|

'Milli şuuru olmayanlar ihanet eder'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Kemal Öztürk köşesinde bu ülkedeki hainlerin neden çok olduğuna ışık tuttu. İsmail Kılıçarslan, Akif Emre, Ali Saydam ve Leyla İpekçi de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
10:59 - 6/12/2016 Salı
Yeni Şafak

Kemal Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Akif Emre, Ali Saydam ve Leyla İpekçi'nin yazılarının en dikkati çeken bölümleri:






Ancak iki şey yapmaya ihtiyaç var

Ziya Gökalp anlatıyor:




“Mütarekeden sonra, İngilizleri, Fransızları yakından görmeye, tanımaya başladık. Bunlarda ilk gözüme çarpan cihet, medeni ahlakın bozukluğudur. Bilhassa memleketimize gelen ya da Malta'da hakim bulunan İngilizlerin, medeni ahlaklarını çok düşük bulduk. Müstemleke ahalisini soymak, mağluplara kul, köle muamelesi yapmak, harp esirlerinin, hatta sulh esirlerinin parasını eşyasını çalmak, onlarca tamamiyle helaldir.




İngiliz milletinin medeni ahlakında gördüğümüz bu düşkünlüğe karşı, itiraf edelim ki, vatani ahlakını pek yüksek bulduk. Türkiye'de yüzlerce, hatta binlerce vatan haininin zuhur etmesine mukabil, bütün İngiltere'de tek bir vatan haini zuhur etmedi. O halde bizde medeni ahlakın daha yüksek olması neye yaradı?” (Ziya Gökalp-Makaleler. MEB Yayınları)




On binlerce vatan haini





'Şimdi hafızım. Şurada bir anlaşalım'

Bu Kılıçdaroğlu çok eğlenceli adam yahu… Girdiği her seçimi kaybettiği o sihirli koltuğu bırakmaz bırakmasına; lakin günün birinde siyaseti bırakma erdemini gösterir de stand-up yapmaya başlarsa ilk gösterisinin ilk biletini ben alacağım. Gülmekten karnımın ağrıyacağına yürekten inanıyorum.




Dün Büyük Anadolu Buluşması isimli bir salon toplantısında konuşmuş zat-ı şahaneleri. Tamam, 'kitleyi görünce gaza gelmek' Türk siyasetçisinin en belirgin özelliklerinden biridir, fakat Kılıçdaroğlu'nun gaza gelişi bambaşka oluyor. Hani 'bilmiyor, işin kötüsü bilmediğini de bilmiyor' diye bir laf var ya. Aklıma o laf geliyor Kılıçdaroğlu'nu her dinlediğimde.





Israrcı olması bu açıdan hiç de tesadüfi değil

Kültürel olarak birbirlerine hiç benzemeyen İngilizlerle Türklerin ortak paydada buluştukları ender durumlardan biri yaşanıyor. Referandum sonuçlarının Avrupa Birliği'nden ayrılma yönünde çıktığı günden beri bir araya gelen Britanyalıların tartıştıkları temel konu şu: Ne olacak memleketin hali? Siyasete yabancılaşan tüm Avrupalılar gibi sokaktaki İngilizler de Brexit kararından beri son derece politikleştikleri, o duygularını dışa yansıtmayan duruşlarına rağmen ateşli tartışmalar her yerde gözlemlenebiliyor.




Gerçekten de “ne olacak bu İngiltere'nin hali” şeklinde başlayan konuşmalar toplumun her kesiminde olduğu gibi siyasi elitler arasında da sürgit devam ediyor. Toplumun her kesimi bu sorunun cevabını arıyor denilse yeridir.. Her ne kadar medya ve siyaset erbabı çıkan sonuçtan halkın pişman olduğu, böyle bir kararın beklenmediği yönünde algı oluştursalar da benzer bir referandumda aynı sonucun çıkmayacağının garantisi yok. Bunun nedeni sermaye ve iş çevrelerinin, Londra gibi merkezlerin aksine İskoçya'dan Galler'e kadar oy verenlerin Avrupa'ya karşı soğuklukları ortadan kalkmış değil. Bilakis her olumsuzluğun nedenini mülteci sorununa dolayısıyla Avrupa Birliği'ne fatura eden halk arasında bu kanaatler zayıflamış değil. Yeni açıklanan rakamlara göre Britanya'ya gelen mülteci sayısında geçen yıl tarihi rekor kırılmış.





Şu 11 kuralı hatırlatmakta yarar görüyoruz

Herkes başının çaresine bakma derdinde. Biz de öyleyiz.




Piyasalardaki moralin bulaşıcı etkisini sadece ekonomistler değil, artık herkes biliyor. Ekonominin kötüye gitmesinden daha kötüdür morallerin bozulması. Tüm kurumlar için de geçerlidir bu durum. Pek çok şirket, hedeflere ulaşamadıkları dönemlerde en çok ÇalışanMemnuniyeti'nin düşüşe geçmesinden endişe duyarlar. Yöneticilerdeki surat asıklığı derhal önce kendi çevrelerine, sonra diğer departmanlara ışık hızıyla sirayet eder. 'Dağın arkasını gören' ya da 'Başına geleceği bilen' liderler halkın ya da çalışanın nabzını tutmayı bir an için bile olsun ihmal etmezler.





Ola ki işiten olur diyerek...

Devletimizin kültür ve eğitim politikalarında mesafe katedemediğini söyleyerek özeleştiri yapması yine geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diliyle oldu. Bizim de acizane gerek yurt içinde gerek yurt dışında yapılması gerekenlere sık sık 'canlı izle'yerek yazılarımızda değindiğimiz en kritik nokta bu!




Özellikle kültür ve sanatın farklı alanlarında bizzat içeriden tecrübe ettiğimiz gibi; devlet nezdinde yetersizliklerin ve eksik uygulamaların iyileştirilmesi doğrultusunda yöntemler, yaklaşımlar önermeye devam ediyoruz. Ola ki işiten olur diyerek.






#Kemal Öztürk
#İsmail Kılıçarslan
#Akif Emre
#Ali Saydam
#Leyla İpekçi
7 yıl önce