Bundan iki sene önce dünyanın en büyük askeri güçlerini bünyesinde toplayan NATO, Kosova'yı insan mezbahanesine dönüştüren Sırp canilerin hızını kesmek ve bölgedeki savaşı yavaşlatmak için askeri müdahalede bulunmuştu. Çoğunluğu hava saldırılarından oluşan NATO müdahalesi, Avrupa ve Amerikan gazeteleri tarafından kamuoyuna yüzyılın 'en insani askeri müdahalelerinden biri' olarak nakledildi. NATO'nun Balkanlar'a müdahalesinden 2 yıl sonra da hâlâ fokur fokur kaynamaya devam eden Balkanlar, önümüzdeki yıllarda da dünyanın en sorunlu bölgeleri arasında baş sıralarda olmaya devam edecek gibi. Çeşitli Batılı yazarların NATO'nun Balkanlar'a yaptığı askeri çıkarmayı değerlendirdiği yazılarını 'NATO'nun Balkan Seferi' adlı kitapta derleyen Tarık Ali, konuya farklı açılardan bakmak isteyenlerin başvurulabileceği titiz bir çalışma ortaya çıkarmış. Om Yayınları arasından okuyucuların beğenisine sunulan eserde yer alan yazıların hepsi, NATO müdahalesine olumsuz yaklaşan yazarlara ait. 'NATO'nun Balkan Seferi', yakınımızda olup bitenlere farklı açılardan bakmak isteyenler isteyenler için göz atılabilecek bir eser.
Dört bölümden oluşan eserin birinci bölümünde, Peter Gowan, Giovanni Arrighi ve Gilbert Achcar, dünya egemenliğini elde etmek için Avrupa ve Amerika'nın arasında yaşanan rekabeti ve SSCB dağıldıktan sonra dünyanın tek gücü haline gelen Amerika'nın bu hakimiyetini tek başına sürdürmeyi devam ettirebilmek için izlediği yolları anlatıyor. İkinci bölümde, Diana Johnstone, Robert Redeker, Alex Callinicios ve Ellen Meiksins Wood, ABD'nin NATO müdahalesinde bulunmak istemesinin arkasında yatan sebepleri analiz ediyor. Üçüncü bölümde Susan L. Woodward, David Chandler ve Michel Chossudovsky Balkanlar'da kopan fırtınaların tarihsel arka planını tüm ayrıntılarıyla sorguluyor. RËgis Debray, Harold Pinter, Yevgeny Yevtuşenko, Edward Said, Robin Blackburn, Oskar Lafontaine, Noam Chomsky, John Gittings ve Dieter Lutz'in savaş sürerken ele aldıkları yazıları yer alıyor. " ...Bu savaşın temel mantığı, dünya ekonomisinin süregiden yeniden organizasyonu ve yönetimi için Batı Avrupa'ya ABD hedeflerini dayatarak ABD kapitalizminin uluslararası hakimiyetinin sağlanmasıdır" diyen Peter Gowan'a göre ABD, NATO bölgesi içindeki siyasal hedeflerine ulaşmak için Yugoslavya'ya askeri müdahalede bulunmak istedi. "Savaşın kesinlikle açıklığa kavuşturduğu bir şey varsa, o da güvenirlilik sorunun (doğrudan bir iktidar sorunundan başka şey olmayan) NATO'nun fiilen izlediği her türlü insani hedeften kesinlikle önde geldiğidir" diyen Giovanni Arrighi, ABD'nin Balkan Savaşı'na katılma nedenini küresel gücündeki zayıflamanın yavaşlatılmasına ve hâlâ dünyanın en önemli askeri gücü olduğunu hatırlatmak istemesine bağlıyor.
Soğuk Savaş sonrasında Rusya'nın Çin'le itifak yaparak yeniden sahnede göründüğünü belirten Gilbert Achcar, Balkan Savaşı'nda, Avrupa devletlerini yanına alan Amerika'yla Çin'i yanına alan Rusya arasında el altından gizli bir rekabetin yaşandığını ifade ediyor: "Dünyanın, Soğuk Savaş'ın ilk evresinde çok kudretli bir Amerika'nın bir Sovyet-Çin bloku karşısında yer aldığı stratejik bölünmenin yeni bir versiyonunu amansız biçimde yaşadığı görülmektedir.
Günümüzde Washington ile Moskova-Pekin ekseni arasındaki güçler dengesi, her bakımdan, o dönemdeki kadar eşitsiz ve elverişsizdir." Eskiden siyasetin bir aracı olan savaşın bugün siyaset yapmanın yerine geçtiğini belirten Robert Redeker ise, 1999 baharında Balkanlar'ı kasıp kavuran 'siyasetsiz savaş'ın aynı zamanda insanlığın kendi uzak geçmişinden tanıdığı siyasete karşı yaptığı bir savaş görünümünde olduğunu söylüyor. (Om Yayınları / Tel: 0212-280 95 85)
