Vurgun Operasyonu'nun ANAP ile MHP arasında bir hasaplaşma olduğu söylentileri çıktı...
Bayındırlık Bakanlığı'ndaki bu soruşturmaları ANAP ile MHP arasında hesaplaşmaya götürme gayretleri var. Bu bir kışkırtmadır bu oyuna biz gelmeyiz. Enerji Bakanlığı'ndaki soruşturmalar sırasında MHP'li bazı yöneticiler, 'Enerji Bakanı hemen istifa etsin. Orada bir dakika bile durmasın. İstifa etmezse gereğini yaparız' dediler. 'Siz niye aynı şekilde düşünmüyorsunuz' diye soruyor bazı çevreler. Böyle düşünmemiz doğru değil. Çünkü o zaman bu açıklamaları yapan arkadaşlar, yanlış düşünüyorlardı. Hangi bakanlık olursa olsun, bu hukuk çerçevesi içinde araştırılacak, soruşturulacak. Yargının sonucuna hepimiz katlanacağız.
İlk günlerdeki söylentilerden dolayı sanırım böyle oldu ama Sayın İçişleri Bakanı kendilerine arzettiler.
Her bakanlıkta hırsızlık ve rüşvet olayı var. 3-5 kişinin karıştığı bir işten dolayı hemen siyasi sorumluluk olarak bakanlara bu işi yüklemek doğru olmaz. Bir bakanın siyasi sorumluluğa muhatap olması için 3 şeyden birinin olması lazım. Bir, bu hadiselerin içerisinde kendisinin olması lazım. İkincisi, böyle hırsızlık, suistimal, rüşvet hadiseleri var, bunlarla ilgili kendisine gelen ihbarlar var fakat hiçbir işlem yapmıyor, soruşturma açmıyor. O zaman bakanın da hadiselerde siyasi sorumluluğu olur. Üçüncüsü, sadece soruşturma yapmak da yetmez. Bir de alınması gereken tedbirleri alma gayreti içinde olacaksınız.
Hırsızlığın marksisti, 'ANAP'lısı, ülkücüsü, 'Saadetli'si, 'DSP'lisi olmaz. Hırsız hırsızdır.
Her bakanlıkta bu tür şikayetler gelir. Devletin bütün kurumlarında, bugünkü sistemden kaynaklanan sorunlar çözülmedikçe bu tip suistimaller maalesef oluyor. Benim bakanlığımda da var. Ben basbas bağırıyorum; "Sosyal güvenlik kuruluşlarında yılda yaklaşık 1 katrilyonluk fazla ödeme var" diyorum. İçinde hırsızlık var, yolsuzluk var, suistimal var.
Bunları takip etmek çok zor. Sadece 39 milyondan fazla SSK'da reçete var, Bağ-Kur'da 36 milyondan fazla. Otomasyona geçmek gerekir. İstanbul'daki bir SSK hastanesi 104 trilyon liralık alım yapmış, bunu nasıl denetleyeceksiniz. DPT'yle uğraşıyoruz. Devlet Planlama Teşkilatı otomasyon projesine olumlu yaklaşmıyor, para istemediğimiz halde. Otomasyon sistemine geçmememizin bedeli 1 katrilyon lira.
1 katrilyon değil. Bu ihale sonucunda belirlenecek ama, biz para istemiyoruz, kredi istemiyoruz. Sosyal güvenlik kartını satacağız vatandaşa, finansmanını kendi sağlayacak.
Etkinlikten öte devletin hantal yapısını ve devletin bazı kurumlarının "herşey biziz" yaklaşımlarının olumsuz sonuç verdiğini söyleyebilirim.
Öyle demeyelim ama çok ciddi sorun var. Süratli bir biçimde devletin hantal yapısından idari bir reform, yerel yönetim reformunu hayata geçirmek suretiyle yeniden yapılandırmak lazım. Bugünkü devlet, dayatmacı bir anlayış içinde. SSK hastanesine geliyor vatandaş; "Sen mecbursun benim hastaneme, istersen 10 saat kuyrukta bekle!" Böyle bir anlayışla hastane idare edemezsiniz.
2 yıl içinde devlet bölgede yapılması gerekenlerin yüzde 90'ını yaptı. Ancak hâlâ tamamlanması gereken işler var. Rahatsızlık iki noktada toplandı. Bunun bir tanesi psikolojiktir; halkın morali çok bozuk, psikolojik travma geçiriyor. Kendimi de dahil ediyorum. Bu tabii, en ufak olumsuzluğu ayyuka çıkarıyor. Gerçekten yüzyılın en büyük kıyameti. İnsanların da hiçbir şey olmamış gibi davranmalarını bekleyemeyiz. En ufak bir eksiklik, yanlışlık olsa oradaki insanların tepkisi on misli oluyor. Karamürsel'de 550 kalıcı konut hak sahibi huzursuz ve haklılar. Dünya Bankası kredisi ile orada bir yer tespit edilmiş, ama bir kişi itiraz etmiş mahkemelik olmuşlar. Gölcük'te bin 270 hak sahibi aynı sorundan mağdur. Yeni yerleşim merkezleri, şehirlerden 5 kilometre, 10 kilometre dışarda kurulmuştur. Yolların bir an önce yapılması gerekiyor. Sağlık ocağı, okul büyük bir ihtiyaç.