Uluslararası hukuk firması Amsterdam&LLP Partners'in sahibi Robert Amsterdam, Washington'da Fetullah Gülen örgütüne ilişkin basın açıklaması yaptı. Türkiye'nin açtığı hukuk mücadelesinde soruşturmaya destek olacağını açıklayan Amsterdam&LLP Partners, gerçekleştireceği bir dizi basın açıklamasının ilkinde, Gülen Örgütü'nün faaliyetleri ile alakalı sorgulamaların ilk aşaması hakkında bilgilendirme yaptı ve medya tarafından çarpıtılan raporlara dikkat çekti.
Firmalarının Gülen terör örgütü hakkındaki soruşturmanın genişletilmesi çerçevesinde Türkiye tarafından tutulduğunu söyleyen Amsterdam, soruşturmayla ilgili çalışmaya başladığından beri üçüncü taraflardan kendilerine suçlamalar geldiğini kaydetti. Amsterdam, FETÖ'nün “kendini dinlerarası diyalog ve barış için hizmet ediyor" şeklinde tanımladığını ancak örgütün aynı zamanda Türkiye'de seçilmiş bir hükümeti devirmeye yönelik çaba içinde olmakla suçlanan bir örgütten söz ettiklerini belirtti.
Amsterdam, “Gülen örgütünün davranışlarına baktığınızda, sadece ABD'de okullardaki kötü yönetim ve fonlardaki yanlış beyanlarla ilgili suçlamalar değil, aynı zamanda ve daha önemlisi örgütün faaliyetleri arasında çok sofistike siyasi bağışlar görüyorsunuz. Özellikle okullarının genişleme ya da risk altında olduğu bölgelerde bunlar görülüyor. Gülen örgütü basitçe kendini eğitime ya da hayır işlerine adamış bir örgüt değildir. İlk bulgularımızda bile bu örgütün ne olursa olsun faaliyet gösterdiği her bölge, her ülkede siyasi ilişki elde etmeye kararlı olduğunu görüyoruz. Sadece bu nedenle bile şeffaf olmayan bu örgüte küresel bir soruşturma geç bile kalmıştır."
Gülen okullarında kara para aktarma faaliyetleri yapıldığını belirten Amsterdam, “Eğitim konusunda çocuklar yönlendirilmektedir.
Cemaate baktığınızda, sadece cemaat mensupları bu kurum ve kuruluşlarda çalışabilmektedir" dedi. “Size şunu açıkça söyleyebilirim ki, zannettiğinizden daha büyük bir yapı" açıklaması yapan Amsterdam, “Sadece hayır işlerine yönelmiş bir yapı değil. Afrika ülkelerindeki okullar ticari amaçlı değil. Siyasi amaçlı bağışlar yapıldığını görüyoruz. Okullar yalnızca sivil bir yapıya ait değil. Çok açık bir şekilde görülüyor ki, her bir bölge ve ülkede siyasi bir katılım göstermek için çalışıyorlar" diye konuştu.
Today's Zaman gazetesinin bu yapıya sahip çıkmaya çalıştığını net bir biçimde gördüklerini ifade eden Amsterdam, “Gülen'e ait diğer yapılarda da gördüğümüz kadarıyla Türkiye'ye karşı hareket edildiğini görüyoruz. Gülen'in büyük siyasi faaliyetlerine baktığımızda, bu kurumun devlet gibi bir yapılanma olduğunu görüyoruz. Bütün dünya bağımsız olarak şu görüşe varıyor, evet dünyaya bir değer sağlıyor gibi görünüyor, çeşitli ödülleri var. Biz buna 'yumuşak güç' diyebiliriz ancak baktığınızda daha tehlikeli işler yaptıklarını görüyorsunuz" dedi.
Amsterdam açıklamasına şöyle devam etti: “Hukuk firmamız sürekli tehdit alıyor. Örgüt, medya aracılığıyla etki oluşturmaya çalışıyor. Today's Zaman kesinlikle gazetecilik yapmıyor, gerçeğe dair hiçbir şey yazmıyor. Gülen siyaset yapacaksa, parti kurmalıdır. Onun dışında okullarında bir nesli, kendi iddialarında olduğu gibi 'aydınlatmaya' çalışmasın. Onlar kendi karanlıklarını aydınlatsınlar. Türk hükümetinin yapması gereken, zaten şu an yaptıkları. Burada ise, FBI'nın yürüttüğü bir operasyon var. Biz Türk hükümetiyle işbirliği içerisindeyiz evet, ama bu kesinlikle paralel yapıya karşı bir provokasyon değil. Esasen bu toplantının ortaya çıkmasına sebep olanlar, kendileri. Burada hükümet içinde kendi ajanları var ve ciddi bir karalama kampanyası yürütüyorlar."
Uluslararası hukuk firması Amsterdam&Partners LLP yöneticisi Robert Amsterdam, örgütün özellikle medya alanında büyük yatırım yaptığını, uluslararası medyaya da sızmaya çalıştığını, iyi eğitimli yerli ve yabancı kişileri bünyesine kattığını, bazı önemli kişilere Today's Zaman gibi kendilerine ait diğer yayın kuruluşlarında çıkan yazılarla ilgili Türkiye Cumhuriyeti'ni itibarsızlaştırmaya dönük yorumlar yaptırttıklarını söyledi. Gülen'in bu türdeki ve siyasi faaliyetlerine bakıldığında örgütün bir “paralel devlet" gibi davrandığının görüldüğünü dile getiren Amsterdam başka bir deyişle “yumuşak güçlerini" yani geniş medya ağını, büyük düşünce kuruluşları ve bağımsız danışmanları kullandığını belirtti.
Amsterdam, örgütün “sert güç" olarak da parasal kaynaklarını, kendi şirketinin de kurbanı olduğu casusluk faaliyetlerini, şirketine karşı başlattıkları karalama kampanyalarını gösterdi. “Türkiye'de de bize karşı karalama faaliyetlerinin süreceği konusunda özellikle uyarıldık" diyen Amsterdam, Today's Zaman gazetesinde kendilerine karşı karalamanın da ötesinde ifadeler bulunduğunu, ofislerine de ölüm tehditleri geldiğini söyledi.
Amsterdam, örgütün ABD'deki faaliyetleri hakkında konuşurken, çalışma vizesinin suistimal edildiğini kaydetti. Gülen örgütünün Google gibi şirketlerden bile daha fazla kişiyi ABD'ye soktuğunu söyleyen Amsterdam, bu kişilerden çoğunun da iyi eğitimli olmadığını, İngilizceyi bile zorlukla konuştuğunu belirtti. Amsterdam, bu kişilerin önemli bir bölümünün de aslında öğretmenlik eğitimi almadığını ama devletten öğrenci başına ödenek alan “charter" (sözleşmeli) okullarda görevlendirildiklerini kaydetti.
Örgütün okullarla ilgili olarak kamu fonlarını suistimal ettiğini de belirten Amsterdam, örgüte bağlı okulların şeffaflıktan uzak olduğu gibi yılda yaklaşık 150 milyon dolar ödenek aldığını kaydetti. Gülen terör örgütünün Türkiye'deki yargıya ve devlet kurumlarına sızdığını, 2013'te örgütün seçilmiş hükümeti devirme çabası içinde olduğunu kaydeden Amsterdam, örgütün siyasi faaliyet göstermek istiyorsa parti kurması gerektiğini dile getirdi.
