|

Başbakan Yıldırım, 'Gönül Dağı'na konuk oldu

TRT ekranlarındaki 'Gönül Dağı' programının 'özel' bölümüne konuk olan Başbakan Yıldırım, "Ben Erzincan Refahiye’nin Kayı köyünden Topal Dursun’un oğlu, okumuşum, gayret etmişim, Allah nasip etmiş bu görevlere gelebilmişim" dedi. Trafik kazalarındaki insan hatalarına dikkat çeken Yıldırım "Benim bir sözüm var, onu çok sık tekrar ederim, 'yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur" ifadelerini kullandı.

Yeni Şafak
21:09 - 10/01/2018 Çarşamba
Güncelleme: 00:15 - 11/01/2018 Perşembe
AA
Başbakan Yıldırım, 'Gönül Dağı'na konuk oldu
Başbakan Yıldırım, 'Gönül Dağı'na konuk oldu
Başbakan Binali Yıldırım, TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında ekrana gelen "Gönül Dağı" programının "
özel
" bölümüne konuk oldu.

Hollandalı Wilco van Herpen'in sunduğu programın çekimleri Osmangazi Köprüsü Yalova (Hersek) gişelerinde başladı. Mercedes'in "302" model otobüsünün direksiyonuna geçen Başbakan Yıldırım, Kocaeli-İstanbul TEM Otoyolu, Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü güzergahını takip etti.

Seyahat esnasında yapılan sohbette, Wilco van Herpen'in "Siz artık Türk yollarının babasısınız" ifadesini kullanması üzerine Yıldırım, "Bizim yolların yapımında emeğimiz var. 12 sene bakanlık yaptım, yollarda çok emeğimiz var ama ben tek başıma yapmadım bunu, 100 bin kişiyle beraber çalıştım, bir ordu demek bu da yani. İnsanlar bittiği zaman ya 'güzel olmuş' diyorlar ya da 'daha güzel olabilirdi' diyorlar." dedi.



Herpen "
Ama her zaman daha güzel olabilir. Ben mesela bu köprüyü (Osmangazi Köprüsü) çok seviyorum görüntü olarak." ifadesini kullandı. Başbakan Yıldırım da, "Bu çok estetik bir köprü. Bir özelliği, sağ tarafımızda Hersek Gölü var, Hersek Burnu var, burasının 500 yıllık tarihi geçmişi var, o yüzden bu köprüyü yaparken bu kavisi bilerek verdik. Bu kavisi vermeseydik oradaki o tarihi yer zarar görecekti. Aslında bu da güzel oldu Wilco Bey, köprüye daha bir estetik kazandırdı
." değerlendirmesini yaptı.

Başbakan Binali Yıldırım, "Kaç senedir araba kullanmadınız?" sorusunu söyle cevapladı:

  • "Şöyle söyleyeyim, herhalde 15 senedir doğru dürüst araba kullanmıyorum. Tabi Bakanlık, Başbakanlık döneminde çok fırsatımız olmuyor araç kullanmak için. Benim için bu büyük bir fırsat oldu, direksiyon başına da geçmiş olduk böylece, eski günlerimi hatırladım. Bu otobüs, şu anda sürdüğümüz otobüsün benim için çok büyük bir anlamı var, büyük bir sürpriz oldu bana. 1978'de ben otobüsçülüğe başladım, o zaman aldığımız otobüs bu. Yani aynı model otobüs, o zamanlar çok meşhurdu, böyle otobüsü olana bayağı bir farklı gözle bakılırdı."

Herpen'in 1987 yılında ilk defa Türkiye'ye turist olarak geldiğini belirterek, "O zaman böyle modelli otobüsler vardı. Oturduk, klima yok, sıcak ama böyle güzel bir şey var. O zaman internet yok, cep, mobil telefon yok, millet ile sohbet ediyorsun, o çok güzeldi ya" demesi üzerine Yıldırım, "Tabii artık bu internet falan hayatı kolaylaştırıyor ama sosyalleşme de azalıyor, herkes yalnızlaşıyor. Bilgisayarına, cep telefonuna dalıyor, yanındaki insanı bile fark etmiyor." yanıtını verdi.

"Yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur"

Wilco van Herpen'in, "Siz de benim gibi bir köy çocuğusunuz" dediği Yıldırım, otobüs işine 1978'de babası ile başladığını, 1984'e kadar bu işi devam ettirdiklerini ve Türkiye'nin her yerine bu vesileyle yolcu taşımacılığı yaptıklarını söyledi.

Herpen, Yıldırım'a, "O yüzden yani iyi Ulaşım Bakanı oldunuz tabii ki, yani içinizde var o his" demesi üzerine, Yıldırım, "Yani o zamanlar böyle aklımızda bir şey yoktu, Bakan olmak, Başbakan olmak. Allah ne yazdıysa o oluyor, nasibinizde varsa günün birinde o oluyor. İstemekle değil de, her şey istemekle olmuyor. Tabii ki çalışacaksınız, çabalayacaksın ama sonunda takdir Mevla’nın." ifadesini kullandı.

Kornayı deneyen Yıldırım, esprili bir şekilde "Korna da havalı baya." dedi.

