|

İsrail''in Gazze''de yaptığı vahşettir

İsrail'in Gazze'de sürdürdüğü ablukaya bir tepki de TESEV ve Açık Toplum Vakfı Kurucu Üyesi İshak Alaton'dan geldi. "Netanyahu vahşete devam ederse hükümeti düşer" mesajı veren Alaton, İsrail'de toplumun en az yüzde 50'sinin şiddet politikalarını onaylamadığını kaydetti. Alaton'a göre, Netanyahu hükümeti düştüğünde İsrail'le Türkiye arasında da yeni bir sayfa açılabilir.

Burcu Bulut
00:00 - 26/12/2012 Çarşamba
Güncelleme: 22:39 - 25/12/2012 Salı
Yeni Şafak
İsrail''in Gazze''de yaptığı vahşettir
İsrail''in Gazze''de yaptığı vahşettir
Gazeteci Mehmet Gündem'in 'Lüzumlu Adam' kitabının ardından kasım ayında kaleme aldığı ikinci kitabı 'Lüzumsuz Adam' üzerine konuştuğumuz, TESEV ve Açık Toplum Vakfı Kurucu Üyesi İshak Alaton, bize adeta Türkiye'nin fotoğrafını çekiyor. Türkiye-İsrail arasındaki ilişkinin Netanyahu hükümeti değişirse daha iyi olacağına inandığını söyleyen Alaton, şu anki İsrail politikasının ülkenin çoğunluğu tarafından şiddetli bir şekilde kınandığını belirtiyor. Türkiye'nin geleceğini şekillendiren liderler ve partileri hakkında da görüşlerini belirten Alaton, kendisine en çok heyecan veren liderin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylerken, CHP'deki genç hareketin liderinin de Şafak Pavey olduğunu kaydediyor.
Lüzumsuz Adam' kitabında "Türkiyeliyiz, Türk Yahudisiyiz hatta biraz fazla Türk taraftarıyız diye eleştirirler" diyorsunuz. Sizi kimler, neden eleştiriyor?

Maalesef Türk insanının genelinde kendinden olmayanı ötekileştirme hâlâ var ve bu bana hayat boyu hissettirildi. Biriyle karşılaştığında ona ilk olarak insan olduğu için bakarsın; o Yahudi, Kürt, Müslüman olabilir ama önce insandır. Ne üzücü ki bir kısım medya bana hep önce Yahudi sonra insan olarak baktı. Öncelikle Yahudi olduğumu vurguladı. Başlıklar 'Yahudi İshak Alaton' şeklinde oldu. Bunu zaten herkes bilmiyor mu? Ne gerek var?

Yahudi olduğunuzu vurgulayarak ne demek istiyorlar?

'Unutmayın bu adam Yahudi. Yahudilik bir kabahattir, bir suçtur' mesajı verilmeye çalışıldı. Oysaki Yahudi olmayı ben seçmedim ki? Bu nasıl bir kabahat olabilir? Bütün beklentileri bir reaksiyon göstermemdi hatta arada bir şöyle yazdılar: 'Alaton sus pus!' Ben ise onlarla mücadele etmektense, insanları eğitmeyi, onlara hizmet götürmeyi daha faydalı buldum.

İSRAİL'İ AÇIKÇA ELEŞTİRDİM
İsrail'den gelen eleştiriler ne yönde?

İki sene önce gerçekleşen Mavi Marmara olayı ile ilgili İsrail'den gelen gazete ve kanallar benimle röportaj yapmak istediler. Onların hepsine "Bugünkü Netanyahu Hükümeti'nin tutumu, dünya Yahudiliğine menfi katkıda bulunan bir politikadır. Bu politika yanlıştır. Eğer İsrail hükümetinin tutumu bu şekilde devam ederse dünyadaki Yahudi aleyhtarlığı artacaktır. Bu hükümetin düşmesi ve yeni bir hükümetin gelmesi faydalı olacaktır" dedim. Açık bir şekilde Netanyahu Hükümeti'nin Gazze'deki vahşeti devam ettirme politikasının ne kadar yanlış olduğunu vurguladım.

100 BİN YAHUDİ, TÜRKİYE'NİN YANINDA
Sizce İsrail gerçekten de yeni bir hükümete kavuşursa Türkiye-İsrail ilişkileri boyut değiştirebilir mi?

