|

"Hukuk pazara düştü"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik...Mehmet Acet köşesinde 'Halkbank bu suçları gerçekten işledi mi?' başlıklı yazısını kaleme aldı. Zekeriya Kurşun, Yasin Aktay, Yusuf Kaplan ve Aydın Ünal da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:23 - 8/01/2018 Pazartesi
Güncelleme: 09:47 - 8/01/2018 Pazartesi
Yeni Şafak
Zekeriya Kurşun, Aydın Ünal, Yusuf Kaplan, Yasin Aktay ve Mehmet Acet.
Zekeriya Kurşun, Aydın Ünal, Yusuf Kaplan, Yasin Aktay ve Mehmet Acet.

Mehmet Acet, Zekeriya Kurşun, Yasin Aktay, Yusuf Kaplan ve Aydın Ünal'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Mehmet Acet: Halkbank bu suçları gerçekten işledi mi?

3 Ocak’ta New York/Manhattan Mahkemesi’nde jüri, Hakan Atilla’nın 6 başlıktan 5’inde suçlu olduğuna karar vermişti.

Aynı gün davaya bakan New York Güney Bölgesi Savcılığı tek paragraflık bir açıklama yaptı.

Önce açıklamada yer alan şu ifadeleri, İngilizceden çevirerek buraya aktarayım:

“Yabancı bankalar ya da bankacılar şöyle bir tercih yapabilir: 

Ya, ABD hukukunu çiğneyerek İran ya da ambargo altındaki başka uluslara gönüllü olarak yardımcı olabilirsiniz. 

Ya da Amerikan dolarının işlem gördüğü uluslararası bankacılık toplumunun bir parçası olabilirsiniz. Ama ikisini birden yapamazsınız.”

Zekeriya Kurşun: Türkiye dünya gündemini takip edebiliyor mu?

2018 yılına dünya sıkı bir gündem ile girdi. ABD’nin soğuk savaş yıllarından alıştığı ve bir türlü bırakamadığı hegemonik tavırları; Rusya’nın oyun kurucu olarak kendisini kabul ettirme gayretleri; Çin’in sessiz ve derinden hayata geçirdiği ‘Kuşak ve Yol’ ve dünyaya yayılmış onlarca isimsiz projesi; dağılmayla yüz yüze gelmiş AB’nin iç sorunları küresel gündemin akla gelen ilk başlıkları. Diğer taraftan bunların başarısı veya küresel sisteme zararlarının önlenmesi de tamamen bölgesel gündemlerin şekillenmesiyle ilgilidir. Eski dünya düzeninde olduğu gibi şimdi de bölgesel gündem deyince akla bizim coğrafyamız gelmektedir. Kısaca dünyanın geçmişte olduğu gibi bugün de gözü ve bakışları bizim coğrafyamızın üzerindedir.

Zekeriya Kurşun'un yazısının tamamını okumak için tıklayınız:

Yasin Aktay: Hukukun pazara düştüğü yerin adı ABD

ABD’de Rıza Zerrab davası olarak başlayıp bir süre sonra Hakan Atilla davasına dönüşen dava geçtiğimiz hafta içinde mahkeme jürisinin verdiği kararla sonuçlandı. Jüri Halkbank eski genel müdür yardımcısı Hakan Atilla’ya savcılıkça isnat edilen altı suçlamadan 5’inde Atilla’yı suçlu bulurken, sadece birinde, yani para aklama suçunda suçsuz bulmuş.

Tabii baştan başa üstüne vazife olmayan bir hususta üstlenmiş olduğu davada mahkemenin kendisi yerine jüriyi suçlamanın bir anlamı yok. Jüri önüne bir şekilde gelmiş olan davayı içerik olarak değerlendirmiş. Amerika’da jürilerin nasıl çalıştığına dair ufak bir inceleme bile aslında adalet sisteminin ne kadar sorunlu olduğunu göstermeye yeter. 

