|

'FETÖ'cülerin kalanları Ağustos'ta gider mi?'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde Yüksek Askeri Şura'ya işaret etti. Yusuf Kaplan, Ahmet Ulusoy, Ömer Lekesiz ve Hatice Karahan'ın gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:58 - 14/07/2017 Cuma
Güncelleme: 09:10 - 14/07/2017 Cuma
Yeni Şafak
Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk, Hatice Karahan, Ahmet Ulusoy, Ömer Lekesiz.
Yusuf Kaplan, Hasan Öztürk, Hatice Karahan, Ahmet Ulusoy, Ömer Lekesiz.

Hasan Öztürk, Yusuf Kaplan, Ahmet Ulusoy, Ömer Lekesiz ve Hatice Karahan'ın gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’nin parça pinçik edilmesi süreci

15 Temmuz darbe ve iç işgal girişiminin yıl dönümünde yine sokaklardayız, yine istim üzerindeyiz.Ve biz, torunlarımıza şerefle anlatabileceğimiz bir milletin direniş gecesini bizzat yaşayarak görenlerdeniz. Bir yılın sonunda geriye dönüp bazı hususları tekrar tekrar hatırlatmada yarar var diye düşünüyorum. “ONLAR BİZİ TASFİYE ETMEDEN BİZ ONLARI ALAŞAĞI EDELİM” DEDİLER FETÖ’cü alçakların Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde ne kadar güçlü olduğu, nerelere kadar sızdığı 15 Temmuz gecesi ayan beyan ortaya çıktı. Orgeneraller, tümgeneraller, kurmay albaylar… Neredeyse TSK’nın tamamı FETÖ’cüymüş. Ve o güne kadar sinsice gizlenmeyi başarmışlarmış. Böyle düşünüyorsak meseleyi tam anlamış oluruz. Zira 15 Temmuz’un hemen sonrasında Ağustos’ta Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı vardı ve o toplantıda FETÖ’cülerin en azından önemli bir kısmının tasfiye edileceği biliniyordu.

15 Temmuz tarihî bir saldırıdır

15 Temmuz saldırısı bitmedi, bütün hızlıyla sürüyor hâlâ…15 Temmuz saldırısının temel hedefi: Özelde, cemaatleri Müslüman toplumların hayatından uzaklaştırmak, genelde ise bin yıllık Ehl-i Sünnet Omurga’yı çökertmek. 15 Temmuz’da cemaatleri hedef tahtasına oturtanlar, şimdi stratejilerini yenilediler: İslâmî kesimleri birbirine kırdıracaklar… Aradan bir yıl geçti ama hâlâ göremediğimiz yakıcı gerçek şu: 15 Temmuz saldırısı, paralel devlet tehlikesi sunan lokal bir saldırı değil, paralel dinler icat etmeyi amaçlayan sürgit stratejisini yenileyerek süren son derece tehlikeli global bir saldırıdır. 15 TEMMUZ SALDIRISI: BİN YILIN İNTİKAMI 15 Temmuz, tarihî bir saldırıdır. Türkiye’yi bu topraklardan sürme, bu toprakları şehit kanlarıyla yoğuran, hakikat ve adalet kuleleriyle yaşatan, dimdik ayakta tutan bu ülkenin hakikatli çocuklarına mezar yapma saldırısıdır.

3 katından daha fazla vergi

Bu günlerde transfer piyasasında milyon dolarlar uçuşuyor.Uçuk transfer rakamları akla futbolcuların elde ettikleri gelirlere ne ölçüde vergi veriyor sorusunu getiriyor. Yüksek meblağlara ulaşan bir gelir söz konusu. Fakat futbol dışında ücret geliri elde edenlerden alınan artan oranlı gelir vergisi futbolcular için geçerli değil. Yani transfer gelirlerine sadece düşük oranda  (yüzde 15) stopaj uygulanmaktadır. *** 7.5.1994’de 3986 sayılı yasa GVK’na eklenen geçici 40. Madde ile sporculara verilen ücretler gelir vergisinden istisna tutulmuş, yüzde 15 oranında tevkifat (stopaj) yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Düzenlemelere 1998 ve 2003 yıllarında da devam edilmiştir. Son düzenleme 2008 yılında 5766 sayılı kanunla yapılmış, 01.07.2008 tarihinden itibaren sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerde geçici 72.maddede belirtilen oranlarda (süper ligde futbol oynayanlar için yüzde 15) tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır. Yıllar itibariyle yapılan düzenlemelere bakıldığında (1990’lı yıllardan bugüne) futbolcuların gelirlerinin ya daha az vergilendirildiği ya da vergiden muaf tutulduğu görülmektedir.

