|
Çiğnenmiş seccadeyi nereye koyacaklarını bilemediler

Seccade olayında Kemal Kılıçdaroğlu’yla yanındakilerin hatasıyla ilgili küçük bir ayrıntı üzerinde fazlaca durulmuyor. Gerçi Ömer Lekesiz Ağabey, Taraf/Karar benzerliğini ve devamlılığını vurgulayarak sağ muhafazakârların fetva makamı gibi çalıştıklarını ifade ettikten sonra bu konuya dâhil olmanın anlamı yoktu fakat iş “alnınız kirliyse seccade neye yarar” boyutuna taşınınca birkaç söz etmek gerekti. Anılan gazetede yayımlanan yazı başlığının kaynağını ve ne anlama geldiğini bu ülkede yaşayıp da bilmeyen, herhâlde, çok kişi bulunur. Hamiyet-i diniye karşısına çıkarılan “kalbiniz temiz olsun” cümlesi ile benimsedikleri yeni hayatı meşrulaştırmak isteyenler, sorumluluğu da davranışlarını beğenmedikleri birkaç kişinin omuzlarına yıkardı. Aslında bilerek ya da bilmeyerek sert bir karşıtlığın tarafı olarak kendilerini yeniden inşa ederlerdi. Bu açıdan Taraf/Karar cenahında meydana gelen inşa faaliyeti, izlenmeye değer bir durumdur.

Ben de Ömer Lekesiz Ağabey gibi Taraf/Karar’ın CHP Başkanı’nın “zorunlu cehaletine” fetva uydurmaya çabaladığını görüyorum. Fakat fetvadan önce bu zorunlu cehaletin ortaya çıkmasına sebep olan faktörler üzerinde de durmak gerekir. Eğer bu yapılmazsa hadiselerin niçin bu kadar birbiri içine girdiği tam olarak anlaşılmaz ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun muhafazakâr camia hamlelerinin niçin boşa düştüğü ortaya çıkarılamaz. Karmaşık bir durumla karşı karşıya olduğumuz zannedilmesin. Cin fikirli biri CHP bünyesine, şehirli muhafazakâr seçkinler aşısının tutacağını ilgili kişilere kabul ettirdi. Günlerce ve hatta aylarca bu aşının nasıl yapılması gerektiği üzerine fikir yürüttükten sonra ideolojik bir evliliğin tutmayacağını görmüş olmalılar. Bu sebeple geniş kitlelere ulaşabilmek için belirli grup ve cemaatlerle işbirliğinin şart olduğuna karar verdiler. Güya onlar CHP’yi yeni mahalleye taşıyacaktı. Şehirli muhafazakâr seçkin aşısıyla kastettiğimiz buydu. Muhtemelen, seçime beş kala, Ramazan’ın Hızır gibi yetiştiğini düşündüler.

Peki, neredeyse bütün malzemeyi bir araya getirmiş olmalarına rağmen helvayı niçin karamadılar? Bu sorunun cevabını, cin fikirlinin önerisine niçin dört elle sarılmalarında aramak gerekir. Ramazan sofrasında sağ muhafazakârlarla fotoğraf vermenin kaç puan getireceğiyle ilgili sağlam bir hesap yapıldığı anlaşılıyor. Bu sebeple de istekli olduklarını gösteren fotoğraf vermişler. Bulundukları yerle ilgili de herhangi bir sorun yaşamamışlar. Bu da rahatlıklarından anlaşılıyor. O ana kadar cin fikirlinin önerisiyle girilen yolun doğruluğundan kimse şüphe duymamış. Hatta cin fikirlinin keskin zekâsına hayranlık duydukları bile söylenebilir. Fotoğraflardaki yüz ifadelerinde “mutmain” bir insanın güven duygusu fark edilebiliyor. Fakat keskin zekâ ile bir yere kadar. İftardan sonra namaz da kılınıyor, grup ve cemaat temsilcilerinin orada bulunması gayet tabiîdir. Fakat hiç kimse, böyle bir durumda ne yapılması gerekir, sorusunu sormamış. Aslında toplum mühendisliği de böyle bir şeydir. Toplumu biçimlendirmek için bütün hesaplar yapılır ve proje hazırlanır ama küçük bir ayrıntı her şeyi berbat eder. Seccade olayında da öyle oldu.

Doğal olarak her şey ortalığa savruldu. Bundan sonra gösterilen tepkiler planları kazanç üzerine yaptıklarını işaret ediyor. Taraf/Karar cenahının adeta fetva makamı gibi çalışması ve cin fikirlerin oradan çıktığı izlenimini edinmemiz bu sebepten. Taha Akyol, seccadenin çiğnenmesi önemli değil dedikten sonra halının altına süpürmek deyiminden ilhamla seccadenin altına kimler neyi süpürüyor, sorusunu sormuş. Deyimdeki sözcüğün halı olduğunu o da biliyordur. Fakat ellerinde kalan çiğnenmiş seccadeyi nereye koyacaklarını bilemedikleri için sözcük oyunu ile durumu kurtarmak istiyorlar. Meşhur tekerlemede olduğu gibi “yandı bitti kül oldu” diyecekler. Fakat olmadı işte. Olay o kadar büyüdü ki seccadeyi bir deyime sığdırarak ortadan kaldırmak mümkün olmadı. Bir çuval incir berbat oldu.

“Alnınız kirliyse seccade neye yarar” başlığı durduğu yerde durmaz. Bir gün gelir onu nereye koyacağınızı bilemezsiniz. Bu türden aforizmalarla oldukça sert bir karşıtlığın tarafı olarak kendinizi yeniden inşa ettiğinizi fark ettiğinizde çok geç olacak. Açıkça ifade etmekte bir sakınca yok. FETÖ’cüler de kendilerini sert bir karşıtlığın tarafı olarak konumlandırmışlardı. Sonra bu karşıtlığı ideoloji seviyesine çıkardılar. Kütlesel boyuta ulaştıklarında artık yeni bir dünya görüşünün içinde olduklarını kavramaları mümkün değildi. Kuşkusuz onlar aşı olan taraftaydılar ve sonuç çok önceden belliydi.

#Kemal Kılıçdaroğlu
#Seccade
#CHP
#FETÖ
#Selçuk Türkyılmaz
1 yıl önce
Çiğnenmiş seccadeyi nereye koyacaklarını bilemediler
Ekonomik kalkınmada nitelikli işgücünün rolü
Cumhurbaşkanlığı Tasarruf Tedbirleri Genelgesi’nin kamu personeline yansıması (2)
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…(3)
Devletsizlik ve ulussuzluk
Yasa ve toplumsal meşruiyet: 28 Şubat