Bu sistem başta hukuk sosyolojisi açısından olmak üzere ciddi bir incelemeyi hak ediyor. Jürinin seçilmesi, mahkeme süreçlerinde ne tür sosyolojik, psikolojik ve ideolojik etkilerin altında çalıştıkları hakkında eldeki mevcut veriler, jüri sisteminin Amerika’da her türlü manipülasyonla adaletin çarpıtılması için nasıl bir zayıf halkaya dönüştüğünü gösteriyor. Ancak konumuz şimdilik bu değil. Elbette karara bakan hakimin FETÖ’cüler tarafından daha 2014 yılının Mayıs ayında İstanbul’da büyük bir misafirperverlikle ağırlanmış olduğu ve dava içeriğinin tamamen FETÖ’nün 17-25 Aralık operasyonunda düzülen bilgi ve belgelerden oluştuğu gerçeği bu sistemin kusurlarına olan ilgimizi gölgede bırakır.

Yusuf Kaplan: Durduğunuz yer, bakışınızı da, akışınızı da belirler...

Kitabımız, elbette ki, Müslümanların kitabı. Ama Kitabın hitabı, yalnızca Müslümanlara değil, bütün insanlığa ve varlığadır. O yüzden bu hakikati her dâim gözönünde bulundurarak, bütün zamanlara ve mekânlara, bütün çağrılara ve çağlara ulaşmamızı sağlayacak o muazzam yer’imizi iyi belirlemeli, belirginleştirmeli ve dünyaya bir şey söyleyeceksek, yerel değil küresel ölçekte konuşabilmeli, bütün insanlığı ilgilendiren evrensel cümleler kurabilmeliyiz.

HAYATA AKTARILAMAYAN FİKİR, FELÂKET GETİRİR
Söyleyeceklerimiz, bütün insanlığın ve varlığın sorunlarını ihata edecek nitelikte ve kapsamda, bütün insanlığın sorunlarına cevap verebilecek derinlikte ve çapta olmalı.  Ancak bundan sonradır ki, yapacağımız köklü teşhislerin ve tespitlerin, sunacağımız uzun soluklu tahlillerin ve tasvirlerin, derinlikli tariflerin ve tekliflerin bir karşılığının olması sözkonusu olabilir.  Söylenen sözün bir karşılığı yoksa, olmayacaksa, bir değeri de, anlamı da, yeri de yoktur ve olmayacak demektir. 

Aydın Ünal: Sarıkamış hatıraları

18 Aralık 1914: “Artık hamdolsun ileri gidiyoruz… (Vazifemiz) Rus ordusunu mahvetmektir… Biz kazanırsak başımız dik olarak 30-40 sene içinde göstereceğimiz faaliyet ile bütün şarkı sefaletten kurtaracağız. Biz batarsak yüz milyonlarca zeki, masum şarklılar, Türkler, İslamlar uzun esaret ve sefalet devirleri geçirmeye mahkum olacaklardır. Allah adildir, maksadımız pek büyüktür, azmimiz meziddir.” (Murat Bardakçı, Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yay. 2014. S. 91)

27 Aralık 1914: “Uzakta bir karartı gördük. Gittiğimizde buranın bir ağıl kapısı olduğunu anladık. Çok büyük bir nimete kavuşmuştuk… Erler damın toprak tabakası altındaki otları ve ardından destek oluşturan direkleri söküp yakmaya başladılar. İçerisini boğucu bir duman kapladı… Üşüyerek donma derecesine gelmiş birçok er ve subaylar sıcak bir havanın kendilerine verdiği ıstıraba dayanamayarak hiç durmadan bağırıyor, inliyor, hemen hemen herkes bu feci akıbet karşısında gözyaşı döküyordu.” (Yarbay Selahattin,  Birinci Dünya Savaşı’nda 10’uncu Kolordu ve Sarıkamış Muharebeleri Hakkında Bir Konferans. Ankara: Genelkurmay Yay. 2006. S.48).

#Mehmet Acet
#Zekeriya Kurşun
#Yasin Aktay
#Yusuf Kaplan
#Aydın Ünal
6 yıl önce