Salâ için özel bir bahis

Zaman, şeylerin etkisinden müstağni olarak, suları kıskandıracak bir süreklilik ve dinginlikle akar gider.Onu ancak nispet kurma yeteneğiyle ve sayısal değerler icadıyla kendi hayatına iliştirebilen insan, onun biteviye oluşu ve akışı karşısındaki edilgenliğini, adeta içinde yüzdüğü denizde soluk almak için arada bir başını suyun üstüne çıkarırcasına, yapabildiği iradi ya da gayri iradi hareketlerle etken hale getirebilir ki, bizim vakit dediğimiz şey de buna karşılık düşer. Daha farklı bir ifadeyle söyleyecek olursak:  Adına zaman dediğimiz o som akışta, hayatımızın bir nişanesi, özel işaretlemesi olarak yapabildiğimiz hareketleri, vakit olarak tesmiye ederiz ki, vakitler de bu bakış açısına göre insanların, inançların, düşünme tarzlarının sayısına denk bir çokluğun, zamandan çıkması (halk) ve tekrar zamanda tevhit (cem’) olması anlamına gelir. Kastettiğimiz hareketin en geneli (kuşatıcı olanı) ise sestir. Çocuğun ağlaması süt ihtiyacının; darlığa düşenin feryadı, imdat talebinin, nutuk / vaaz / sohbet bilgilendirmenin ve nasihatin; ders zili eğitilmenin, çan, boru sesi, ezan nidası ibadetin; şimşek, yıldırım ve gök gürültüsü yağmurun, selin; toprağın uğultusu depremin, su dalgalarının sesi fırtınanın... vaktidir. 

Açıkçası canımızı epeyce sıktı.

Yarın 15 Temmuz... Menfur darbe girişiminin üzerinden hem hızlı hem de upuzun bir yıl geçti. Bu süre içinde memleket bin bir sorunla yüzleşirken, ekonomiye yansımalar da haliyle kaçınılmaz oldu. Aslında bu süreç bir bakıma, kanaatimce Türkiye ekonomisi için meşakkatli bir imtihan niteliğinde de oldu. O halde bugün geldiğimiz noktada, geçirmiş bulunduğumuz şu zorlu 1 senenin ekonomimiz adına nasıl sonuçlar doğurduğunu ve bize neler gösterdiğini gözden geçirmekte fayda var diye düşünüyorum.BEKLENTİLERİ ZEDELEDİ Öncelikle altını çizmek gerekir ki; 2016 yılı, darbe girişiminin yanı sıra terörden jeopolitik sıkıntılara kadar farklı olumsuzlukları da içeren fırtınalı bir dönemdi. Hatta dünya ekonomisindeki tatsızlıkları ve dalgalanmaları da işin içine katarsak, bu dönemde ekonominin başına çorap örmeyecek dert adeta yoktu. Elbette darbe girişiminin etkisi ise, bunların en ağırı oldu. Nitekim yaşanan şok ilk etapta azimle bertaraf edilmeye çalışılsa da, kısa sürede belirsizlikleri de barındıran bir güven zedelenmesi yarattı. Gerek iç gerekse dış ekonomik oyunculara sirayet eden bu psikolojinin, ister istemez ekonomiyi aşağı çektiğini de her beraber gözlemledik, yaşadık. Bu bağlamda 2016’nın ikinci yarısında baş gösteren düşüş de, bunun işgücü piyasasına yansımaları da açıkçası canımızı epeyce sıktı.

#Hasan Öztürk
#Yusuf Kaplan
#Ahmet Ulusoy
#Ömer Lekesiz
#Hatice Karahan
7 yıl önce