|

Avrupalı Türkler ‘misafir işçi’ kimliğini geride bıraktı

Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupalı Türkler’in 1960’lı yıllardaki misafir işçi kimliğini uzun bir zaman önce geride bıraktığını söyledi. Erdoğan şöyle konuştu, "O iş bitti. Bugün Avrupa’da 6 milyon insanımız var. Hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, eğitimden akademiye, sivil toplumdan siyasete geniş yelpazede varlık gösteriyorlar."

00:00 - 12/04/2021 lundi
Güncelleme: 01:43 - 12/04/2021 lundi
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin koronavirüs salgını sürecinden çok daha güçlenerek çıkacağını söyledi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’nde Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Kadın Kolları ve Gençlik Kolları MKYK üyelerini kabul etti.
Son bir yıldır koronavirüs salgını sebebiyle insanlığın sancılı ve sıkıntılı günler geçirdiğini dile getiren Erdoğan, şimdiye kadar dünya genelinde yaklaşık 3 milyon insanın hayatına mal olan salgının dalgalar halinde yayılmayı sürdürdüğünü belirtti.

ÜSTESİNDEN HEP BİRLİKTE GELECEĞİZ

  • Erdoğan, şöyle devam etti: “İnşallah bu hastalığın üstesinden hep birlikte geleceğiz.
    Rabb’imiz mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de bize her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeliyor. Koronavirüs salgını sebebiyle yaşadığımız zorlukların özellikle ülkemiz ve milletimiz için yeni müjdelere kapı aralayacağına inanıyoruz.
    Ümidimiz ve beklentimiz odur ki Allah’ın izni ve inayetiyle Türkiye bu salgın sürecinden çok daha güçlenerek çıkacaktır.”

YENİ DÖNEMİN KAPILARINI ARALAYACAK

Milletin sıkıntısını siyasi ikbal kapısı olarak gören muhterislere aldırmadan tedbire sarılıp, takdire teslim olarak salgınla mücadeleye devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
“Diğer yandan dünya tarihine baktığımızda bu tür önemli hadiselerin küresel ölçekte değişimlere de yol açtığını görüyoruz. Koronavirüs de dünya sisteminde kırılmalara sebep olacak birçok alanda yeni bir dönemin kapılarını da aralayacaktır.”

SON BİR YIL FARKI ORTAYA KOYDU

  • “Anavatanınız Türkiye, bu yeni sürece en hazırlıklı giren ülkelerden biridir.
    Dünya ekonomilerinin ciddi daralmalar yaşadığı böyle bir dönem içinde 2020 yılında elde ettiğimiz yüzde 1,8’lik büyüme oranı bunun en önemli işaretidir.
    Son bir yıldaki tecrübelerimizin bizim sık sık vurguladığımız eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki farkı açıkça ortaya koyduğuna inanıyorum” diye konuştu.

HAK ETTİĞİ YERE ÇIKARACAĞIZ

“Karşımızda ancak dünya ile birlikte yürütürsek başarıya ulaştırabileceğimiz bir tehdit var” diyen Erdoğan, “Allah’ın izniyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize inanıyorum.
Salgın sonrası yeniden şekilleneceği görülen küresel siyasi ve ekonomik sistemde ülkemizi hak ettiği yere çıkartmakta kararlıyız. Bunun için hem fedakarlık yapacak hem daha çok çalışacak hem de birlik ve beraberliğimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız.
CHP ve aynı gayri milli projenin paydaşı olan kesimlerin milletimizin moralini bozma ve ülkemizin algısını kötüleme çabalarını da nice diğer sinsi oyun gibi inşallah boşa çıkartacağız” dedi.


ÇÖZÜM İÇİN ÇALIŞIYORUZ

  • Erdoğan, önceki gün Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bir araya geldiğini, daha sonra Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı’nın yapıldığını hatırlatarak,
    “Aramızdaki ilişkileri, hem de Rusya ile giderek tırmanan Donbass krizini değerlendirdik. Aynı mesele bir önceki gün de Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde ele aldığımız önemli konulardan biriydi. Bölgemizin huzuru ve güvenli geleceği için her iki ülkenin de aralarındaki anlaşmazlıkları bir an önce müzakere ve barış yoluyla çözmesini istiyor, bu yönde gayret gösteriyoruz”
    dedi.

HEDEFLERİMİZE ADIM ADIM YAKLAŞIYORUZ

Erdoğan, şunları söyledi: “Coğrafyamızdaki 1000 yıllık varlığımızı temsil nöbetini yeniden devralmayı hedeflediğimiz, medeniyetimizin yükselişini hazmedemeyenlerin saldırılarına, göğüs geriyoruz.
Böylesine kutlu bir mücadelenin sancaktarlığını yapmaktan da şeref duyuyoruz. Güya bize muhalefet yapmak adına Türkiye Cumhuriyeti kimliğine sahip olduğu halde gavurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenleri gördükçe de üzülüyoruz.
Proje ürünü açıkça belli olan şahsiyetlerin, konuların, kampanyaların bizim ülkemizin dikkatini asıl hedeflerinden uzaklaştırmak gayesiyle ortaya sürüldüğünün farkındayız.”