Evet düzelmesi ihtimali çok yüksek, çünkü orada 100 binin üstünde Türkçe konuşan İsrail vatandaşı Yahudi var ve kendi aralarında örgütlenmiş durumdalar. Ayrıca bir de dernekleri var. Bu derneğin Başkanı Zali De Toledo, İstanbul'da 12 sene boyunca kültür ataşesi olarak görev aldı. Toledo, İstanbul'da doğdu, büyüdü; İsrail'e öyle gitti. Türkiye'yi en iyi bilenlerden biridir. O da Netanyahu Hükümeti gider; yerine daha mantıklı, barışsever bir hükümet gelirse bu derneğin 100 bin üyesinin de bu harekete destek vereceğini söylüyor. Üyelerin büyük çoğunluğu Türkiye'nin dostluğundan yana.

SOKAKLAR VAHŞETİ KINIYOR
İsrail'de hükümetin Türkiye'ye bakışıyla İsrail halkının Türkiye'ye bakışı arasında fark var mı peki?

İsrail'de bugünkü hükümet politikasının aleyhinde görüş bildiren; -en az yüzde 50 oranında- bir muhalefet var. Bu muhalefetin önemli bir özelliği çok açık ve sesli bir şekilde fikrini ortaya koyuyor olması. Türkiye'de muhalefet nispeten sessiz bir şekilde politika güdüyorsa da, İsrail'de bangır bangır bağıran bir muhalefet var. Her gün sokaklarda Gazze'ye karşı yürütülen politikanın yanlış olduğunu ifade eden gösteriler yapılıyor, kınanıyor. İsrail'de aktif ve dinamik bir muhalefet mevcut.

Erdoğan varacağı limanı dürbünsüz gören bir lider
Türkiye'nin önemli iş adamlarından biri olarak, pek çok liderle tanıştınız. Sizi en çok etkileyen hangisiydi?

Turgut Özal'ı söyleyebilirim. Aktif olarak çalıştığım yıllarda Özal, devrim yaratma yolunda önemli adımlar attı, yalnız yarım kaldı. Özal'dan sonra bana çok tesir eden ikinci lider Recep Tayyip Erdoğan'dı. Çünkü lider olduğunu daha belediye başkanıyken ortaya koymuştu. Erdoğan 2002'de partisini kurduktan sonra hızlı bir şekilde reformlar gerçekleştirdi. O kadar başarılı oldu ki ikinci kez seçimleri üstelik yüzde 47'lik bir oyla kazandı. Demek ki toplum onun reform arayışlarını tasvip etti. Dünya politika tarihinde benzeri yaşanmamış bir mucize yaşandı; yüzde 47'yi yüzde 50'ye çıkaran üçüncü seçimler oldu. Artık anlaşıldı ki Erdoğan doğru yolda ve sağlam adımlarla ilerliyor. Türkiye son 10 yılda Erdoğan ile kanatlandı. Bu nedenle bana en çok heyecan veren lider Tayyip Erdoğan'dır.

Başbakan Erdoğan'la başbaşa yaptığınız görüşmelerde onda diğer liderlerden farklı ne gördünüz?

Recep Tayyip Erdoğan'ın en belirgin özelliği, varacağı limanları dürbünsüz bile görebilen bir öngörüye sahip olması. Erdoğan, uzun vadeli planlarını çok iyi yapan bir lider. Daha belediye başkanıyken ülke yönetiminin 1 numaralı insanı olmayı hedefleyen bir tavrı vardı. Ben bunu hissediyordum. Erdoğan, ülke yönetmeye namzet geniş ufuklu bir insan.

Cinayette savcı beni ikna etti
Ortağınız, can dostunuz Üzeyir Garih hain bir saldırı sonucu hayatını kaybetti. Garih cinayetinin amacı neydi sizce?

O kadar çok senaryo yazılıp çizildi ki! Mossad'ı, CIA'yı, MİT'i, derin devleti, Ergenekon'u Rus mafyası, iç hesaplaşma yorumları, gizli Müslümanmış yaftaları, dul kadın muhabbetleri… Çok şey söylendi. Eyüp savcısının "altında komplo aramayın, çok basit bir olay. Katil, Garih'i bıçaklayıp parasını alacak kadar zavallı bir adam. Zaten hapiste. Kafanızdan silin atın başka türlü düşünceleri" sözleriyle, bütün bu senaryoları akıldışı gördüm ve çöpe attım.

Bu cinayetin Ergenekon operasyonuyla bağlantılı olduğu fikrine katılmıyorsunuz yani?

