Çağın kalabalığı “Yalnızlık”

04:005/02/2025, Çarşamba
G: 5/02/2025, Çarşamba
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

Beyzanur Yılmaz / Eğitimci, İlahiyatçı Yazar

Türk Dil Kurumu 2024 yılının kelimesini “kalabalık yalnızlık” olarak açıkladı. Ankara Üniversitesi İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi iş birliğiyle, alanında uzman isimlerden oluşan Değerlendirme Kurulu tarafından belirlenen yedi kelime/kavram Türk Dil Kurumu’nun internet sitesinde halk oylamasına sunuldu. Oylamaya değer bulunan kelimelerden “kalabalık yalnızlık”, “merhamet”, “yabancılaşma”, “algoritma”, “yozlaşma”, “yapay zekâ” ve “dijital yorgunluk” arasından yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı halk oylamasında “2024 Yılının Kelimesi/Kavramı” olarak “kalabalık yalnızlık” kavramının seçildiği açıklandı.

Peki neden “Kalabalık yalnızlık”? Çoğunluk niçin bu kavramı seçmiş olabilir?

Birbiri ile zıt bir anlam ifa eden bu iki kelimenin yan yana gelerek kullanılması, belki de olağana aykırı gibi görünüyor. Ancak çağın hegemonyasında hemen her gün o kadar farklı bir şey ile tanışıyor, tanık oluyor ve karşılaşıyoruz ki bu duruma da olağan bir tepki vermek gerekiyor kanımca.

RUHSAL SESSİZLİK ATMOSFERİ

Mevlana’nın sözünde geçen “en kötü yalnızlık bizleri anlamayanların arasında olduğumuz yalnızlık” gerçeği bir yana, postmodern çağın getirdiği ve içine aldığı insan profilinin kalabalık yahut kişi bakımından nicelik olarak bir değere sahip ortamlarda dahi yalnız, umutsuz, mutsuz ve bıkkın hissettiren o ruhsal sessizlik atmosferine hemen herkes aşinadır.

Belki çoğumuz bu atmosferi yaşıyor ve memnun olmadığımız halde bu duruma devam ediyor olabiliriz ki 2024 yılının halk oylaması ile seçilen kavramının kalabalık yalnızlık olması da aslında bunun bir ispatı gibi görünüyor.

Konuya psikososyal açıdan bakıldığında, burada dijital dünya içerisinde yahut kendi ruhsal dünyasında yaşayan niceliksel var oluş değeri ile ölçülebilecek bir kalabalıktan bahsetmek mümkün. Bu kalabalık aslında görüntü ve nicelik itibarıyla çokluk ifade ediyor. Ancak netice itibarıyla yalnızlığın yer aldığı bir kalabalığa dönüşmeye müsait ve yakın bir yapıya sahip olduğunu söylemek mümkün. Çünkü çağ itibarıyla bireysellik ve ben merkezci anlayışın hükümdar olduğu ruh ve zihinlerin, kendi başınalığı alışkanlık haline getirmesi ile kendilerine ve anlam dünyalarına yaklaştırmak istemedikleri çok şey var.

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın.” mantalitesi ile yaşadıkları hayatta, güven temelli ve mecburi münasebetleri dışında görünmek istemeyen, kalabalıkların içinde niceliksel varlığı ile kulaklarını tıkayan ve gözlerini başka bir mecrada gezdiren, sessiz ve yalnız bir dünyada yaşayan bireyler mevcut. Belki de geldiğimiz bu seviyeye bakarak kalabalık yalnızlığın yılın kavramı seçilmesine eyvallah da diyebilmeliyiz o halde.

AH NEREDE O ESKİ GÜNLER!

Eski zamanlara baktığımızda çok değil bundan yaklaşık 25-30 yıl kadar evvel dijital dünya ve yalnızlığa zemin hazırlayacak materyallerin olmadığı dönemlerde, kalabalık yalnızlık kavramı kullanılsa, belki de dalga konusu olurdu. Çünkü o dönemlerde niteliksel var oluş değeri ile ölçülebilen kaliteli kalabalıklar mevcuttu. Birlik ve beraberlik ile sosyal odağın aynı yönde olduğu ortamlar yaygındı. Herkesin tek ve aynı şey ile meşgul olduğu sohbetler eşliğinde nitelikli kalabalıklar oluşturulurdu. Bazen büyüklerimizin “Ah nerede o eski günler!” diyerek iç geçirmesini şimdi daha iyi anlayabiliyor muyuz? Nitekim kalabalık yalnızlık kavramına oy vererek bu kavramın birinci seçilmesini sağlayan da bizler değil miyiz? “Çağın kalabalığı: Yalnızlık” diyerek ayrı bir tabirde bulunuyor, anlamlı, kaliteli ve nitelikli bir hayat temennisi ile siz okurları konu hakkında düşünmeye davet ediyorum…



#Toplum
#Aktüel
#Hayat