FIRSAT VERMEDİK

  • “Türkiye’nin son 8 yıldır yaşadığı her hadise bu sinsi oyunun bir parçasıdır. Hiçbiri kendi dinamiklerimizin tabii ürünü olmayan bunca siyasi, sosyal, ekonomik, psikolojik saldırının hepsinin de üstesinden Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle şimdiye kadar gelmeyi başardık.
    Sınırlarımızın tacizinden, terör örgütlerinin harekete geçirilmesine, darbecilerden ekonomik tetikçilere tüm yöntemler kullanılarak Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışanlara aradıkları fırsatı vermedik.
    Son dönemde gerçekte ne olduğu, nasıl olduğu, niçin olduğu gayet iyi bilinen kimi konular üzerinden başlatılan kirli kampanyaları da bu sürecin yeni bir dalgası olarak görüyoruz.”

İŞİMİZE BAKIYORUZ

Kendilerini “çukur ve bataklık siyaseti”nden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalıştıklarını ifade eden Erdoğan, “Ancak yalanın ve iftiranın dozu bazen öylesine artıyor ki milletimize olan saygımız gereği bunlara cevap vermek mecburiyetinde kalabiliyoruz.
Böyle durumlar haricinde biz kendi programımızı uyguluyor, kendi işimize bakıyor, ülkemizi hedeflerine doğru adım adım yaklaştırmanın mücadelesini veriyoruz.
Sadece son birkaç gün içinde bizim gündemimizi oluşturan konu başlıklarıyla CHP’nin gündemindeki konu başlıklarına bakmak bile aradaki ufuk farkını göstermeye yeterli olacaktır” diye konuştu.

Türklerin dışlandığı günler artık geride kaldı

  • Avrupalı Türkler’in, 1960’lı yıllardaki misafir işçi kimliğini uzun bir zaman önce geride bıraktığına vurgu yapan Erdoğan, şöyle devam etti:
    “Bugün Avrupa genelinde yaklaşık 6 milyon insanımız var. Bir dönem sadece işçi, emekçi olarak çalışan kardeşlerimiz, hamdolsun artık iş dünyasından ticarete, eğitimden akademiye, sivil toplumdan siyasete geniş bir yelpazede varlık gösteriyorlar. Türklerin ötelendiği, hor, hakir görüldüğü, dışlandığı, sadece belli mesleklere, belli sektörleri hapsedildiği günler artık geride kaldı. O iş bitti.”

ÖZGÜVEN VE CESARET AŞILIYOR

Tüm dünyada yaşayan Türk vatandaşlarına oy kullanma hakkını kazandırdıklarını vurgulayan Erdoğan, kendilerinden öncekilerin bunun lafını, kendilerinin ise icraatını yaptıklarını söyledi. Erdoğan,
“Uğur Şahin ve Özlem Türeci hocalarımızın Kovid-19 aşısını geliştirmede yakaladıkları başarı, kendilerine destek olunması ve fırsat verilmesi halinde insanımızın neler yapabileceğini açıkça göstermiştir. Bu tür iyi örnekler sadece Avrupalı Türkleri değil aynı zamanda diğer göçmen topluluklara da öz güven ve cesaret aşılamaktadır”
dedi.

Diaspora gerçeğini kabullenmiyorlar

  • Yarının Avrupası’nda Türklerin ve Müslümanların hak ettikleri biçimde, çok daha görünür bir şekilde yer alacaklarından asla şüphe duymadıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Elbette bu durum bize nasıl umut aşılıyorsa birilerinin de kabusu oluyor. Avrupalı Türkleri hala 1960’ların dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışanlar büyüyen ve güçlenen bir diaspora gerçeğini kabullenmek istemiyor. Son dönemde vahim boyutlara ulaşan İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı, işte bu hazımsızlığın tezahürlerinden yalnızca biridir. Dış politikada başarısızlığa uğrayan, içeride sıkışan, kişisel rekabetlerini bulundukları makamların önüne geçiren siyasetçiler, bu kifayetsizliklerini şahsıma ve Müslümanlara saldırarak kamufle etme çabasındadır.”

MÜSLÜMAN KADINLARIN HAKLARI GASBEDİLİYOR

“İstatistikler buzdağının yalnızca görünen yüzü olsalar bile Avrupa’da yükselen kültürel ırkçılığı açıkça ortaya koyuyor.
Bir dönem ülkemizde olduğu gibi Avrupa’da da kamusal, özel alan kurnazlığı üzerinden Müslüman kadınların hakları gasbedilmektedir. Bugün ne yazık ki birçok Avrupa ülkesinde bilhassa başörtülü kadınların istihdama katılabilmesi, iş bulabilmesi, sosyal hayatta özgürce var olabilmesi, hatta bazı yerlerde eğitim imkanları ciddi biçimde sınırlandırılmıştır.
Meselenin asıl vahim tarafı ise, bize demokrasi ve insan hakları konusunda ders verenlerin kendi ülkelerinde en temel insan haklarının çiğnenmesine alkış tutması bu ayrımcılığa ses çıkarmamasıdır.”
#​Avrupa
#Türk
#Uluslararası Demokratlar Birliği
#MKYK
il y a 3 ans