|

Balkanların suskun tarihi

Balkanlarda 300 yıldır süregelen Müslüman azınlığın çektiği sıkıntılar bu ay Gerçek Hayat Dergisi’nin konusu oldu. Dünden bugüne balkanlardaki Müslümanların yaşadığı olaylar ve Balkan Savaşları’yla en üst seviyeye çıkan katliamların ayrıntıları Ayça Örer’in yazısıyla gün yüzüne çıkıyor.

Yeni Şafak
10:32 - 12/01/2016 Salı
Güncelleme: 10:41 - 12/01/2016 Salı
Gerçek Hayat
Hedef kitle Müslümanlar mıydı?


1820'de mora Adası'nda başlayıp 1828'te Yunanistan'ın bağımsızlığını ilan etmesiyle biten isyanlar sırasında 20 bin Müslüman katledildi. O dönemdeki gazeteciler asker atlarının dizlerine kadar Müslüman kanına battığını anlatıyorlar. 1912'de ise Osmanlı ile birlikte bu topraklar büyük bir değişime uğradı.





Dr. Erhan Türbedar aslına bakılırsa, 1912'de Osmanlı'ya karşı savaş açan Balkanlar'daki ittifak güçlerinin başlangıçta duyurdukları hedefler kısa sürede Müslüman nüfusun katledilmesi ve mallarının talan edilmesi eylemlerine dönüşüverdiğini dile getiriyor. Bu nedenle Türk tarihçiler Balkan Savaşları'nın Müslüman nüfusun sistemli olarak katledilmesi olarak nitelendiriyor.



Justin McCarthy'nin verilerine göre, Balkan Savaşları öncesinde, Arnavutluk hariç Osmanlı'nın Avrupa'daki bölümlerinden alınan topraklarda 2,3 milyon Müslüman yaşıyordu. Balkan Savaşları sonrasında bu rakam yüzde 61 oranında eksilerek, 1,4 milyona geriledi. McCarthy'nin tespitlerine göre bu süreçte 632.408 Müslüman öldü, 812.771'i ise Anadolu'ya göç etti. 1914'e Carnegie Vakfı'nın kurduğu bir uluslararası soruşturma komisyonunun hazırladığı raporda, Balkan Savaşları sırasında Müslümanlar üzerinde yapılan mezalimin sistemli bir politikanın ürünü olduğu sonucuna varılıyor.





Yaşanan olayların neticesi zorla Hıristiyanlaştırılan nüfus. Resmi rakamlara göre bugün Balkanlar'daki Müslümanların toplam sayısı yaklaşık 8 milyon 250 bin civarında ve bölgenin toplam nüfusunun yüzde 12'sine karşılık geliyor. Oysa Osmanlı nüfusuna ilişkin kapsamlı bir çalışma yapan Kemal Karpat'a göre, 19. yüzyılın ikinci yarısında Müslümanların Balkanlar'daki nüfusa oranı yüzde 43'lerde.



“Selatin camilerin avluları insan dolu”


Savaşın zorunlu muhacirlerini vardıkları durakta sefalet bekliyor. Bunu Münevver Ayaşlı Dersaadet kitabında, “Bir taraftan hasta ve bozgun halinde askerler, diğer taraftan evlad-ı fatihan, panik halinde, öküz arabaları ve yaya olarak bir bohça, bir de küçük evlatçıkları, tatlı ve güzel, sarı saçlı, mavi gözlü Rumeli çocukları İstanbul'a hicret ediyorlardı. Payitahtta yer kalmamıştı. Gelen birçok muhaciri Selâtin camilerine yerleştirmişlerdi.” şeklinde anlatıyor.



1989'da zorla ismi değiştirilen Bulgaristan'da yaşayan Türkler ya da 1992'de başlayan Bosna Savaşı geçmişte yaşananları hatırlatmasa, bu yüzyıllık suskunluk bozulur muydu? Bu acıları yaşayanların sessiz kalması neye bağlanabilir?





“Kayıtlara kayıtsızız”


Konuyla ilgili olarak Mustafa Armağan, acılarımızı kayda geçirmeyip yeni düzene alışmaya çalıştığımızın altını çiziyor. Özal zamanında ideolojik çatışmalarla gündeme gelen Balkan meselesinin uzlaşmaya varılınca üzerine gidilmediğinden bahseden Armağan, bundan sonra tarihin kayıt altına alınması için bir havuz oluşturularak mağduriyete uğrayan etnik kimliklerin sınırlarının da kayıtlara kayıtsızlığımızı etkilediğini belirtiyor.



Neler yaşandığını ancak hayal edebiliyoruz


Yaşananların tahayyül gücümüze emanet olduğunu belirten Avni Özgürel, “Bizim sadece ağıtlarımız var yazılı kültüre alışık değiliz. Kadınlar tecavüze uğrasa bile anlatmaz. O nedenle hikâyelerin üstünü öretmeye meyilliyiz” diyor. İlk kez kadın derneklerinin bu dönemde kurulduğunu söyleyen Özgürel, saray hanımlarının da katıldığını ancak bunun bilinmediğini anlatıyor. Cümlelerine “Bunu yazmaya bizim tarihçilerimiz de niyetlenmemişler. Sadece tecavüzden ibaret değil, yaşadıkları başka türlü şeyler de var. Kültürümüzde zaten anlatmamak var.” sözlerini ekliyor.





“Bu zorunlu bir göçtür”


H. Yıldırım Ağanoğlu zulmün ardından insanların topraklarını bırakmak zorunda kaldığını söylüyor. Ağanoğlu 1927'de yapılan ilk nüfus sayımındaki 13 milyon nüfusun, yarıdan fazlasının Balkanlar, Kafkasya ve Kırım göçmenlerinden oluştuğu bilgisi eşliğinde devam ediyor:



“1 milyon 250 bin insan hayatını kaybetti ve 1 buçuk milyon kadar da göçmen nüfus oldu. Balkan Harbi'yse, bu sefer sadece göçle değil tüm toprak kaybıyla neticelendiği için 600 bin insan can kaybına uğradı, 400 bin kadar muhacir de Anadolu'ya geldi. Bu rakamın çok yüksek olmasının da sebebi bulundukları kasabalarda da öldürülmüş olması. Göç o kadar acı bir süreç ki, insanlar hatıralarında dışarda bırakmak istiyor.”



Göçle ilgili bir şeylerin yazılması 1980'leri buldu. Bulgaristan'da isimler zorla değiştirilmeye başlanınca tarihçilerimiz de artık bunları kayıt almaya başladı.



#balkan
#tarih
#balkan savaşı
#Gerçek Hayat Dergisi
8 yıl önce