Üzeyir Garih'in, Ergenekon örgütü tarafından planlanan ve son anda başarısızlıkla sonuçlanan Azerbaycan'daki darbe için finans desteği sağlamayı reddettiği iddia edildi. Oysaki Alarko, hiçbir zaman Azerbaycan'da iş yapmadı. Tamamen yalan. Üzeyir'in Ergenekon diye bir örgüte para verdiğini hiç bilmiyorum. Bu yüzden aramızın açıldığı ve benim "yeter artık" dediğim de vaki değil!

Hiç ''keşke'' demedim
Geçmişe baktığında İshak Alaton''un pişmanlıkları, ''keşke''leri var mı?

Hayatım boyunca keşke kelimesini kullanmadım. Geri dönüp de ''neden böyle yaptım'' diye kendime sormadım. Çünkü ne yaptıysam o günün şartlarında doğru bulduğum şeyi yaptım. Başarısızlıklarım, hatalarım illa ki oldu ama o karar o zaman en doğrusuydu. Şartlar değiştiğinde o kararın doğru olmadığı ortaya çıktı. Ancak o dönem şartlar öyle gerektiriyordu.

Sözlerimden kendi şirketim bile rahatsız
Lüzumsuz Adam' kitabında 'çok büyük bir şirket olmamıza karşın İsrail ile iş yapmadık. İyi ki de yapmamışız yoksa İsrailli politikacıları nasıl eleştirebilirdik" diyorsunuz. Ekonomik anlamda bağlılık eleştiri hakkınızı elinizden mi alırdı?

Kesinlikle öyle olurdu. Hatta kendi şirketimde bile eleştiri yapmam çok iyi karşılanmıyor. Alarko Holding'in yönetimini çok rahatsız ettiğimin farkındayım. "Ne işimiz var İshak Bey? Neden bu kadar yüksek sesle konuşuyoruz?" diyorlar. Ama bana, faydalı olacağına inandığım bir fikrim varsa ifade etmem gerektiği öğretildi.

Peki şu an hâlâ Alarko Holding'de aktif çalışıyor olsaydınız böyle rahat eleştiri yapabilir miydiniz?

20 sene boyunca rahat konuşmamın tek bir nedeni var o da Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan ayrılmış olmam... Yoksa yönetim böyle konuşmamı onaylamazdı.

Bu istikrar cumhuriyet tarihinde ilk
Şu an Türkiye'nin fotoğrafına baktığınızda geldiği noktayı nasıl buluyorsunuz?

Dünyada krizler yaşanıyor Avrupa'nın durumunu söylemeye gerek yok. Amerika hatta Çin bile krizde. Türkiye ise hem ayakta hem de gün geçtikçe gelişiyor. Bunun tek bir nedeni var son 10 yılda istikrarlı bir yönetime sahip olması. Cumhuriyet tarihimizde aynı partinin yönettiği böyle bir istikrar dönemi yaşamadık. Bu Türkiye'de ilk defa oluyor. Ayrıca Türkiye'de Tuskon ve MÜSİAD gibi genç dinamik girişimci bir elit sınıf oluştu. Ve bu insanlar yurtdışında dört bir yana dağıldılar. İş yaratan yeni bir nesil doğdu.

CHP'de yeniler yaşlı isimleri susturamıyor
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'a yerini gençlere bırakması gerektiğini söylediğinizde kızdığını belirtmiştiniz. CHP'nin bir türlü güçlü olamaması koltuk sevdasından vazgeçemeyenlerin yönettiği bir parti oluşundan mı kaynaklanıyor?

Şimdiye kadar öyleydi. Fakat şimdi CHP'ye yeni kan enjekte edildi. Parti içinde yeniler ve eskiler diye büyük bir mücadele yaşanıyor. Yalnız bu gelişme henüz dışarıya yansımış değil, çünkü yenilerin mücadelesinde eskileri susturma yolları henüz tam olarak bulunamadı. Yenilerin içinde belki de en önde muhteşem bir genç kadın var. Bu kadının adı Şafak Pavey. Pavey, İngiltere'de okudu, Birleşmiş Milletler'de (BM) müdür seviyesine geldikten sonra büyük bir özveri göstererek TBMM'ye girdi. CHP'nin kısa bir zaman içinde faydalı bir muhalefet olabileceğine inanıyorum. Şafak Pavey CHP''nin başına geçse mucizeler yaratır. Peşinden tüm genç takımı sürükleyebilir. Böylece politik sahne denge kazanmış olur. Genç hareket CHP'yi değiştirecek.


11 yıl önce