49 eserin yer aldığı sergide klasik hat sanatından minyatüre kadar birçok tablonun tezhib sanatıyla buluşması gözler önüne seriliyor. Yaşayan mirasımız tezhipin sabırlı olmayı öğrettiğini söyleyen müzehhibe Gülbahar Ekinci, "Bu sanatlar geçmişle gelecek arasında bir bağ kuruyor" diyerek sanatın çağlar arasındaki birleştirici gücüne işaret ediyor.
Uzun süren titiz bir çalışma sonrasında eserlerin hazırlandığını söyleyen müzehhibe Kevser İbrahimoğlu ise hissiyatlarını eserlere yansıtmaya çalıştığını belirtiyor. İbrahimoğlu, "Tezhip yaparken ne hissediyorsak esere o yansıyor. Her yaptığımız işin bir öncekinden daha iyi olması için uğraşıyoruz. Hiçbir eserin birebir aynısı çıkmaz. Bu mümkün değil. Bu farklılıklardan dolayı her eserde aynı heyecanı yaşıyoruz. Bu da sanatın ölmemesine sebep oluyor. Biz gönlümüzden kopanı eserlere işliyoruz. Hiçbir zaman 'Artık öğrendik' diye bir şey yok. Sürekli gelişmeye açık. Bu sanatı özel kılan yanı da bu" diyor.
Tezhiple uğraşırken diğer yandan hat yazılarını kavramak için kurslara gittiğini belirten İbrahimoğlu, "Bu sanatlar biriyle ilgilenirken diğerini kabul etmiyor. Mutlaka birini ihmal etmek zorunda kalıyoruz. Hat sanatıyla ilgileniyorsak devamlı onunla uğraşmak gerekiyor. Tezhip de aynı şekilde. Bu meslekler kıskanç. İçine çektiği zaman da vazgeçilmiyor. Artık benim dünyam oldu" diyor.