Fehmi Çalmuk'un, belgeselle ilgili tanıtım yazısındaki dikkat çekici notları şöyle: *Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın arkadaşı, dönemin MTTB Orta Öğretim Başkanı Mustafa Bilgi'nin öldürülmesi'nde İsrail'in parmağı olduğu ileri sürüldü. Adalet Partisi Gençlik Kolları eski Genel Başkanı Tuncer Arabul “Türkiye sevmeyen bir ülkenin büyükelçisi olduğunu rahmetli olan bir büyükelçimizin sohbetinden edinmişimdir. O gün 'adalet yerini buldu' denmiştir” diye konuştu.
MTTB binasına 30 Eylül 1969 gece yarısı atılan bombayla Orta Öğretim Başkanı Mustafa Bilgi feci şekilde can verdi.
Mustafa Bilgi vefat etmeden son olarak İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesini isteyen Mescid-i Aksa eyleminde ön saflardaydı.
Dönemin MTTB Başkanı Burhanettin Kayhan ise İsrail'in işgali için İsrail İstanbul Başkonsolosu Ephraim Elrom'u hedef alan açıklamalar yaparak “Biz İsrail diye devlet tanımıyoruz” diyordu.
Milliyet'te yer alan habere göre Adalet Partisi Gençlik Kolları eski Genel Başkanı Tuncer Arabul, Mustafa Bilgi ve İsrail ilişkisi için şunları söyledi:
“Rahmetli Mustafa Bilgi'nin orada şehit edilmesi var. Maalesef gece yalnız yakalanarak, üzerine yanıcı madde atılarak ve kendisinin de yanıcı maddeden kurtulmak için onun içine girip yanmış bir şekilde, feci bir şekilde şehit olmuştur. Yalnız yakalanmıştır. Hatta son sözünün 'ben size ne yaptım ki niçin bana bunu yapıyorsun' olduğu söylenir. Orada şehit olduğu söylenir. Bu olay ülkücülerin üzerine yıkılmak istenmiştir. Karşıdan MTTB'den o gün afişe yazıya çalan üçüncü grup Barış Bozkurt başlıklı yüzük düşüyor. Ayak izleri o tarafa işaret ediyor, ülkücü İslamcı çatışmasının temeli rahmetli Bilgi'nin şehit edilmesidir. Benim şahsi kanaatim, o yıllardan beri izlediğim şey itibari ile yüzde yüz tertip olduğuna inanmaktayım. Tertibi yapanın da Türkiye sevmeyen bir ülkenin büyükelçisi olduğunu rahmetli olan bir büyükelçimizin sohbetinden edinmişimdir. Çünkü öldürüldüğü gün Türkiye öyle bir iş yapmıştır, dünyada bir tek bizim milletimizin kendine has özellikleri vardır. Burada öldürülmüştür o büyükelçi… O gün 'adalet yerini buldu' denmiştir. Bana o zaman bilgileri aktarmıştır.”
Tuncer Arabul'un sözünü ettiği “Türkiye'yi sevmeyen bir ülkenin” büyükelçisi, İsrail'in İstanbul Başkonsolosu Ephraim Elrom'den başkası değildir. Bu olay, 17 Mayıs 1971'de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (THKP-C)'nin ilk eylemidir. Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir, Mahir Çayan, Necmi Demir, Oktay Etiman ve Ziya Yılmaz, THKP-C adına İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom'u kaçırdılar. Pazarlık masasına getirdikleri şartlar ise; Deniz Gezmiş başta olmak üzere Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) üyelerinin serbest bırakılması, örgütün kuruluş bildirgesiyle taleplerinin radyoda okunarak gazetelerde yayınlamasından ibaretti. İstekleri yerine gelmeyince 22 Mayıs 1971'de İstanbul Başkonsolosu Elrom'u öldürdüler.
