Suudi Arabistan'ın, Arap Baharı sürecinde ülkedeki ayaklanmaları teşvik ettiği iddiasıyla 2012'den bu yana yargılanan Şii din adamı Şeyh Nimr Bakır el-Nimr'in de aralarında bulunduğu 47 kişiyi idamı, Suudi Arabistan ile İran arasında uzunca bir süredir devam eden gerilimi tırmandırdı. İran'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği ve konsolosluğu yakıldı, birçok ülkede Şiiler protesto gösterilerinde bulundu. İki ülke karşılıklı nota verip ardından diplomatik ilişkilerin kesildiği açıklamaları gelirken, İran ve Suudi Arabistan'dan siyasi ve dini liderler nezdinde karşılıklı tehditler gerilimi daha da tırmandırdı.
Türkiye ise gelişmeleri endişeyle izliyor. İki ülke arasındaki gerilime müdahil olmak istemeyen Türkiye, mevcut dış politika uyarınca da bölge barışı için hassasiyetlerini her platformda gündeme getirecek. Bu doğrultuda mezhep çatışmalarına karşı duruşunu koruyan Türkiye, her iki ülkeye itidal ve teenni çağrısında bulunacak, mezhep geriliminin bölgeye de hiç kimseye de kazandırmayacağını vurgulayacak. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin devam etmesi temennisini dile getirecek olan Türkiye, artan gerilimden kimsenin bir şey kazanmayacağı gibi kayıpların daha fazla olacağını da vurgulayacak.
“İki ülke arasında tansiyonun yükselmemesi için gerekli çağrılar, çalışmalar yapılır” diyen kaynaklar, buna karşın iddiaların aksine “arabuluculuk” gibi bir konunun şu an Türkiye'nin gündeminde olmadığını vurguluyor. Uluslararası standartta adil yargılama konusunda da Türkiye'de idam cezasının kaldırıldığına işaret edilmesi bekleniyor. İran-Suudi Arabistan geriliminin, Suriye'de siyasi çözüm için devam edecek görüşmelere de yansıyabileceği belirtiliyor. Yeni gelişmeler ışığında Tahran yönetiminin Suriye'de varılan mutabakata karşı tutumunu değiştirebileceği ifade ediliyor.
