|

Mısır direnişinin sembolü Muhammed Soltan

Mısır'da darbe yönetiminin baskıları her geçen gün artıyor. Cuntaya karşı demokratik haklarını ve oylarını savunmak isteyen halka katliam yapılarak boşaltılan meydanlar hapishanelere taşınıyor. İşkence ve kötü koşullardan şikayet eden mahkumlar çareyi açlık grevinde buluyor. Amerikan vatandaşı 26 yaşındaki Muhammed Soltan da bunlardan biri.

Nuriye Çakmak
01:00 - 26/03/2014 Çarşamba
Güncelleme: 19:53 - 7/09/2015 Pazartesi
Yeni Şafak

Mısır'da darbe yönetiminin hukuksuz baskın ve tutuklamaları sürerken, tutukluların içinde bulundukları olumsuz koşullar dikkat çekiyor. Tek kişilik hücrelerde üç kişi kalan mahkumlar olduğu gibi 10 metrekarelik hücrelerde 16 kişi kaldığına dair haberler geliyor. Mahkumlar, fazla sayıda mahkumun bir araya konulmasının hapishane yönetimi tarafından uygulanan işkence çeşitlerinden biri olduğunu söylüyor. Kapısız tuvaletler, akmayan musluklar, böceklerin cirit attığı havasız ve hijyensiz hücreler mahkumları zorlarken ciddi işkence iddiaları da var. Mahkumlarsa dünyaya seslerini duyurmanın yollarını arıyor.



Mahkemeye çıkarılmayan 21 bin tutuklu

Uluslararası Rabia Platformuna göre Rabia ve Nahda meydanlarında gerçekleşen gösteriler boyunca 3 bin 510 kişi öldürüldü, İhvan'ın tespit ettiği rakamlar ise 7 binin üzerinde. 20 binden fazla kişi yaralandı. 2 binden fazla kişi tutuklandı. Müslüman Kardeşler 'in terör örgütü ilan edildiği Aralık ayından bu yana binlerce kişi örgüt üyeliği suçlamasıyla tutuklanmaya devam ediyor.



Mısır'daki hukuksuz tutuklama ve kötü muamelelerle ilgili bilgisine başvurduğumuz İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Gülden Sönmez, koşulların tahmin edildiğinden çok daha kötü olduğunun altını çiziyor. Darbenin gerçekleştiği Temmuz ayından bu yana 21 binden fazla kişinin tutuklandığına dikkat çeken Sönmez, tutukluların büyük kısmının adil yargılanmadan mahrum olduğunu, hakim karşısına çıkarılan kişilerin tutuklananların çok küçük bir kesimi olduğunu söylüyor.


Darbe yönetiminin hapishanelerde uyguladığı insanlık dışı muamelelere dikkat çekmek için açlık grevine başlayan Muhammed Soltan için destek çağrısı yapan Gülden Sönmez, 56 günü geride bırakan bu greve Müslüman Kardeşler'in önemli temsilcilerinden Esma'nın babası Muhammed Biltaci'nin de destek verdiğini belirtiyor.



"Muhammed Soltan bir semboldür"

ABD vatandaşı olan Muhammed Soltan, Ohio Devlet Üniversitesinde ekonomi okumuş ve derece ile mezun olmuştu. 2000 yılından bu yana ailesiyle beraber Amerika'da yaşıyordu. Muhammed Soltan'ın Amerikan İslam Üniversitesi eski başkanı olan babası Salah Soltan, Kahire'den Sudan'a gitmek üzereyken cinayete teşebbüs ve masum göstericileri öldürmeye teşvikten tutuklandı. 26 yaşındaki Muhammed Soltan ise teröristlik, örgüt kuruculuğu ve üyeliği, silahlı militanlık gibi altı ayrı ithamla suçlanıyor. Ekim ayında Obama'ya bir mektup yazan Soltan, düzenli olarak işkence gördüğünü bildirdi ancak Amerikan hükümeti ve elçiliği bu konuda hiçbir girişimde bulunmadı.



Avukat Gülden Sönmez, resmi rakamlara göre tek günde bin kişinin yerel kuruluşlara göre 4 bin kişinin öldürüldüğü 14 Ağustos gösterileri sırasında darbe karşıtları arasında yer alan ve kolundan vurulan Soltan'ın hikayesini şöyle anlatıyor; "Muhammed'in hedef olmasının sebebi, Dünya Müslüman Alimler Birliği üyesi olan babasının Mısır'ın önemli bir şahsiyeti olması. Darbe karşıtı gösterilere destek vermek için Rabia direnişi sırasında Mısır'a geldi Muhammed. İngilizcesi çok iyi olduğu için uluslararası ajanslara meydanlarda yaşananlarla ilgili demeçler veriyordu. Demokrasiye saygı duyulması gerektiğini, darbenin kabul edilemeyeceğini belirtiyordu. Rabia katliamı olduğu gün cep telefonunun şarjı bittiği için meydan hastanesinin olduğu yere gitti. O gün özellikle İhvan liderlerin çocuklarının hedef alınıp başlarından vuruldukları bir gün. Esma da benzer şekilde hedef gözetilerek şehit edilmişti. Muhammed Soltan'ın başına nişan alındı fakat telefonunu şarja takmak için eğildiği anda kurşun başını sıyırdı ve telefonu tutan koluna saplandı. Bir anlık hareketle hayatta kalan Muhammed, bir hafta boyunca kolunu tedavi ettirmedi. Kendisinden daha ağır yaralıların olduğu bir ortamda tedavi yaptırmayı bencillik olarak gördüğü için.. Daha sonra meydan çevresindeki bir mekanda son derece basit bir operasyonla kolundaki kurşun çıkarılan Soltan, aynı hafta üç arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Kolunun yaralı olduğu fark edildiği halde hiçbir tıbbi müdahalede bulunulmadı. Ağustos ayının sonlarından beri hapiste olan Muhammed Ocak ayından bu yana açlık grevi yapıyor."



