90’lı yılların karmaşık ve istikrarsız siyasi dönemlerinden sonra Türkiye; 21. yüzyıla AK Parti iktidarları ile tanışarak girdi. Kararlı ve istikrarlı siyasi irade neticesinde ülkemiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde birçok alanda devrim niteliğinde atılımlar yaptı. Daha önce küresel güçlerle pek çok alanda rekabette eksiklikler yaşayan, dış müdahalelere açık bir yapıya sahipti. AK Parti iktidarıyla birlikte, Türkiye kendi eksenini oluşturmaya ve hem ekonomik hem siyasi hem de stratejik olarak eskisine nazaran belirgin bir şekilde bölgesinde güçlenmeye başladı. Ancak bu dönemde Türkiye, bu yükselişi ile birlikte hem sınırları içinde hem de sınırları dışında terör örgütleriyle de mücadele etmek zorunda kaldı. Terör örgütleri ile verdiği tavizsiz mücadelenin yanı sıra pek çok bölgesel ve küresel badireden geçmek durumunda kaldı. Bu bağlamda, FETÖ Türkiye’nin mücadele ettiği en büyük tehditlerinden biri olarak karşımıza çıktı. AK Parti öncesi uzun bir dönem içinde çeşitli iç ve dış unsurlardan beslenerek palazlanan ve devletin her kademesine bir ur gibi yerleşen FETÖ ile her alanda mücadele Türkiye’nin iradesini ve kararlılığını ortaya koyduğu bir sınav olmuştur.
FETÖ terör örgütü, kendi ideolojisini birçok kılıf altında gizleyerek eğitim, medya, hukuk ve finans gibi alanlar başta olmak üzere hücre yapılanmaları ile devlet kademelerine yerleşmişti. Bu yapılanma, kurumlarımızı ve toplumsal dokumuzu istikrarsızlaştırmayı ve kendi emelleri doğrultusunda tamamıyla ele geçirmeyi uzun yıllara dayanan bir plan çerçevesinde sinsice uyguladı.
Türkiye, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu ile birlikte, FETÖ tehdidiyle, iradesini ve kararlılığını ortaya koyarak mücadele etmiş ve halen de mücadele etmeye devam etmektedir. Devletin tüm kurumları, hükümet, güvenlik güçleri, yargı sistemi ve sivil toplum kuruluşları birlikte hareket ederek etkili önlemler almıştır. Bu mücadele, 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen hain darbe girişimiyle doruk noktasına ulaşmış ve Türkiye, sadece resmi organları ile değil milletimiz kendi canını feda etme pahasına, şehitler vererek demokrasisini korumuştur. FETÖ’ye karşı Cumhurbaşkanımızın önderliğinde milletçe sergilenen bu kararlılık, Türkiye’nin toplumsal direncini artırmış ve tüm dünyadan takdir toplamıştır.
Milletimiz o gece; milletin silahını millete doğrultan hainlere karşı tarihi bir ders vermiştir. Bu hain yapıyı kullanarak ülkemize istikamet çizmeye çalışan uluslararası güç odaklarına da yine milletimiz bu dersi vermiştir.
15 Temmuz, milletimizin istiklaline ve istikbaline canı pahasına sahip çıktığı gün olarak tarihe kazınmış, tıpkı milli mücadelede olduğu gibi Türk milletinin omuz omuza kıyamı, topyekûn dirilişi ve şahlanışının sembolü olmuştur.
Hain darbe girişimi sonrası ortaya çıkan “Yenikapı Ruhu” ile ülkemizin ayağındaki prangalar milletimizin güven ve desteği ile kaldırılmıştır.
Milletimizi parçalamaya çalışanlara daha güçlü bir birlik ruhu ile cevap verilmiş, bağımsızlığımıza göz diken vesayet odakları milletimizin tokadını yemiştir.
Bu dayanışma tablosunun siyasi alandaki tezahürü ise Cumhur İttifakı olmuştur.
Cumhur İttifakı olarak Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Türk demokrasisine vurulan vesayet prangalarının kırılması yönünde tarihi adımlar attık; atmaya da devam ediyoruz.
FETÖ ile mücadelenin hukuk zemininde yürütülmesi ise bir diğer önemli husustur. FETÖ ile bağlantılı olanlar adil yargı süreçlerinden geçirilmiş ve kanunların gereklilikleri eksiksiz olarak yerine getirilmiştir. Gerek adli gerek idari süreçlerde yaşanabilecek aksaklıkların, mağduriyetlerin giderilmesi için de komisyonlar kurulmuş ve bu komisyonlar hem hukuki hem etik ilkeler ışığında çalışmalarını yürüterek süreçlere katkıda bulunmuşlardır. Bu, Türkiye’nin hukuk devleti ilkesine olan bağlılığının güçlü bir göstergesidir.
FETÖ ile mücadelede devletin kararlılığının yanında toplumun desteği ve terörle mücadelede bilgilendirilerek bilinçlenmesi de büyük bir öneme sahiptir. Türkiye, FETÖ’nün gerçek yüzünü hem ulusal hem uluslararası arenada kamuoyuna anlatmak ve örgütün olası yeni manipülasyonlarına karşı uyanık olmalarını sağlamak için yoğun bir çaba harcamaktadır. FETÖ ile mücadelenin yürütüldüğü bu süreçlerde tüm iletişim araçlarının kullanılması marifetiyle, toplumun bilinçlenmesi sağlanmış ve FETÖ tehlikesi tüm detayları ile vatandaşlarımıza anlatılmıştır. Vatandaşlarımızın bu mücadeleye desteği, sadece FETÖ ile değil tüm örgüt yapılanmaları ile mücadelenin başarısında önemli bir faktör olarak fark yaratmıştır. Başta dost ve kardeş ülkelerimiz olmak üzere, FETÖ’nün benzer tehditler oluşturduğu diğer ülkelere de bu alandaki tecrübelerimiz paylaşılmıştır.
Türkiye Yüzyılı da FETÖ ile mücadelede Türkiye’nin irade ve kararlılığını çok net bir şekilde ortaya koyacağı bir dönem olacaktır. Hukukun üstünlüğüne dayalı olarak yürütülecek olan bu mücadele, vatandaşlarımızın ve kurumlarımızın desteği ile birlikte etkili sonuçlar vermeye devam edecektir. FETÖ’nün yapısının tüm yönleri ile deşifre edilmesi, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini, bağımsızlık ve bütünlüğünü koruma yolunda hayati derecede öneme sahiptir. Bu mücadele, ülkemizin demokratik değerlerine olan bağlılığını ve terörle mücadele konusundaki kararlılığını tüm dünyaya bir kez daha gösteren çok önemli bir örnektir. Ancak, FETÖ ve benzeri terör örgütleriyle mücadele sadece Türkiye’nin değil, uluslararası toplumun da ortak sorumluluğudur. Bu zorluğun üstesinden gelmek için toplumsal ve küresel iş birliği ve dayanışma gerekmektedir. Biz hükumet olarak FETÖ ve benzeri yapılanmalarla her alanda mücadeleden asla taviz vermeyecek, milletimizin istikbali için bu kararlı duruşu sergilemeye devam edeceğiz.
