Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Kulübü'nün düzenlediği "Türkiye'de Uluslararası İlişkilerin Önemi" başlıklı konferansta konuştu. Çavuşoğlu, Türkiye'nin, mazlumların yardımına koşan bir ülke olduğunu, eğitimde de artık dünyanın her yerinde bulunduğunu söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, uluslararası ilişkilerde gücün önemli olduğuna işaret ederek, "Ekonominiz güçlü olacak. Ekonominiz ne kadar güçlüyse biraz önce söylediğim faaliyetleri de o oranda yapabilirsiniz." ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin dış politikasının önceliklerinden bir tanesi de kriz yönetimidir"
Ayrıca ihtiyaç duyulduğu zaman sınırın ötesinde terörle mücadelede dahi gücün gösterilmesi gerektiğini dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Suriyelilerin sahiplendiği bir siyasi çözüm istiyoruz"
İş adamlarının oradaki yatırımlarında ve üstleneceği projelerde bu krediden faydalanacağını ifade eden Çavuşoğlu, bunların hepsinin detaylı şekilde düşünülüp, planlanması gerektiğini söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Ukrayna krizinin çözümündeki rolüne de değinerek, Türkiye'nin kriz yönetiminde objektif, dengeli ve adaletli olduğunu, hiçbir gizli gündeminin bulunmadığını, Yemen'deki, Libya'daki sorunu da çözmek için çaba sarf etmek gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Balkanların istikrarı için de çok önemli adımlar attığını dile getirerek, bölgedeki dondurulmuş itilafları da çözmek için gayret sarf edilmesi gerektiğini dile getirdi.
"Filistin davasında susmayan bir Türkiye var"
Türkiye için ayrıca milli ve kutsal davalar bulunduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
- "Milli ve kutsal davaları takip etmek de Türk dış politikasının en önemli sorumluluğudur. Bir tanesi Filistin, Kudüs meselesidir. Kudüs, Filistin konusunda herkesin sustuğu bir ortamda bile bugün Amerika ile iyi ilişkiler kurmak için yarışan bazı Müslüman ülkelerin Filistin'e 'Sesini fazla çıkarma' dediği bir ortamda bile susmayan bir ülke vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti'dir, susmayan bir millet vardır o da Türk milletidir. Amerika'nın büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararından sonra faaliyetlerimizi takip ettiniz.İki tane İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi ve her iki zirvenin arkasından da BM Genel Kurulu'na bunu taşımamız ve orada da her ikisinde de ezici bir çoğunlukla ABD ve İsrail'in tüm dünya ülkelerine baskı yapmasına rağmen, tehdit etmesine, taahhütlerde bulunmasına rağmen, çok ezici bir çoğunlukla Filistin'in lehine karar çıkartmamız Türkiye'nin bu girişimciliği ve kutsal davalarına sahip çıkması sayesinde olmuştur.Biz hiçbir zaman bu davayı yalnız bırakmayacağız. Milli davalarımızdan bir tanesi, buna dondurulmuş itilaf da deniliyor Kıbrıs sorununun çözümü için de gerekli adımları atıyoruz. Bu tek başımıza bize bağlı bir konu değil. Garantör ülkeler var ve iki taraf var adada, biz artık diyoruz ki 'laf olsun' diye bir müzakereye oturmak zaman kaybıdır. Neyi, nasıl müzakere edeceğiz, takvim belirlensin, sonuç odaklı olsun, artık kaybedecek enerjimiz yok, ne olacaksa olsun. Şimdi aşamadayız. Kıbrıs davasını da tabii ki çok yakından takip ediyoruz."
"Bugün insani dış politikada Türkiye, dünyada birinci sıradadır"
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin izlediği bu politikaya girişimci dış politika denildiğini ama insani dış politika ihmal edilirse girişimciliğin de bir faydasının olmayacağını belirterek, "Bugün insani dış politikada Türkiye, dünyada birinci sıradadır. Dünyanın en zengin ülkesi değiliz, gidiyoruz oraya doğru, tüm krizlere, sorunlara rağmen ama en cömert ülkesiyiz. Eskiden 'milli gelire göre en cömert ülkeyiz' diyorduk, şimdi rakamlarla en cömert ülkeyiz, dünyanın tepesindeyiz. Bununla da gurur duyuyoruz." diye konuştu.
Nerede mazlum varsa ona sahip çıkmakla gurur duyduklarını dile getiren Çavuşoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunu Cenab-ı Allah herkese lütfetmez. Dünyanın en cömert ülkesi ve milleti olmak herkese nasip olmaz. Dünyada mazlumların, mağdurların umudu olmak da herkese nasip olmaz. Doğu Türkistan da Sincar da Uygur da Arakan da Somali de Afrika da dahil, dünyada nerede mazlum, mağdur varsa hepsinin umuduyuz, hepsinin de hakkına sahip çıkıyoruz, lafla da sözle de çıkmıyoruz, icraatımızla çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz. İlişkileri stratejik bir şekilde yürütmek de önemlidir. Bir ülkeyle bugün bir sorun yaşarsınız, yarın normalleşirsiniz. Bugün ilişkileriniz çok iyi olabilir, yarın bir konuda anlaşamayabilirsiniz ama temel prensip her ülkeyle ilişkileri her alanda güçlendirmek ise bu anlaşmazlıkları ve uyuşmazlıkları bazen parantez içine alırsınız, bazen de belli bir süre devam etse bile sonrasında üstesinden gelirsiniz. Ömür boyu bunu devam ettirmek gerçekçi bir dış politika olmaz. Uluslararası ilişkilerde duygusallık önemlidir ama reel politikten uzaklaşan bir duygusallığın kimseye faydası olmaz, Türkiye'ye de faydası olmaz."