Yüzde 53'e çıkan, yani her iki kişiden birinin başvurduğu Türkiye'deki sezaryen doğum oranı alarm veriyor. Dünya Sağlık Örgütü, yüzde 15 rakamını, 'Makul sezaryen seviyesi' şeklinde açıklarken bu oran Fransa'da yüzde 20, Hollanda'da ise yüzde 15 civarında. Ülkemizde sadece özel hastanelerde yüzde 70 düzeyine çıktı. Bu durum, aynı zamanda, sağlık harcamalarını arttırarak devlete ciddi bir yük getiriyor.
İstanbul'daki özel hastanelerde sezaryen maliyeti bin 750 ila 15 bin lira arasında değişiyor. Sorunun önemli nedenlerinden biri de toplumdaki yanlış bilinç. Birçok hastane yetkilisi sezaryen piyasasını şöyle anlatıyor: “Anne adayları, daha kolay ve ağrısız olduğu gerekçesiyle tercih ediyor. Normal doğuma yönlendirince, başka doktora gidiyor. Tabi işin bir de popüler tarafı var. Mesela, doğumu özel günlere denk getirmek isteyen bu yolu seçiyor."
Sezaryenın ihtiyaçtan çıkarak adeta piyasaya dönüştüğünü Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Gerçekten bir çılgınlık' şeklinde tanımlıyor. Akdağ, “2016'da özel hastanelerde sezaryen yüzde 70'lerin üzerine çıktı. Denetimler sonrasında, hastaneler, gereksiz her ameliyat için 2 bin lira ceza ödeyebilecek" diyor. Bu durumun nedenlerinden biri olarak, ebelik mesleğinin ihmal edilmesi gösteriliyor. Sağlıklı gebelik sürecinin, ebeler tarafından izlenmesi gerekirken, yıllar içinde bu görev hekimler tarafından üstlenildi. Ancak iş yükü fazla olan hekimlerin vakti ve sabrı olmayınca kısa yollu çözüm sezaryende görülüyor.
İstanbul Medipol Üniversitesi Ebelik Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Asiye Kocatürk, mesleğin yardımcı personel olarak görüldüğünü söylüyor. Yasal düzenlemelerle ebelerin tamamen hekime bağlı hale getirilmesi ve unvan bile kullanamamalarının mesleğin profesyonelleşme sürecini olumsuz etkilediğini düşünüyor.
2015 rakamlarıyla sayısı 53 bin olan ebelerin, kendi işlerini yapamadıklarını paylaşan, Kocatürk, “Hiç doğum yaptırmadan mezun veren okullar var. Birçok ebelik bölümü mezunu gencimiz hemşirelik yapıyor. Bazıları doğumlara alınmak bir yana hamilelere bile yaklaştırılmıyor" diyor. Kocatürk, maddi sorunlara şu şekilde dikkat çekiyor: “Ebelerin ücretlerinde düzeltilmeye gidilmeli. Aynı işi yapan doktor performans sistemi parça başı gelir adı altında ücretini alırken, ebeye herhangi bir iyileştirme yapılmıyor."
Kocatürk günümüzdeki manzarayı şöyle özetliyor: “Bu konuda bakanlığın çabaları olsa da tekrar belirteyim doktorların geri plana çekilmemesi nedeniyle normal doğumlar yapılamıyor. Bir nesil sezaryen ile doğdu düşünebiliyor musunuz eskiden gerekli ekipman yoktu normal doğumlar vardı. Şimdi her türlü teknoloji var, ama ne yazık ki bazı anne adaylarında kolaya kaçma gibi bir düşünce hakim."
"Doğumun patronu ebedir" diyen, Kocatürk, "Artık gebeler hasta gibi. Oysa ki o dünyanın en güzel olayını yaşayan bir anne adayı. Bunun yerine stresle ve hastalık psikolojisiyle bu dokuz ayı geçiriyorlar. Bir ağrı ya da sancıda hemen stres yaşıyorlar" bilgisini veriyor. Öğrencilerini staja yerleştirmekte bile zorluk yaşadıklarını paylaşan Kocatürk, mezunların işini yapamamasından şikayetçi. Medipol Üniversitesi olarak, öğrencilerin kendilerine güvenini artırmak için yaz uygulamasını Erzurum'da gerçekleştirdiklerini anlatan Kocatürk, 2017'de Urfa yoluna düşeceklerini anlatıyor.
Yunus Emre Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Opr. Dr. Nazan Aydoğdu Soy, “Ebelik bugün hak ettiği itibardan uzak. İhmal edilmiş gibi geliyor, eskiden sağlık ocaklarının temel direğiydi ebelik mesleği, şimdilerde ne yazık ki geri planda kaldı" diyor. Hastanelere başvuran kişi sayısının artması, aşırı yığılmanın iş yüküne neden olduğunu belirten Soy, “Tabi ki bunlar da maliyet olarak geri dönüyor. Devletin sağlık harcamalarını artırıyor. Ben ebelerin hamilelik sürecinde eskiden olduğu gibi daha fazla rol üstlenmeleri gerektiğini düşünüyorum. Özellikle ücretlerin artırılması ve tatmin edici bir ücret politikası yeni neslin bu işi yapması için özendirici olacaktır" bilgisini veriyor.
Sağlık sektöründen birçok uzman, ebelerin merkezde olduğu bir uygulamaya geçilmesi gerektiğini belirtiyor. Ebelerin performans sistemi nedeniyle doğumda yardımcı personel statüsünde çalıştırılması, idari birimlerin hiçbir alanında görev alamamaları mesleğin sorunlarından sadece birkaçı. Sağlık Bakanlığı'nın 2016 raporunda, sezaryende sınır, yüzde 37 olarak belirlendi. 81 ilin 53'ü sınırın üzerine çıktı. Oran İstanbul'da yüzde 41, Ankara yüzde 44, İzmir'de yüzde 49 oldu. Tunceli, yüzde 72 ile en çok sezaryenin yapıldığı il olarak dikkat çekti.
Bu haberden öğrendiğimiz odur ki doğum esasen kadının yaptığı içgüdüsel eylem. Ebenin görevi ise, doğuma destek, olarak riskli durumda müdahale etmek. Anlayacağınız, yüzde 70'lere çıkan sezaryen oranında doğaya aykırı bir durum var sanki. Dünyanın en eski mesleklerinden biri olan ebeler, geri planda kalmak ve unutulmaktan şikayetçi. Kısacası, tarafından hayatın ilk tokadını yediğimiz kimse olan ebelik mesleğinin normal yoldan yeniden doğması dileğiyle.