Başbakan Yıldırım, trafikte kural ihlali yapanların da olduğuna dikkati çekerek, "Aslında yollarda bir sıkıntı yok, yollar çok güzel oldu. Fakat tabii insan hatasının henüz çaresi bulunamadı. Şu andaki kazaların yüzde 90'dan fazlası insan hatasından kaynaklanıyor. Yani sizin dikkatli olmanız yetmiyor, başkalarının hatalarını da gözetmeniz lazım. Dikkatsizlik, acelecilik, yorgunluk, tedbirsizlik kazaların en büyük sebepleri, kurallara uymamak... Benim bir sözüm var, onu çok sık tekrar ederim, 'yolların kralı olmaz, yolların kuralı olur." değerlendirmesinde bulundu.

Herpen, "Şimdi siz köyde doğdunuz, büyüdünüz" diyerek, çocukken nasıl biri olduğunu sordu.

Yıldırım da şu cevabı verdi:

  • "Benim ablam var benden bir büyük, biz 10 kardeşiz. Ben 1955 yılında doğdum, ilkokulu köyümde okudum, Refahiye Kayı köyünde okudum. Ondan sonra orta ve lise için İstanbul'a geldim. Çocukken tabii bizim köyde şeyimiz iyiydi, aile büyük bir aile ve köyün de en ileri gelen ailesiydik. Hem okuduk, hem işlere yardım ettik. Tarım işleriyle, hayvancılık işleriyle çok uğraşırdık. Babam celepçilik yapardı, ben de ona yardım ederdim. Tarlalarda biçmek için, ekmek için okuldan çıkınca, bazen de okula gitmezdim, gider babama yardım ederdim. Yazın tarla biçerken uçaklar geçerdi gökyüzünden. Çok merak ederdim bu uçaklarda acaba kimler var, nereye gidiyorlar, keşke ben de içinde olsam diye. Hatta uçak gözden kaybolmasın diye sırt üstü yatar daha fazla göreyim diye seyrederdim."

O günlerde günde bir iki tane uçak geçtiğini ifade eden Yıldırım, "Şimdi her an, dakikada bir uçak kalkıyor İstanbul Atatürk Havalimanı'nda. Bu yolun devamı biliyorsunuz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne gidiyor, oradan da Türkiye'nin en büyük havalimanına gidiyor, üçüncü havalimanına." dedi.

Herpen'in "Ne hoşuma gidiyor biliyor musunuz? Şimdi bazen insanlar çok da pozitif düşünmüyorlar. Yani bir köy çocuğu ile ne olacak? Ama bir köy çocuğu görebilir işi yani, büyüyor başbakan olabilirsin. Yani çalışman lazım" demesi üzerine, Yıldırım, "Doğru. Türkiye demokratik bir ülke, hukuk devleti ülkesi. Türkiye'de herkesin her şey olabilmesi mümkün. Ben Erzincan Refahiye’nin Kayı köyünden Topal Dursun’un oğlu, okumuşum, gayret etmişim, Allah nasip etmiş bu görevlere gelebilmişim, bir engel yok. Onun için gençlerimize tavsiyemiz, çalışsınlar, çabalasınlar bu ülkenin geleceği için, bu ülkenin büyümesi için, kalkınması için, elbette çok büyük hizmetler, büyük sorumluluklar mutlaka alacaklardır." şeklinde konuştu.

Yeni havalimanı 200 milyon kapasiteli

Herpen'in, neden Kayseri değil de İstanbul'a okumaya gittiğini sorması üzerine Yıldırım, "Çünkü dedem ve amcalarım İstanbul'da oturuyorlardı, orada çalışıyorlardı. Okumak için dedem beni İstanbul'a götürdü. Dedem kış aylarında İstanbul'da dururdu, yaz ayları da köyümüze giderdi. Yine köyümüzde tarla işinde, bostan işinde çalışmaya devam ediyordu." yanıtını verdi.

Yıldırım, "
Orası bir kültür şoku olmadı mı? Köyden bir anda böyle büyük bir şehre..
." sorusunu ise, şöyle cevapladı:

"Tabii alışmak o kadar kolay olmadı, birkaç sene sürdü. Küçük bir köyden çıkıyorsunuz, İstanbul gibi bir dünya şehrine geliyorsunuz. Ama çok hızlı uyum sağladım. Eskiden imkanlar sınırlıydı, yani diyelim ki ilkokulu okudunuz, ortayı da belki en yakın ilçede okuyabilirsiniz, liseyi de ilde okuyabilirsiniz ama ondan üniversite için mecburen başka bir şehre giderdiniz ama şimdi her ilimizde üniversite var."

Herpen'in, İstanbul'a gelişinde indiği Atatürk Havalimanı'nın artık yetmediğini söylemesi üzerine Yıldırım, "Dünyanın en büyük havalimanı, yeni İstanbul havalimanının ilk etabı açılacak, 90 milyon yolcu kapasiteli. Ama ilk etap, sonra ikinci bölüm, üçüncü bölüm yapıldığında 200 milyona çıkacak." ifadelerini kullandı.

Herpen'in, "200 milyon, nasıl bir rakam ya." ifadesi üzerine Yıldırım, bu rakamın Hollanda nüfusundan 10 kat fazla olduğunu söyledi.

Wilco van Herpen, "Ben 1999'da Türkiye'ye geldim, millet soruyor, arkadaşlar röportaj için, 'Wilco sen Hollanda'yı özlemiyor musun, yani anne-babayı?' 'Yok' diyorum, yani Hollanda'ya gitmek sadece 3-3,5 saat sürüyor, istersen uçağa biniyorsun birkaç saat sonra oradasın." ifadesine ise Yıldırım, "Doğru" diye karşılık verdi.

#Binali Yıldırım
6 yıl önce