|

"Dahlan bir adım daha attı"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Taha Kılınç köşesinde Ortadoğu'daki 'zoraki ittifak' durumunu analiz etti. Mehmet Acet, Özlem Albayrak, Kemal Öztürk ve Mustafa Kutlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:55 - 9/08/2017 Çarşamba
Güncelleme: 09:05 - 9/08/2017 Çarşamba
Yeni Şafak
Mustafa Kutlu, Özlem Albayrak, Kemal Öztürk, Taha Kılınç, Mehmet Acet.
Mustafa Kutlu, Özlem Albayrak, Kemal Öztürk, Taha Kılınç, Mehmet Acet.

Taha Kılınç, Mehmet Acet, Özlem Albayrak, Kemal Öztürk ve Mustafa Kutlu'nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Filistin’i tanımlayacak en iyi kelime

Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde Katar’a yönelik başlatılan abluka, geçtiğimiz 5 Ağustos günü tam ikinci ayını doldururken, Ortadoğu ilginç gelişmelere sahne olmaya devam ediyor. Özellikle, ablukanın gerekçelerinden biri olarak gösterilen Hamas’ın merkezinde yer aldığı gelişmeler bunlar.Katar kuşatmasının başlangıcıyla hemen aynı günlerde, Hamas’ın Gazze’deki yeni lideri Yahya Sinvâr liderliğinde bir resmi heyetin Mısır’ı ziyaret ettiği haberi geldi ilk önce. Hamas-Mısır temasları zaman zaman gerçekleştiğinden, bu ziyaretin ‘rutin’ olduğu düşünülmüştü. Ancak hemen ardından basına sızan bazı bilgiler, Hamas’la Muhammed Dahlan arasında kapsamlı bir anlaşmaya varıldığını ortaya koydu. Bu, Sinvâr’ın, anlaşmayla ilgili son rötuşları tartışmak üzere Kahire’ye gitmiş olduğu anlamına geliyordu. 

Yapanlara 'Baş olmak' olacaktı

Fetö’nün 15 Temmuz darbe kalkışmasının merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü ile ilgili 486 sanıklı dava, dikkat çekici gelişmelere sahne oluyor.Kalkışmanın en yüksek rütbeli sanığı Akın Öztürk’ün çarpraz sorgusu sırasında olup bitenler bile başlı başına, radarlarımızın antenlerini Sincan’a çevirmemizi gerekli kılıyor. Akın Öztürk belli ki avukatlarıyla paslaşarak davanın gidişatına etki edeceğini düşündüğü bir strateji belirlemiş. Avukatları hedef kişileri zan altında bırakacak sorular soruyor, o da bu paslaşmaya yüzde yüz uyum sağlayarak mahkeme heyetini etkilemeye çalışıyor. Amerikan filmlerinde “Başka sorum yok sayın yargıç” diye biten replikler var ya hani, onları hatırlayın, ne demek istediğimi anlarsınız.

CHP kafası bunu öğrenmedikçe

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alman Focus dergisine vermiş olduğu mülakatta kullandığı ifadeler, bu ülkeye bir parça bile olsa sevgi besleyen, bu toprakları vatanı sayan, kendini buraya ait hisseden herkesi üzdü. O ifadeler şöyleydi: “Maalesef böyle bir havanın gerçekten olduğunu tespit ediyorum. Ben uzun zamandır Türkiye’de şu an hiç kimse için güvenlik garantisi olmadığını, ne can ne de mal güvenliği olduğunu söylüyorum. Tabii ki devlet terör örgütlerinin propagandalarına karşı önlem almalı. Maalesef yasaların geçmediği, adaletin olmadığı bir dönemde yaşıyoruz. Dünyanın güvenini yeniden sağlamak için Türkiye’nin yine demokrasiye dönmesi gerekir.”Düşünün ki, bu lafları Alman muhalefetinin lideri Schulz, bir Türk dergisine verdiği röportajda söylüyor ve “Almanya’ya gidecek ya da orada yaşayan Türklerin can ya da mal güvenliğinin olmayacağından” filan bahsediyor. Düşünün ki, Schulz, bu sözleri Türkiye tarafından vatandaşlara “her ne sebeple olursa olsun Almanya’ya gitmeyin” uyarılarının, propagandasının yapıldığı günlerde telaffuz ediyor. Schulz böylesi bir ortamda, öylesi sözleri söylese, kendi ülkesine karşı –sebebi ne olursa olsun- yaptığı hata bağışlanabilir olur muydu? Sorunun cevabı hayır. Ama Türkiye’nin muhalefet lideri Kılıçdaroğlu yaptı, tepkiler yükselince de o sözler, CHP yönetimi tarafından tekzip edildi.

Davası olmayan AK Parti'de olamaz

Sanırım son dönemlerin en önemli mesajlarını, memleketi Rize’de verdi
. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı olarak, Rize İl Başkanlığı’ndaki konuşması çok kritikti. Sadece benim mi dikkatimi çekti acaba?Devlet değişim yaşarken, AK Parti kongreler sürecine girerken, büyük olağan kongre yaklaşırken ve herkes bir beklenti içindeyken, Erdoğan’ın verdiği mesajlar çok önemliydi ama bakıyorum bir ben teyakkuza geçmişim. Konuşma yazılı değil, irticalen yapıldı. Dolayısı ile mesajlar, Erdoğan’ın kafasında biriktirdiği ve kritik sorun olarak gördüğü konulara yönelikti. Bir tanesi hariç, mesajlar açık, seçik ve kör göze parmak sokar gibiydi. Ben teşkilat mensubu, bürokrat ya da siyasetçi olsam tir tir titrerdim. Erdoğan çok kararlı gözüküyordu çünkü. Sık sık bu sütunda dile getirdiğim eleştirileri Erdoğan’ın bizzat kendisinin yapması, eleştirilerin bir kısmına da cevap vermiş olması, sanırım beni heyecanlandırdı. İyimserlik içindeyim

Tüketici “daha taze” gıda istiyor

Geçenlerde televizyonda bir belgesel izledim. Bir araştırmacı çift ABD’nin veya Avrupa’nın büyük şehirlerinde çöp kutularını dolaşıyorlar.Sebep? Sebep şu: Acaba çöpe ne kadar gıda atılıyor? Koca koca bidonların içinde neler var neler? Seyretseniz küçük dilinizi yutarsınız. Bu şehirlerin marketlerinde satılan gıdalar yüzde doksan paketlenmiş olduğundan, hiç açılmadan, olduğu gibi çöpe atılmış. Sebep? Sebep şu: Üzerlerindeki “son kullanım tarihi”ne göre ömürleri bitmiş. Ama nasıl olur? Eldeki konserve, mantar, salça, mısır gevreği, et, süt, peynir, zeytin vb. gibi aklınıza gelen bütün gıdaların “son kullanım” tarihi dolmamış. Kiminde bir ay, kiminde iki ay var. Peki neden atılıyor bunlar? Tüketici psikolojisine göre “bayat” sayılıyor. Tüketici “daha taze” gıda istiyor.

#​Taha Kılınç
#Mehmet Acet
#Özlem Albayrak
#Kemal Öztürk
#Mustafa Kutlu
7 yıl önce