|
Üniversitelerde uzaktan (çevrimiçi-online) eğitim

Çin’de ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra tüm dünyaya hızla yayılan Koronavirüs (Covid-19) her sektörde ciddi aksamalara ve değişimlere sebep oldu.

Seyahat kısıtlamaları, maske kullanımı, hijyen kuralları ve sosyal mesafe gibi tedbirlere rağmen kontrol altına alınamayan salgında sokağa çıkma yasakları (kilitlemeler) da hemen hemen her ülkede uygulanmaya başlandı.

Türkiye’de 12 Mart tarihinde Milli Eğitim Bakanı tarafından yapılan açıklamayla birlikte üniversiteler de eğitime uzaktan devam etme kararı aldılar.

Bu süreçte vaka sayılarının hızla artmaya devam etmesi alınan kararın üniversiteler için daha da uzun soluklu olmasını (güz döneminde online-çevrimiçi eğitim devam kararı alındı) beraberinde getirdi.

**

Eğitimde asıl mesele ise bugüne kadar sınıf ortamında yüz yüze işlenen derslerin bir anda dijital ortama taşınmasının yaratacağı beklenmedik etkiydi.

Normal sınıflar bir gecede e-sınıflara dönüştürüldü, eğitimciler yeni piyasa koşullarının üstesinden gelmek ve değişen duruma uyum sağlamak için tüm pedagojik yaklaşımlarını değiştirdiler.

Zoom veya başka bir çevrimiçi platform aracılığıyla öğretim, içerik benzer olsa bile, yüz yüze öğretimden büyük ölçüde farklıdır. Okul veya üniversite hayatının fiziksel ve duygusal atmosferi ortadan kalkmıştır.

**

Üniversiteler her ne kadar sağlam bir alt yapı oluşturmak için çaba sarf etse de eğitimde istenen başarı tam anlamıyla sağlanamadı.

Başarının beklentilerin altında kalmasında çok sayıda etkenden bahsedilebilir. En temel etken böylesine büyük ve uzun süreli beklenmedik bir salgının insan psikolojisi üstünde yaptığı travmanın öğrenme yetisini-arzusunu ikinci plana itmesidir.

Öğrenciler önlerinde ne zaman biteceği belli olmayan bir salgınla mücadele ederken (konumlanırken) aynı zamanda tamamen sanal ortama taşınan derslere zorlu bir adaptasyon süreci yaşadılar.

Öğrencilerin derse katılımlarının yeterli olmadığı gözlendi. Eğitimcilerin öğrenci katılımını artırmak, dikkatlerini korumak, geri bildirim almak ve onları çeşitli şekillerde değerlendirmek için büyük çaba harcaması gerekiyor.

Pek çok öğrenci ve öğretmen kriz sırasında odaklanma ve konsantrasyon eksikliğine yol açan stres, korku, endişe, depresyon ve uykusuzluk gibi psikolojik sorunlar yanında öğretme-öğrenme sürecini engelleyen ve yavaşlatan birçok teknik zorlukla karşılaştılar.

**

Teknik olarak birçok üniversite kısa sürede kendi sistemlerini kurup, öğrencilerini bu sistemin bir parçası haline getirdi.

Kendi kimlik ve şifreleriyle sisteme giriş yapan öğrenciler dersleri hocaların canlı anlatımıyla hızla devreye giren online platformlarda (Zoom gibi) dinlemeye başladılar.

Kalabalık olan fakültelerde aynı anda çok sayıda öğrencinin sisteme girmeye çalışması sistemlerin hata vermesini de beraberinde getirdi.

Senkronize olamama problemi, teknik alt yapının çok sayıda üniversitede sürekli hata vermesi, her öğrencinin sahip olamadığı teknik imkanlar (bilgisayar, internet erişimi, uygun ev ortamı v.s.) gibi nedenler eğitimi sekteye uğrattı.

Öğrenme yükünün büyük kısmının öğrenci merkezli hale döndüğü bu dönemde, alınması gereken eğitimi okuldan tam olarak karşılayamayan öğrencilerde yeni bir kaygı oluştu.

E-öğrenmede çok fazla zaman ve maliyet söz konusudur. Cihazların ve ekipmanların temini, ekipmanın bakımı, insan kaynaklarının eğitilmesi ve çevrimiçi içeriğin geliştirilmesi göründüğü kadar kolay değil. Bu nedenle, çevrimiçi mod aracılığıyla eğitim vermek için etkili ve verimli bir eğitim sisteminin geliştirilmesi gerekmektedir.

Uygun dijital araçların bulunmaması, internet veya wi-fi bağlantılarının olmaması, birçok öğrencinin öğrenme fırsatlarını elinden alabilir.

**

Her öğrenmenin sonunda olduğu gibi öğrenilen bilginin sınav ortamına taşınması belki de bu sistemin en zor tarafıdır.

Öğrenciler arasında birçok fakültede haksız not rekabetinin hat safhada yaşandığı bu dönem alınan notların altı dolu mu sorusunu da gündeme getirdi.

Uygulamalı dersleri olmayan fakültelerdeki sınavlarda oluşturulan soru havuzları, her öğrenciye farklı sayıda, farklı soruların gitmesi, sistemin sınav esnasında öğrencileri sınavdan atması, bir gördüğün soruya ikinci kez dönememe gibi sıkıntılar sistemin başarısızlığıydı.

Online sınavlarda Whatsapp üzerinden kurulan yardımlaşma grupları (bu grupları bilmeyen önemli düzeyde öğrenciler de var) sayesinde yüksek notlar alınması da notların başarıyı ne ölçüde yansıttığını tartışılır hale getirmektedir.

Uygulamalı eğitimleri olan fakültelerde ise yüz yüze öğretilmesi gereken bir konunun öğretilemeden sınavının yapılamayacağı da aşikar. Ya da yapılacak teorik bir sınavın uygulama becerisini ne denli ölçeceği kuşkulu.

**

Sonuç olarak; zorunluluktan kaynaklı online eğitimin yüz yüze eğitimde sağlanan not başarısına göre yüksek görülmesi online eğitimin başarısını değil, ölçme sistemindeki aksaklıkları yansıtmaktadır.

Li Kang’ın virüsün eğitim üzerindeki etkisini özetleyen sözünü iyi okuyarak-anlayarak bitirelim: “Çevrimiçi Öğrenme geleceğin ta kendisidir. Virüs olmasaydı, bunun farkına varmak birkaç yıl daha sürerdi. Virüs bu süreci hızlandırdı.”

#Üniversites
#Eğitim
#Koronavirüs
4 yıl önce
Üniversitelerde uzaktan (çevrimiçi-online) eğitim
İlk Meclis"in duvarındaki ayet
Çocukları kinle beslemek
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!