|
Üretici Fiyat Endeksi'nden al haberi
Üretici Fiyat Endeksi-
ÜFE
(2014 sonrası Yurtiçi Fiyat Endeksi'ne (Yİ-ÜFE) dönüştü), yurt içinde ticarete konu olmak üzere üretilen ürünlerin
üretici fiyat değişimlerini ölçen endekstir.
TÜİK tarafından hafta başında açıklanan nisan ayı enflasyon verilerine göre Türkiye’de tüketici fiyatları (TÜFE) yıllık bazda yüzde 17,14; üretici fiyatları (Yİ-ÜFE) ise
yüzde 35,17 artmıştır.
ÜFE sepetinde
aramalı fiyatlarında
yıllık
yüzde 42,9,
sermaye mallarında yüzde 27,24,
enerjide yüzde 38,64,
dayanıklı tüketim mallarında yüzde 29,24 ve dayanıksız tüketim mallarında yüzde 24,97 artış gerçekleşmiştir.
Doğrusu
ÜFE’nin bu derece yüksek gelmesi
TÜFE ve
ekonominin geleceği açısından hayra alamet değil.
Nedenlerini değerlendirelim.

**

2018 yılının ikinci yarısında, o dönemde yaşanan kur şoklarının da etkisiyle, bir anda yüzde 25 seviyelerine kadar yükselen
enflasyon
(TÜFE), sonrasında
yüzde 10’lara kadar çekilebildi.
2020 yılı sonunda yeniden tırmanışa geçen TÜFE yanında bir
büyük risk sinyalini de yüzde 35’lere ulaşan Yİ-ÜFE vermektedir.
ÜFE, 2000’li yılların başlarından
kur şoklarının yaşandığı 2018 yılı 3. çeyreği
haricinde (o dönemde yüzde 46 seviyesine ulaşmış), en yüksek seviyeye çıkmış.
Dikkat çeken önemli bir diğer nokta ise
ÜFE-TÜFE makasının
yine bahsi geçen 2018 yılı ilgili dönemi haricinde
ilk kez 18 puan seviyesine kadar açılmış
bulunması.
Normal süreçte birbirine yakın seyreden
ÜFE-TÜFE makasının bu denli açılmasının
nedenleri arasında
kur geçişkenliğinin ÜFE’de çok daha hızlı
olması gösterilmektedir.
Akademik çalışmalarda da tespit edildiği gibi
orta vadede bu iki değişken yakınsamaktadır.

**

Hiçbir üretici, maliyetlerin sürekli arttığı bir ortamda ürettiği mal ya da hizmetin fiyatını artırmadan faaliyetine devam etmek istemeyecektir (yoksa zarar eder ve piyasadan çekilmek zorunda kalır). Bu fiyat artışı baskısı talebin ve üretimin daralmasına, bir anlamda ekonominin stagflasyona doğru sürüklenmesine neden olabilir.

Burada
ÜFE’den TÜFE’ye doğru geçişkenliğin bire bir olacağını düşünmek doğru değildir.
İki endeksin
hesaplanma yöntemi, sepetteki malların ağırlıklarındaki farklılıklar,
ÜFE’nin hesaplanmasında
hizmet sektörünün yer almayışı
(sadece mal bazında hesaplanıyor),
tarım ve işlenmemiş gıda ürünlerindeki değişiklik üretici sepetinde
olmayışı,
taze meyve ve sebze ile giyim sektöründeki mevsimselliğin TÜFE’ye yansırken
ÜFE’de yer almayışı iki değişken arasında
birebir geçişkenliğin olmama
nedenleri arasında sayılabilir.

**

ÜFE, Mayıs 2020 sonunda
önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,3 gerileyerek
dip yapmış
ve
sonrasında
11 ay hız kesmeden artarak
yüzde 35’lere ulaşmıştır.
Benzer artış trendini 1 Haziran 2020 tarihinde
6,81 TL seviyesinden bugün 8,32 TL seviyesine ulaşan dolar kurunda görmek mümkün.
Üretimde, özellikle de imalat sanayii ve enerji sektörlerinde
ithal girdi
(ara malı ve sermaye malı) kullanımı yoğunluğu,
döviz kurlarındaki oynaklığın ÜFE geçişkenliğini hızlandıran
önemli bir etken.
Yine, TÜFE’yi azaltma amaçlı uygulana
n yüksek faiz politikası
kredi maliyetleri kanalından üretici fiyatlarının artışını kaçınılmaz kılmış. Yani, Merkez Bankası yönetiminin
araç bağımsızlığını etkin kullanamayışı makroekonomik amaç çatışmalarıyla sorunları makul ölçülere indirmeyi zorlaştırmaktadır.

**

Sonuç olarak
söylemeye çalıştığımız;
enflasyonist süreç yönetilirken
en az
TÜFE oranları kadar ÜFE’nin de hedefleme ve müdahalelerde dikkate alınması gereken bir parametre olduğudur.
Tüketici fiyatlarını baskılamaya yönelik
talep kısıcı müdahaleler
(faiz artırımı) yapılırken üreticinin yükleneceği
maliyetler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Aksi halde kısa süreli düşük bir iyileşme pahasına
uzun dönemde daha ağır ekonomik bedeller
ödemek zorunda kalınabilir.
#Üretici Fiyat Endeksi
#Faiz
#TÜFE
#ÜFE
#Merkez Bankası
3 yıl önce
Üretici Fiyat Endeksi'nden al haberi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’