Hasan Öztürk, Abdullah Muradoğlu, Hatice Karahan, Ali Saydam ve İsmail Kılıçarslan'ın yazılarının en dikkati çeken bölümleri:
Hasan Öztürk: Anlamadın mı Abidin
Bundan sonra ne olacak sorusunun cevabını bulmak güçleşse de Türkiye yıllardır tedarikçisi olduğu Kuzey Irak’ta sokaktaki insanın temel ihtiyaçlarını kısıtlamayacaktır. Ancak Barzani’nin “ticaret kapısı”na kilit vurmak üzere.Evdeki bulgurdan olacağını bile bile Barzani’nin referanduma gitmesinin neticelerini takip ederken Türkiye içindeki bir takım odakların da salvolarına bakmak gerekecek. Çünkü, meseleyi getirip “Sınırında Şiiler mi olsun yoksa Kürtler mi” sorusuna indirgeyenlerin sayısı artıyor. Bu kesimin bir kısmı Kobani olayları sırasında da “Suriye sınırımızda İŞİD (DAEŞ) olacağına seküler Kürtler olsun” diyorlardı. Barzani’nin hakimiyet alanının daraldığı Kuzey Irak’ta Türkiye’nin arabuluculuğu devam etmese Kürtler arasındaki savaş bile bölgeyi kan gölüne çevirmeye yetecekken, meseleyi Kürtlük, Şiilik, Araplık ve Türkmenlik noktasına indirgemek temel sorunu perdelemek anlamına gelir.
Abdullah Muradoğlu: Atlantik’in iki yakası ve radikal Sağ
Atlantik’in iki yakasında radikal Sağ ağlar arasındaki ilişki, etkileşimden çok daha fazlasına işaret ediyor. Le Pen’in “AfD”yi selamlaması, Farage’ın ‘Alabama bağlantısı’ bu ilişkinin liderler düzeyinde yansıması. Almanya’da bir üniversite, parlamento seçimlerine Rusya’nın müdahalesinin olup olmadığına dair bir araştırma yaptı. Bu araştırmada ‘Rus bağlantısı’ saptanamadı ama sosyal medya ağları üzerinden Amerikan radikal Sağ çevreler ile Alman radikal Sağcıları arasında yoğun bir etkileşim olduğu ortaya çıktı. Aşırı Sağın sosyal medya ağlarında en fazla hedef alınan isimler ise Merkel ve Sosyal Demokrat lider Martin Schulz. Gelelim Alabama’ya.. Jeff Sessions’ın Adalet Bakanı olmasıyla boşalan Alabama senatörlüğü için 12 Aralık’ta seçim var. Cumhuriyetçilerin adayı olarak Luther Strange ve yargıç Roy Moore yarışıyor. Moore’u destekleyen Nigel Farage, Trump’ın Başkanlık kampanyasına da katılmıştı. İşin tuhafı, Başkan Trump, Başkan Yardımcısı Mike Pence, Kongre liderleri Mitch McConnel ve Paul Ryan, Strange’ı destekliyorlar. Trump bir tweetinde Strange için “Büyük Luther” demişti. Cuma günü Trump, Hunstville şehrinde Strange için miting yaptı.
