|

7 dilde "Sürgün"

Sezai Karakoç'un sevilen şiiri "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" başta Arapça olmak üzere 7 dile çevrildi.

Yeni Şafak
17:25 - 12/12/2015 Cumartesi
Güncelleme: 15:38 - 12/12/2015 Cumartesi
AA

Erzurum'da Türkiye Yazarlar Birliği ve Palandöken Gençlik Merkezi tarafından düzenlenen etkinlikte şair Sezai Karakoç'un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiiri 7 dilde okundu.



Gençlik Merkezi'nde gerçekleştirilen programda, Türkiye Yazarlar Birliği Erzurum Şube Başkanı Hanifi İspirli, Karakoç'un şiir ve dünyaya bakışını anlattı.



Daha sonra Karakoç'un "Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine" şiiri, yabancı uyruklu öğrenciler tarafından Endonezce, Arapça, Urduca, Fransızca, İngilizce, Kürtçe ve Türkçe okundu.



Programda anaokulu öğrencilerinden oluşan koro ilahiler seslendirdi. İşte o şiir;



Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine


Gelin gülle başlayalım atalara uyarak


Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine


Bir anda yükselen bir bülbül sesi


-Erken erken karlar ortasında


Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-


Bana geri getirir eski günleri


...Paslanmış demir bir kapı açılır


Küf tutmuş kilitler gıcırdarken


Ta karanlıklar içinde birden


Bir türkü gibi yükselirsin sen


Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken


Söyleyemediğim ateşten kelimeleri


Şuuraltım patlamış bir bomba gibi


Saçar ortalığa zamanın


Ağaran saçın toz toprağını


Bana ne Paris'ten


Newyork'tan Londra'dan


Moskova'dan Pekin'den


Senin yanında


Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı


Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu


Geceme gündüzüme


Gözlerin


Lale Devrinden bir pencere


Ellerin


Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den


Kucağıma dökülen


Altın leylak



III



Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla


Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma


Kimi ırmaklardan yansıma


Kimi kayalardan kırpılma


Kimi öteki dünyadan bir çarpılma


İçi ölümle dolu


Dönen bir huni


Doğarken güneş


Kesilmiş ölü yüzlerden


Bir mozayik minyatürlerden


Dokunur tenimize


Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay


Ve birden senin sesin gelir dört yandan


Menekşe kokulu sütunlardan


Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan


Gözlerine ait belgeler sunulur


Ey aşkın kutlu kitabı


Uçarı hayallere yataklık eden


Peri bacalarının yasağı


Gönlümün celladı acı mezmur


Bana bıraktığın yazıt bu mudur


Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi


Senden bir gök


Senden yıldızlar ördüler


Ateş böcekleri


O gece dört yanıma


Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı


Sen bir anne gibi tuttun ufukları


Ve çocuklar gülle anne arasında


Seninle güller arasında


Tuhaf bir ışık bulup eridiler


Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler


Aramızdaki sırra


Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar


Gençlik monologları


Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından


Bana getiren


Yasamız vardı


Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne


Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben



IV



Senin kalbinden sürgün oldum ilkin


Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği


Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında


Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim


Af dilemeye geldim affa layık olmasam da


Uzatma dünya sürgünümü benim


Güneşi bahardan koparıp


Aşkın bu en onulmazından koparıp


Bir tuz bulutu gibi


Savuran yüreğime


Ah uzatma dünya sürgünümü benim


Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil


Ayaklarımdan belli


Lambalar eğri


Aynalar akrep meleği


Zaman çarpılmış atın son hayali


Ev miras değil mirasın hayaleti


Ey gönlümün doğurduğu


Büyüttüğü emzirdiği


Kuş tüyünden


Ve kuş sütünden


Geceler ve gündüzlerde


İnsanlığa anıt gibi yükselttiği


Sevgili


En sevgili


Ey sevgili


Uzatma dünya sürgünümü benim



Bütün şiirlerde söylediğim sensin


Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin


Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın


Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin


Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için


Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini


Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini


Ey gönüllerin en yumuşağı en derini


Sevgili


En sevgili


Ey sevgili


Uzatma dünya sürgünümü benim



Yıllar geçti saban ölümsüz iz bıraktı toprakta


Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında


Çatı katlarında bodrum katlarında


Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba


Hep Kanlıca'da Emirgan'da


Kandilli'nin kurşuni şafaklarında


Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında


Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında


Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim


Af dilemeye geldim affa layık olmasam da


Ey çağdaş Kudüs (Meryem)


Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)


Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi


Sevgili


En sevgili


Ey sevgili


Uzatma dünya sürgünümü benim



Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında


Köle gibi satıldım pazarlar pazarında


Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında


Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında


Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında


Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda


Verilmemiş hesapların korkusuyla


Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim


Af dilemeye geldim affa layık olmasam da


Sevgili


En sevgili


Ey sevgili


Uzatma dünya sürgünümü benim



Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır


Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır


Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır


Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır


Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır


O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır


Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır


Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır


Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır


Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır


Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır


Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır


Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır


Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır


Sevgili


En sevgili


Ey sevgili



Sezai Karakoç
#Erzurum
#Sezai Karakoç
#şair
#şiir
#7 dilde okundu
#sürgün
8 yıl önce