Avrupa'ya ulaşmaya çalışan mültecilerin yaşadığı dram, Batılı ülkelerin sığınmacı krizini çözmek yerine daha da derinleştirdiğini gösterirken, bir skandal haberi de Kıbrıs'taki İngiliz üssünden geldi. Güney Kıbrıs'ta İngiltere'nin yönetimindeki Dikelya Üssü'nde çekilen görüntüler, mülteci trajedisinden yeni bir tartışma başlattı. The Guardian gazetesinin, içerideki mültecilerin çaresizliğini gösteren video ve ses kayıtlarını yayımlaması ile birlikte İngiliz Savunma Bakanlığı eleştirilerin hedefi oldu. Üsteki kaosu gözler önüne seren görüntülerde, hiçbir yere gitmelerine izin verilmeyen 28'i çocuk 114 kişiden oluşan Suriyeli, Filistinli ve Lübnanlı mültecilerin isyanı görülüyor. Dikelya'dan dışarı çıkamayan mültecilerden biri olan 12 yaşındaki bir kız çocuğu, “Burada çadırların içinde oturuyoruz ve üşüyoruz. Dışarı adım atmamıza izin verilmiyor. Ayakkabımız yok, sadece plastik terliklerimiz var. Lütfen bize yardım edin” diyor.
Yüksek tel örgülere tırmanan grup içinde yer alan bir mülteci, “Bırakın gidelim” diye bağırırken, polislerin durdurmaya çalıştığı bir diğeri de “Bizler insanız, hayvan değiliz” sözleriyle isyan ediyor. Bir ses kaydında ise kadın bir sığınmacı, “Adım Manar, Suriyeliyim. 27 yaşımdayım. Savaştan kaçarken yanlışlıkla buraya geldik. Denizde 3 gün geçirdik. Ölmek üzereydik. Burada biz her gün sayıyorlar, cezaevindeymişiz gibi. Daha fazla katlanamayız” ifadelerini kullanıyor. İngiliz The Guardian gazetesinin elindeki görüntülerde, bir grubun çadırları ateşe verdiği, kendisini öldürmeye çalışan bir sığınmacının da başından aşağı kanlar aktığı görülüyor. Gazete, üsten dışarı çıkarılmayan sığınmacı grubun, Türkiye'den Yunanistan'a ulaşmak amacıyla yola çıktığını ancak 21 Ekim'de Kıbrıs sahiline ulaştıklarını yazdı. Aktotiri Üssü'ne yakın bir noktada tespit edilen sığınmacılar, Dikelya'ya
sevk edilmişti.
İngiltere'nin Ada'da Akrotiri (Ağrotur) ve Dikelya adında iki üssü bulunuyor. Üsler, toplamda 254 kilometrekare alanı kapsıyor ve bu da Kıbrıs adasının toplam yüzölçümünün yüzde 3'üne karşılık geliyor. Söz konusu alanın yüzde 60'ı özel mülkiyete ait .
İngiliz yönetimi, Ada'da muhtemel bir çözüm halinde dahi üslerinden vazgeçmemekte kararlı görünüyor. Kıbrıs'ta Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin dahil olduğu 3'lü garantörlük sisteminin kaldırılması yönünde de zaman zaman tartışmalar yaşanıyor.