Tutukluların durumu tahmin edilenden çok daha kötü

Hapishanelerde tutuklulara dayak, işkence, uykusuz bırakma, soğuk, aç bırakma, tehdit, zorla imza attırma gibi uygulamalar yapıldığına dikkat çeken Sönmez, Muhammed Soltan'ın bu koşullara, bu hukuksuzluklara dikkat çekmek için gerçekleştirdiği açlık grevine dünya medyasının yeterli ilgi göstermediğini vurguluyor. "Muhammed Soltan'ın hikayesi hemen hemen tüm tutuklarınkiyle aynı. On binlerce tutuklu var ve bu insanlara aileleri değil avukatları bile ulaşamıyor. Sadece rüşvet verilerek battaniye, yiyecek, ilaç gibi en acil ihtiyaçlar içeri sokulabiliyor. Ölümcül hastalıkları olanlar dahil mahkumlara sağlık hizmeti verilmiyor.


Rabia meydanında yaşanan katliamlar gözümüzün önünde yaşandı, davranışlarını gördük, aynı kişilerin tutuklulara nasıl muamele edeceğini tahmin etmek zor değil" diyor Gülden Sönmez..



Can kayıpları tespit edilemiyor

Darbeden hemen sonra Rabia meydanı aktifken İHH'dan bir ekiple durum tespiti için bölgeye giderek hak ihlalleriyle ilgili bir rapor hazırlayan Sönmez, durumun her geçen gün kötüye gittiğine dikkat çekiyor: "Tutukluların içinde kadınlar, yaşlılar, çoğunlukla gençler hatta çocuk denilecek yaşta insanlar var. Lise hatta ortaokul çağında öğrenciler olduğu biliniyor. Ayrıca Türk vatandaşları da bulunuyor. Mısır'ın lider konumunda yer alan her kesimden insan tutuklanmış ve hapsedilmiş durumda. Darbe sonrası ani baskınlarla alınanlar olduğu gibi meydanlardan yaralı bir şekilde gözaltına alınanlar da oldu. Bu insanların hiçbir sağlık müdahalesinden geçirilmediği söyleniyor."


Tutuklular dışında kayıplarla ilgili ciddi sorunlar olduğuna dikkat çeken Sönmez'in can kayıplarıyla ilgili verdiği bilgiler çok çarpıcı: "Yakınları ölenlerin intihar ettiğine dair kağıt imzalamadan cesetleri vermediler, tespit yapılmaması için bazı cesetleri yaktılar, kimilerini bilinmeyen yerlere gömdüler, ailelerine teslim etmediler, o nedenle de can kayıpları tam olarak bilinemiyor, kayıpların akıbeti tespit edilemiyor."



İnsan hakları örgütleri Suriye ve Mısır'da sınıfta kaldı

"Birçok uluslararası sivil toplum kuruluşunun yayınladıkları raporlarda çok sayıda hak ihlali açıklandı. İnsanlık ailesi olarak bu seslere kulak vermeliyiz. Herkesin bir şekilde müdahil olması gerekiyor bu sürece. İnsan hakları örgütlerinin daha fazla ses çıkarıp, aktif olması gerekiyor. Maalesef insan hakları örgütleri Suriye ve Mısır konusunda sınıfta kaldılar. Fantastik zamanlara aitmiş gibi davranıyorlar. Bir yerde tek bir kişinin uğradığı haksızlığı gündemlerinden hiç düşürmedikleri oluyor, ilgi çekici eylemlere imza atıyorlar ama yüz binlerce insanı etkileyen insanlık suçlarını görmezden geliyorlar. Bu konuda bir eylemlilik göstermiyorlar. Çözüm önerileri sunmuyorlar, uluslararası topluma baskı yapmıyorlar. Sisi'yi kimse rahatsız etmiyor mesela. Ne eylemlerle ne açıklamalarla gündem oluşturulmuyor, aynı şekilde bu duruma sessiz kalan batıyı da kimse rahatsız etmiyor. İslam dünyasındaki sessizliğin sebebi ise siyasetle zulmün üzerinin kapatılmaya çalışılması. Masum çocukların hunharca katledilmesini hiçbir siyasi hesap kapatamaz."



Gülden Sönmez süreçle ilgili olarak neler yapılabileceği sorusuna, "Meşru olduktan sonra hiçbir direnişin boşa gideceğini düşünmüyorum" diyerek cevap veriyor. Sönmez'e göre hukuk alanında çeşitli girişimler var fakat hukuk alanı kısa vadede direk sonuç alınabilecek bir alan değil. Siyasi bir baskı da gerekiyor. Bunun için medya ayağı güçlü kullanılmalı. Kişilerin şahsi duyarlılığı da büyük önem arz ediyor. Mahkumları desteklemek ve mücadelelerini kamuoyuna duyurmak adına eylemlilik göstermek, basın açıklamaları, basın toplantıları, yürüyüşler, toplantılar yapılması gerekiyor.


#Muhammed Soltan
#Gülden Sönmez
#Açlık grevi
#Mısır
10 yıl önce