir yeni anlaşmanın sağlandığı, dünyaya ilanının da saldırının ertesi gününe takvimlendiği, ancak olay sonrası tehir edildiğidir. Doğru ise saldırının zamanlamaları çizelgesine

bu da eklenmelidir!


PENALTI, PENALTI GİBİ OLMALI!

İsrail özelinde Moskova trajedisinin anlamı ayrıca konuşulmalıdır. ABD’yi asla aklamamakla birlikte, BMGK’nın Gazze’de ateşkes çağrısında “çekimser” kalması da bağlama eklenebilir. Washington’un sıkıştığını anlatmaktadır…

Avrupa dengeleri de yeniden karmaşıklaşabilir. Düzelme emareleri gösterdiği için “yeniden” demedim, daha kötüyedir; şu an Avrupa tamamen Washington’un kölesidir. Fransa/Macron’un dramatik dönüşü de aklımızdadır. (‘Küçük enişteye kim yürek yedirdi’, 20/03.) Keza, Polonya Genelkurmay eski Başkanı General Andrzejczak’ın geçtiğimiz Pazartesi dillendirdiği, “Ukrayna savaşı kaybetti. Gerçek kayıpları yüzbinlerce. Polonya da iki yıl içinde savaşa hazır olmalı” kestirmesi, Kiev bitse de filmin bitmeyeceğini gösteriyor…

Gelgelelim, saldırının siyasi hedefi muğlaktır. Hatta bu kararı veren kimse yanlış adım attığı dahi-şu aşamada-düşünülebilir. Seçimlerin ardından Rusya’ya yönelik sempatiyi/empatiyi daha yükselttiği görünüyor. Keza, Rus genelkurmayının Ukrayna planlarını değiştirmesi de mümkün gözükmüyor.

#İsrail
#Ortadoğu
#politika
#Nedret Ersanel
1 ay önce
İyi-kötü-çirkin: İkisi gidiyor, ‘iyiler kalıyor’!
Kupa Efes"in ellerinde
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit