Büyüklerimizin emir âlemine tabi olan işlerimizde öncelikle semavi ilişkiyi gözettiklerini ve bu bağlamda âlem ile yine aynı anlamındaki insanın ruhî (nefsî) hakikatlerini bir bütün olarak temellendirdikten sonra detaya yani unsurları ele almaya yöneldiklerini biliyoruz. Biz de bunu göz önüne alarak, sanat temelindeki ilgili örneklerinden birini Gazzâlî’nin düşüncelerinden iletmek istemiştik.
Biz şimdilik bu kadar bir hatırlatmayla yetinip, müziği -inşallah tekrar açmak kaydıyla- paranteze alarak Gazzâlî’nin el-Me’ârifu’l-Akliyye’sindeki yazı merkezli düşüncelerinden az bir kısmını nakledelim:
“Hava son derece inceldiği vakit ateş olur. Ateş de yoğunlaşmaya başladığı vakit hava olur. Hava incedir, latiftir fakat suya oranla incedir. Ateşe oranla hava ince değil kalındır, yoğundur, kesiftir.
Yazı da şekillere oranla ince, sözlere oranla kalındır, yoğundur. Yazı insanlar arasında elden ele dolaşmasaydı, anlamlar belirlenemez ve nefsler olgunlaşamazdı.
Zira isteklilerine rağmen, tüm dillerin istenilen her anlamı söze dökmediği olur ve öğretim boşa çıkar ve öğrenci zayi olur. Lütfunun bolluğu ve hikmetinin inceliği ile yüce Allah, bazı kullarına ilham etti ve onlar da zihinlerinin duruluğundan, düşüncelerinin rahimlerinden ve gönül madenlerinden bu genel faydayı çıkardılar ve bilginin sürekliliği için iyi bir tedbir aldılar; dillerin yerini tutmak üzere kalemler edindiler; bedenler ruhlara, sedefler incilere ait oldukları gibi yazılanın da söylenilene ait olduğunu ifade ettiler; rûhâni bilgileri, şekil kaleleri içinde korudular ve onları defterler ve sayfalar içinde kaydettiler ki bu rûhâni bilgiler öncekilerden sonrakilere bir hazine olsun ve Allah, yapıcısı ve isteyicisi olduğu işi bitirinceye kadar, bilgi çağdan çağa, topluluktan topluluğa, aileden aileye intikal etsin.
Yüce Allah, Peygamberine kalem bilgisini lütfetti ve şöyle buyurdu: ‘Oku! Kalemi öğreten cömert rabbin, insana bilmediğini öğretti.’ (Alak, 96/3-4) Yazının şerefindendir ki, yüce Allah onun araçlarıyla yemin etti ve şöyle buyurdu: ‘Nûn. Kaleme ve insanların yazmalarına ant içerim!’ (Kelam, 68/(1-2) Öyleyse yazı Allah'ın nimetlerinden bir nimettir ve akıllılar yanında onun iyi bir yeri vardır.
Zira yazı akıllı kişilerin zihinlerinden doğan şeyleri korur ve bilgelerin zihinlerinin yakaladığı şeyleri kaydeder. Yazının eserleri ifade edilen, sözcükleşen kategorileri gösterir; bu kategoriler, şekiller, nakışlar ve örneklerin gerisinde olan sözcük harflerindeki gizli düşünülür rûhâni anlamları gösterir. Bu anlamlar kulların nefslerini olgunlaştırır ve ahiret gününde onları mutlu eden Allah'ın bağış ve nimetlerini gösterir. Gerçekten Allah ‘Geleceğinde şüphe olmayan bir gün için insanları toplar. Allah, vaadinden dönmez.’ (Âl-i İmrân, 3/9)” (İmam Gazâlî, Düşünme, Konuşma ve Söz Üzerine, trc.: Ahmet Kamil Cihan, İnsan, İstanbul 2022)
Gazzâlî, yazı konusunu yine aynı yani semavî ve nefsi bağlamda “Yazının başlangıcında bir istek, bir arzu meydana gelir.” şeklindeki kendi tespiti eşliğinde Kimyâ-yı Saâdet’inde de işlemiştir.
Bu ve verilebilecek başka değerli örnekler üzerinden heva ve heves konusunun sanat temelinde büyüklerimiz tarafından çok iyi işlendiğini teyiden söyleyelim. Ancak özellikle siyasal nedenlerle sanatımızın önü kesildiği için ilgili nazariyatımız da geri plana itilmiş ve gerek şerh edilerek gerekse yenilerek günümüze aktarılması mümkün olmamıştır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.