|
Çaykur’un yapısal sorunları

Bilindiği gibi mayıs ayı Doğu Karadeniz’de çay hasadının başladığı aydır. Önceki yazımızda sezona girilirken açıklanan yaş çay fiyatını değerlendirmiştik. Yazıda çay üretim-tüketim sürecinin 3 tarafı olduğunu ve bu nedenle fiyatı değerlendirirken ilgili taraflar üzerindeki etkisini dikkate almak gerektiğini söyledim. Tarafların, yaş çayın tarımını yapan üretici, yaş çayı kuru çaya dönüştüren sanayici ve bir de kuru çayı tüketen toplum bireyleri olduğunu belirttim.

Kişi başına tüketiminde dünyanın en fazla çay tüketen toplumu olmanın yanısıra, üretimde de söz sahibiyiz.

Dünyada kuru çay üreten 5. ülkeyiz ama ihracatımız son derece kısıtlı. Bunun en temel nedeni, önceki yazıda söylediğimiz gibi, dünya fiyatları ile rekabet edecek bir maliyet yapımızın olmayışıdır. Başka birçok neden de var tabii.

**

Yaş çayın yaklaşık yarısını devletin KİT’i olan Çaykur alıp işliyor ve nihai ürüne (kuru çay) dönüştürüyor. Diğer yarısını da özel sektör hammadde olarak alıp kuru çaya dönüştürüyor.

Tabii her sene Meclis komisyonlarında KİT’ler görüşülürken yaşanan tartışmalar, Çaykur’un neden zarar ettiği ve Sayıştay raporları noktasında yoğunlaşmaktadır. Çaykur’un zararları genel müdürlerin en hassas olduğu ve cevap vermede zorlandığı konuların başında gelmektedir. Çünkü zararın bir ucu siyasetin müdahalesine dayanmaktadır. Yönetimler bunu alenen söylemekten imtina etmektedir.

Çaykur’a zarar penceresinden bakılıp özelleştirmesi gerektiğini, iyi yönetilmediği için zarar ettiğini dile getirenler var.

Ama burada gözardı edilen çok önemli bir nokta; Çaykur’un milyonlarca bölge insanının sosyo-ekonomik hayatının bir parçası olduğu (kamu yararını gözetmesi) ve tüketici açısından görünmeyen faydalarının (kuru çay fiyatlarını piyasa şartlarına göre belirlememe gibi) çok da algılanamadığıdır.

Bugün gelinen noktada ve cari sektör yapısıyla Çaykur’un özelleştirilmesi çay tarımı yapan üretici için son derece risklidir. Olası özelleştirme aynı zamanda yabancı ucuz çayların iç piyasayı işgaline, çay üreticilerinin ciddi gelir kaybına neden olabilir.

Tabii ki Çaykur’un daha etkin çalışması; piyasayı daha rekabetçi bir yapıya kavuşturup nitelik, fiyat, üretim teknikleri ve yeni ürünler bakımından sektöre öncülük yapacak bir atılımı gerçekleşmesi özelleştirme tartışmalarının gündemden düşmesi için de önem taşımaktadır.

**

Burada özelleştirmeye karşı dile getirmemiz gereken başka bir konu ise özel sektörün nitelik bakımından halen Çaykur çayının önüne geçemediğidir. Dünyanın birçok ülkesinde devletin ve özel sektörün rekabet ettiği KİT’lerde özel sektör devleti piyasadan dışlayabilmektedir. Türkiye’de de birçok alanda bunu görmek mümkün. Maalesef çay üretiminde bu gerçekleşememiş; özel sektör çayının imajı halen Çaykur çayının kalitesinin önüne geçememiştir. Çok sayıda özel sektör çay işletmesi iflas edip piyasadan çekilmiştir. Bunun nedenleri; çay üretim tekniği ve kalite sorunları, pazarlama anlayışı, yenilikçi ürünlerin piyasaya sürülemeyişi, özel sektörün sermaye ve yönetsel zayıflığı şeklinde sıralanabilir.

**

Aslında sektörde çok sorun birikmiş.

40-50 yıla uzanan ve ekonomik ömrünü tamamlamış çay bahçelerinin yenilenmesi gerekiyor. Bu yenilenme çok büyük bir kaynak, irade ve yapılanma istiyor.

Yine, çay toplama teknikleri (Sri Lanka, Kenya, Hindistan elle 2,5 yaprak topladığı çayı biz makinelerle içine odun karışmış olarak topluyoruz) kaliteli hammaddeyi çay sanayicilerine ulaştırma noktasında önem taşıyor.

İşin aslı çay yasasından tarımsal üretimine; yetiştirilmesi, budanması, gübrelenmesi ve sanayi ürününe dönüştürülmesine ve fiyatlandırma politikasına kadar bütün süreçlerde ciddi sorunlar devam etmektedir.

Bütün bunların yanında sorunların merkezinde olan Çaykur’un devlet adına sektörü yönlendirme performansında da ciddi sıkıntılar yaşandığını söyleyebiliriz. Bunun en temel nedeni Çaykur’a yüklenen misyonun kalın çizgilerle belirlenmeyişi ve kamuoyuna açıklanmayışıdır.

Yani, Çaykur piyasayı düzenleme, daha kaliteli çay üretme, rekabeti artırma, ürün farklılaştırma, ihracat yapma, kamu yararını gözetme, istihdamı artırma gibi sosyo-ekonomik işlevleri mi yoksa ticari esaslara göre faaliyette bulunup kârı maksimize etme gibi sadece ekonomik işlevi mi yerine getirmeli, bunun net ortaya konulması gerekir.

**

Gelecek yazıda Çaykur’un zarar boyutunu ve nedenlerini ele alalım.

#Çaykur
#Doğu Karadeniz
#Hasat
#tüketim
3 years ago
Çaykur’un yapısal sorunları
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…