|

Selim Nüzhet’i yanıltmamak

Abdulhak Şinasi Hisar’ın kardeşi Selim Nüzhet Gerçek’in 80 yıl önce devrin gazete ve dergilerinde kaleme aldığı yazılarını Büyüyenay Yayınları büyük bir külliyat olarak okurla buluşturacak. Elimizde bu külliyatın ilk iki kitabı var: Geçmiş Zamanlara Dair ve İstanbul Şehirler ve Mimari.

Yeni Şafak
04:00 - 10/11/2018 Cumartesi
Güncelleme: 09:51 - 9/11/2018 Cuma
Yeni Şafak
Eski İstanbul'u gösteren bir resim.
Eski İstanbul'u gösteren bir resim.

Ayla Eruzun


“Bütün ömürler rüyalara benzer. Bütün maddiyatı ile tezahür eden hayat, esasında sanki ancak maneviyat ile yapılmış oluyor. Ona istinad ediyor ve manasını ondan alıyor. Şüphesiz, Selim Nüzhet’in uzaktan bakılsa, maddiyat ile, maddi zahmetlerle dolu ömrünün sırrı da beslediği kanaatler, bu manevi itiyatlar, itikatlardı. O, pek sıhhatli, faal, hayata âşık, her gayrete atılmaya hazır, her aksiliğe eyvallah demeye alışık, iğne ile kuyu kazmaya razı görünürdü...”

Bu sözlerin sahibi vefatından sonra kardeşi Selim Nüzhet (1891-1945) hakkında bir yazı kaleme alan (1949) Abdülhak Şinası Hisar. Kendisini yakından tanıyanların ifadesine göre sağlam karakterli, nazik, yumuşak huylu ve güler yüzlü bir İstanbul efendisi olan Selim Nüzhet ağabeyi Abdülhak Şinasi gibi Hisar soyadını değil, muhtemelen yaptığı işlerin öncüsü olmak arzusuyla İstanbul’da ilk itfaiye teşkilâtını kuran Gerçek Dâvud Ağa’ya özenerek Gerçek soyadını almıştır.

KÜLLİYATI OKURLA BULUŞUYOR

Daha çok Türk Matbuat Tarihi, Türk tiyatrosu ve tiyatro sanatıyla ilgili eserleriyle bilinen Selim Nüzhet Gerçek, 1939’dan 1944’e kadar devrin gazete ve dergilerinde İstanbul, şehirler, mimari, geçmiş zamanlara dair adet ve eğlencelerimiz hakkında kendisinden geriye büyük bir külliyat bırakmıştır. İşte bugünlerde çıkan iki kitap bu külliyatın ilk eserleri. Selim Nüzhet külliyatını yayımlamaya başlayan Büyüyenay Yayınları onun gazete ve dergilerde yayımlanmış belli temalardaki yazılarını bizlerle buluşturdu. Eserlerden ilki Geçmiş Zamanlara Dair. Geçmiş zaman adetleri, eğlencelerimiz, eski Ramazan geceleri, Ramazan sohbetleri ve okuma kültürü temalarında yazılarından meydana geliyor. İkinci eser İstanbul, Şehirler ve Mimari. Yazarın İstanbul’la ilgili yazıları yanında, 9 şehir hakkındaki yazılarını ve şehir ve mimari temalı yazılarını bir araya getirmekte. Her iki eserde de yazılara Selim Nüzhet’in dergi ve gazetelerde tefrika ederken kendi seçtiği ve yorumladığı özgün, arşiv niteliğinde tarihi resimler de eşlik etmekte.


80 YILLIK YAZILAR

Yaklaşık 80 yıl önce kaleme alınmış bu yazılar bugün için okurlara kültür ve medeniyetimize ait vaktiyle sahip olduğunuz güzelliklerin, hayat algısının dokusunu oluşturan estetik değerlerin , yaşama kültürünün öğretici, hatırlatıcı birer arşiv belgesi hükmünde. Bugün konuştuğumuz bazı problemlerin o zamanlardan tespit ve teşhis edildiği, çözümü için önerilerin getirildiği, bunların dikkate alınmadığının açığa çıktığı bu iki eser kültür, şehir-mekân, insan, toplumsal hayat, eğlence konularında geçmiş yaşantımızın temel saiklerini ve işleyişini, anlamlar evrenini, güzelliklerini, zarafetini öncelikle fark etmemiz için kılavuz olacak, estetik dikkatimizi uyandıracak ve canlandıracak hatta geliştirecek, satır satır bir dil zevkinin yüksek bir sadelikle örneğini vermekte. Mesela İstanbul Meydanları başlıklı yazısında şunları dile getirir: “…Bugün birçoğumuzun önünden geçtiğimiz güzellikler hakkında hiçbir fikrimiz yoktur. Çünkü onlar öyle bir şekilde bulunurlar ki, umumiyetle göze çarpmazlar. Onları görmek için bakmak lâzımdır. Bakılan yerde bediî bir güzellik olduğunu bilerek, onu görmek için arayarak bakmak ve görmek. Halbuki o bediî güzellikler yarın kendilerine lâyık bir şekil alacak olurlarsa derhal kendiliklerinden göze çarpacak ve güzellikleriyle ruhumuzu okşayarak bize kendilerini sevdireceklerdir.

Nasıl ki, Türk musikisini sevenler ve biraz anlayanlar arasında makamlarını kolaylıkla tefrik edemeyenler bulunursa Türk bediî güzelliklerini görenler arasında onları öyle pek kolaylıkla tefrik ve takdir edemeyenlere rast gelinebilir. Fakat tıpkı musikide olduğu gibi bu bediî âbidelerle karşılaştıkları zaman onlar da ruhlarının okşandığını hissederler.”

TEDAVİ GÖRECEK ZEVKLER

Selim Nüzhet kendisinden önceki zamanı üstün bir dil zevki ve duyarlı bakışlarıyla kendi zamanına taşıma sorumluluğunu yerine getirmiş bir isim. Meramımızı örneklendirmek için alçı pencerelerle ilgili şu satırları paylaşalım:

“…Eski alçı pencerelerde kullanılan renkli camların da Türk sanatının ve Türk zevkinin mahsulü olduğunu ilâve edeyim. Renkli camın icadı hakikatte çok eskidir. Fakat Türk ustaları tarafından, tahta kalıplar içinde yapılan eski camların renkleri kadar lâtif ve ahenktar olanı yoktur. Bu da camcılıkta bile Türk ustalarının ne büyük kudret gösterdiklerini kolayca ispat eder. Bizim camlarımızın o kadar cazip renkleri vardır ki, insan onlara bakınca, şeffaf mozayikler seyrediyormuş gibi gaşyolur.


Garp’ta da renkli camdan bu tarzda istifadeler edilir. Fakat Garp’ta alçı yerine kurşun kullanıldığından pencereler çok düz görünür. Bizimkiler gibi ruh okşayıcı değillerdir…”

Her iki eser de adeta ortak bir bilinç çağrısını seslendiriyor. Selim Nüzhet’in ifadesiyle söyleyecek olursak: “Hasta olduğunu inkâr edemeyeceğimiz zevkimizi tedavi edebilmek.”

Sözünün sonunu da Abdülhak Şinasi Hisar’ın kardeşi hakkındaki sözleriyle bağlayalım: “Bu aceleci, hamarat hayatın “zaman” mefhumuna karşı, âtde gelecek bir zamana karşı, insiyak surette duyduğu bu itimatta bu kadar yanılmış olduğunu görmek insanın rikkatine dokunuyor!”


#istanbul
#kitap
5 yıl önce