Hatice Karahan: Kuzey Irak’ın seçimi
Birkaç gün içinde net sonuçları açıklanması planlanan sözde referandumun, çıkması beklenen evet kararı sonrası nereye evirileceği elbette bir tartışma konusu. Bununla birlikte, IKBY’nin bu sürecin hemen başında karşılaştığı duvarların boyunu iyi ölçüp biçmesi de önem taşıyor.İRAN DA ÖFKELİ Bunların başında ise, elbette öncelikle Bağdat yönetiminin tavrından bahsetmek gerek. Başından beri bir evet sonucunu tanımayacağını haykıran merkezi yönetim, sandıkların kurulmasına saatler kala da tehditlerini artırmaya başladı. IKBY ve önde gelen yetkililerinin hesaplarına dair inceleme başlatacaklarını açıklayan yönetim, sınır geçişleri ile havalimanlarına gözünü diktiğini de belirtti. Bu noktada malumunuz, gelişmelere tepkiler Türkiye’nin yanı sıra, komşu İran’dan da ciddi şekilde yükseliyor. Bağdat’ın hava sahalarıyla ilgili talebine hızlı bir şekilde hayhay diyen İran, şu an IKBY’den gelen tüm uçuşlara kapatılmış durumda. Bölgeye uçuş izni de artık vermeyen Tahran yönetiminin askeri sesi ise sınırda giderek yükseliyor. Dahası Bağdat, Kuzey Irak yerel yönetimi ile iş yapan ülkelere, sınır geçişlerinde ve petrol ticaretinde federal hükümetle işbirliği yapmalarını da salık vermiş durumda…
Ali Saydam: Aykut Kocaman ne yapsın?
Kendi iletişimini yönetmesi konusunda ise aynı takdir hislerimiz, yerini soru işaretlerine bırakıveriyor. Usta teknik direktör, ne yazık ki kendi iletişimini gereğince yönetemiyor. Aykut Kocaman, bir Bireysel Marka’dır ve bu markanın doğru zeminde yönetilecek olan iletişimi, tüm markalarda olduğu gibi, markanın değerinin yükselmesini doğrudan sağlayacak çeşitli unsurların başında gelir.Hatta abartarak söyleyelim, bir futbol teknik direktörünün kariyeri, sportif başarı kadar iletişiminin yönetimindeki başarı ile düz orantılıdır. Şimdi, şu “Algı operasyonu” kavramının nasıl kullanıldığına bakalım: Kavramın doğrusu bize İngilizceden geliyor: ‘Perception Management’. Türkçe karşılığı ‘Algılama Yönetimi’ ya da ‘Algı Yönetimi’. Çağımızda tüm iletişimin; tanıtım, reklam, PR çalışmalarının gelip oturduğu kuramsal ve pratik temel… Birkaç örnek verelim: Konferanslarımızda, derslerimizde katılımcılara soruyoruz: “Coca-Cola ne satıyor?”
İsmail Kılıçarslan: Türk olduğum için özür dilemeyeceğim
Ben ‘Türküm’ deyince faşist oluyorum. Ben ‘Türk şehri, Türk dili, Türk halkı’ deyince ırkçı oluyorum. Ben ‘Kerkük’ü hangi hakla ve hangi akla hizmetle yemeye çalışıyorsun?’ deyince ‘pislik’ oluyorum. ‘Mesele uluslararası anlaşmalar falansa elimizde Kerkük’le ilgili kapı gibi anlaşmalar, deve dişi gibi haklar var’ deyince savaş yanlısı oluyorum.Dur dur. Ben Türküm deyince aynı zamanda ‘Müslümanım’ da demiş oluyorum. Aynı zamanda ‘ümmetçiyim’ de demiş oluyorum. Halepçe katliamında ne yaptığımı, nasıl davrandığımı hatırlıyorum yani. ‘Ümmetin yetimi Kürtler’ tamlamasının ne anlama geldiğini de biliyorum yani. Bugün Suriyeli mültecilere kapı açan Türklerin dün Irak Kürtlerine nasıl kapı açtığını da hatırlıyorum yani. İsmet Özel’in ‘bu şartlar altında ben Kürdüm diyen, ‘arkamda Amerika var’ diyordur’ derken neyi kastettiğini, nasıl kastettiğini anladığımız, idrak ettiğimiz günlere geldik işte. Rahmetli Erbakan’ın ‘bölgemizde Büyük İsrail projesini hayata geçirecekler. Irak ve Suriye’yi parçaladıktan sonra sıra Türkiye’ye gelecek’ dediği deme geldik.
