Her şeyden önce Allah Resûlü yetim büyümüş bir insandı. Babasını doğmadan, annesini ise henüz anne sevgisini tadacağı bir zamanda kaybetmişti. Peygamberimiz yetim olmanın, anne ve baba sevgisinden mahrum olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Bu vesileyle olsa gerek Allah Resûlü çocukların en büyük ihtiyacının sevgi olduğunun farkında olarak ilişkilerini sevgi ve merhamet üzerine inşa etmiştir. Kendi evlatlarına karşı yüksek bir sevgi ve merhamet göstermiştir. Peygamberimiz’in hanesinde sadece kendi çocukları yoktu. Azatlı evlatları vardı. Hatta torunları vardı. Her biri Peygamberimiz’in sevgi ve merhametinden nasiplenmiş insanlardı.
AİLE KÖK OCAKTIR
Peygamberimiz’in çocukları ve hanesinde yetişen insanlarla ilişkilerinde sevgi, merhamet ve bu iki kıymetli değere eşlik eden adalet duygusu çok belirgindi. Peygamberimiz’in iletişim içinde olduğu insanlarda uyanan temel duygu muhteşem bir sığınak, koruyan bir sevgi, düşünce insanın elinden tutacak bir babacanlık hissiyatı idi.
Aile kök ocaktır. Çocuk ailede sevgiyi bulmalıdır. Merhameti bulmalıdır. Sevgi ve merhametin sunulduğu genç yüreklere mutlaka adalet duygusu da eşlik etmelidir. Peygamberimiz’in iletişiminde temel zemin bu üçlü sacayağı idi.
Çocukların terbiyesinde her şeyden önce Peygamberimiz öznedir. Yani sorumluluğu kendi üzerine almış ve yapılması gereken her ne ise bunu bizzat kendisi önce yapmıştır. Kendisi özne olduğundan çocuklarda da özne olmaları gerektiğine dair bir duygunun oluşmasına zemin hazırlamıştır. Şüphesiz ki çocukların yetişmesinde Peygamberimiz’in bütün bir hayatı göz önüne alındığında siyer kaynaklarındaki bilgileri tasnif etmek mümkündür.
BAZI UYGULAMALARI DEVAM ETTİRDİ
Bu çerçevede Allah Resûlü’nün çocukların yetişmesinde şu hususları gözettiği tespitleri yapılabilir:
Peygamberimiz toplum geleneğindeki tevhid inancına aykırı olmayan çocuklarla ilgili uygulamaları devam ettirmiştir. Evlatları doğduğunda onlar için akika kurbanı kesmesi, saçlarını tıraş edip ağırlığınca altın veya gümüş tasaddukunda bulunması, güzel bir isimle tesmiye etmesi yine risalet sonrası doğan çocuklarının kulaklarına ezan ve kamet okuması bu cümleden sayılabilir.
Allah Resûlü’nün çocuklarıyla ve diğer çocuklarla ilişkilerinde sevgi, ilgi ve müsamaha şeklinde formüle edebileceğimiz bir çerçevede ilişkiler kurmuştu. Sözde ve davranışta zarafeti ifade eden sevgi ve ilgi çocukların hemen hissedeceği bir farkındalığı oluşturuyordu.
KABALIKTAN HOŞLANMAZDI
Peygamberimiz insanlara, hele de çocuklara kabalıktan hiç hoşlanmazdı. Onlarla ilişkilerinde buna dikkat ederdi. Çocuk olmaları nedeniyle bu sevgi ve ilgisini müsamaha ile taçlandırırdı. Onların kusurlarını büyütmez toplum içinde rencide etmezdi. Hitabette yumuşak ve zarif olmasının yanında sözünü mutlaka hafif tutar düzeltilmesi gereken yerleri şakalı dokunuşlarla telafi edip düzeltirdi. Hal hatır sormak, selam vermek onun çocuklarla ilişkilerinde anahtar mahiyetindeki girişlerdi.
En güzel miras güzel ahlak
Peygamberimiz çocuklarla iletişimiyle muhteşem bir örneklik ortaya koymuş ve güzel bir baba iyi bir öğretmen ve zarif bir dede olarak bu dünyadan göçüp gitmiştir. Kendisi bu konuda güzel örneklikler sergilediği gibi anne ve babalara öğüt mahiyetinde nasihatlerde de bulunmuştur. Bu nasihatlerin özü çocukların ihtiyacı olan sevgi ve şefkatin oluşmasına zemin hazırlayacak temel hususları ihtiva etmesidir. Peygamberimiz’in dilinden birkaç tavsiyeyi şöyle aktaralım:
- Hiçbir anne baba çocuğuna güzel ahlaktan daha iyi bir miras bırakmış olamaz.
- Çocuklarla çocuk olmayı bilmek gerek.
- Çocuklarınıza yalan söylemeyiniz.
- Evlatlarınız arasında kız erkek ayrımı yapmayınız.
- Üç kız çocuğunu güzelce yetiştiren kimseye cennet vacip olur.
- Çocuklarınıza hediye ve bağışta adil olunuz.
- Anne ve babanın vazifesi, onlara okuma yazmayı, yüzmeyi ve ok atmayı öğretmektir.
- Kişinin aile ve çocuklarına harcaması en makbul harcamadır.