|
Eskitilmemesi gereken bir eser: İhyâ

İhyâ’u ‘ulûmi’d-dîn
, adına dört yüzü aşkın kitap nispet edilen, buna göre ömrünün her bir gününe dört cüz, yaklaşık kırk sayfa yazı düşen
Hüccetü’l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed el-Gazzâlî’
nin en meşhur eseridir.

İhyâ’nın Türkiye’de her yıl yüz bin takım satıldığına dair duyumlara itibar edecek olursak, onun en mütevazı kütüphanelerde bile baş eser olarak yer aldığına hükmetmemiz gerekir. Satıldığı oranda okunduğunu da söylemek isterdik, ama her şeyden önce günümüzdeki ahlaki zafiyetin hızı bunu söylememize engel oluyor.

Yine de bu bağlamda okunurluk, etki ya da etkisizlik tartışmasını paranteze alıp, İhyâ’nın tercümesinden kaynaklanan, dolayısıyla günümüzdeki okurların ona olan ilgisini zayıflatan problemler ile bunları aşan değerli gayretlerden söz edebiliriz.

Ses duyan, söz anlayan için vardır. Diğer bir söyleyişle sağır kulaktan sese, anlamayandan ya da anlamak istemeyenden söze dair haber / bilgi sorulmaz. Bunun için önce önemli bir esere sahiden ilgi duyabileceklerin dikkatlerini tarik etmek en garantili yol olsa gerektir ki eser sahibin hayatına ve eserinin mahiyetine dair bilgiler bu gerekliliğe baştan dahildir.

İmam Gazzâli’nin İhyâ’sını konu edindiğimize göre, onun ilmî hayatı ve bu eseri hakkında bilgi iletmemiz gerekir. Fakat bu öyle bereketli bir husustur ki, Hazret’in vefat ettiği 505/1111 yılından bugüne kadar hayatı hakkında yazılan kitapların, İhyâ’sı hakkında yapılan çalışmaların sadece listesini bile burada vermek mümkün değildir.

Bu sebeple okurlarımızı hemen elimizin altında olmaları bakımından şu iki kıymetli çalışmaya yönlendirmekle yetinmek duruundayız:

Mehmet Ali Aynî
, İslam Düşüncesinin Zirvesi Gazâli;
Suâd
el
-
Hakîm
, Yirmi Birinci Yüzyılda İhyâü Ulûm’d-Dîn (Trc.: Yonis İnanç).

İhyâ’nın okunmasını sağlamanın ikinci, bize göre de en aslî yolu, onun dil yani tercüme yönünden kendi zamanımızdaki avam ve havasın kolayca algılamalarına ve anlamalarına sürekli açık tutmaktır.

İhyâ’nın bizim günümüzdeki iki tam çevirisi
Ahmet Serdaroğlu
(1963 ve 1974) ile
Ali Arslan
tarafından (1977) yapılmış; Y
usuf Sıdkî el-Mardin
î’nin meşhur tercüme ve şerhinin bugünkü alfabeye aktarımı ise Mustafa Koç ile Eyyüp Tanrıverdi tarafından gerçekleştirilmiştir (TYEK Başkanlığı Yayınları, 1. cilt 2015; 8. Cilt: 2018; 11 ciltte tamamlanacaktır).

Yusuf Sıdkî el-Mardinî’nin (v. 1903) tercüme ve şerhindeki Türkçe bugünkü okur için oldukça ağırdır, diğer tercümeler ise ifade tarzlarıyla ve teknik yönlerden eleştiriye tabidir.

En son
Mustafa
Ça
ğrıcı
tarafından yapılmış ve
İhyâ – Muhtasar İhyâu Ulûmi’d-dîn Tercümesi
adıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları arasından kitaplaştırılmış (2020) bir çalışma daha var ki, işte bunu, İhyâ’yı günümüz okurlarının ilgisine sürekli açık tutuma çabasının en güzel örneklerinden biri olarak işaretlememiz gerekir.

İstanbul Müftülüğü de yapmış olan Çağrıcı Hocamız, M.Ü. İlahiyat Fakültesi öğretim üyeliğinden emeklidir. Hâlen İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi Kur’an Araştırmaları Merkezi (KURAMER) Bilim Kurulu üyesi olarak çalışmalarını sürdürmekte olan Çağrıcı, bizim tercümeler konusunda dile getirdiğimiz problemlerin de aşılması yönünden İhyâ’yı –özetleyerek değil– kısaltarak tercüme etmiştir.

Tercümesinde “eserin ruhuna zarar vermeme ve müellifin anlatmak istediklerinde eksiklik bırakmama”yı ilke edindiğini belirten Çağrıcı, eserden gereksiz bulduğu ayrıntıları eksilterek, bağlamı gerektirmediği sürece yapılan tekrarları azaltarak, “geçmiş dönemlere ait olup günümüzde geçerliliği kalmamış, bugünden bakıldığında –bizzat eserin müellifinin de arzulamayacağı– yanlış ve sakıncalı anlamlara, şüphelere, sorulara yol açabilecek bazı kısımları çevirmemeyi”, ihtiyaca göre bunları dipnotlarla tavzih etmeyi, (ki biz onlardan bazılarını abartılı bulsak da) eleştirmeyi tercih etmiş ve neticede okurları için “sabah olsa da…; şu işim bitse de okumaya devam etsem” dedirtecek güzellikte bir tercüme ortaya koymuş.

İmam Gazzâlî’nin Şafiî mezhebine mensup olması nedeniyle Hanefî okurlara aykırı ya da uyumsuz gelebilecek görüşleri de titizlikle belirleyip, ilgili farkları beyan eden Çağrıcı, ilgili ayetlerin metinlerini, surelerini ve yerlerini, hadislerin kaynaklarını da özenle işlemiş.

İhyâ’nın bütünlüğüne ve kuşatıcılığına da dikkat çeken Çağrıcı, onun bu vasıflarını ihlal edecek şekilde yapılan bir okumanın eser ve müellifi hakkında son derece ciddi yanlışlara götüreceğine ve götürdüğüne vurgu yaparak, okurunu tam tekmil bir okumaya davet etmiştir.

Çağrıcı Hocamızın niyetine, tefekkürüne, eline ve emeğine sağlık.

#İhyâ
#İmam Gazzâlî
#tercüme
1 yıl önce
Eskitilmemesi gereken bir eser: İhyâ
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’