|
Küreselleşmenin sonu mu? (1)

Bilindiği gibi yaygın küreselleşme eşitsiz ve güvensiz bir dünya ekonomisine neden olduğundan son zamanlarda artan bir dozda eleştirilmekteydi.

Gelir paylaşımı adaletsizliği, dünya kaynakların aşırı kullanımı, doğal dengenin bozulması, tamamen tüketim üzerine kurulu doymak bilmeyen bir iştahla doğal kaynaklara saldırıyı zorlayan üretim sistemi.

Kapitalist dünyanın şekillendirdiği bu sistemin komplikasyonları olarak göç, terörizm, nükleer yarış, küresel ısınma ve salgın hastalıklar gündeme gelmeye başladı. Pandemi krizi ile mevcut küresel yapı daha fazla tartışılır hale geldi.

Aslında küreselleşmenin iyileştirilmesi ile (negatif dışsallıkların azaltılması) kapitalist sistemin faaliyette bulunma anlayışının eleştirisi birbiriyle örtüşmektedir. Çünkü kapitalist sistemin varlığı küreselleşmeye endekslenmiştir.

Kapitalist dünya daha fazla tüketmek ve bunları karşılamak için üretmek üzerine inşa edilmiştir. Sistemin devamı iki temel ayağa ihtiyaç duymaktadır: üretebilmek için ucuz hammadde temini ve ürettiklerini satabilmek için yaygın piyasaların varlığı.

Bu ihtiyaca cevap verecek sistem; doğal kaynak zengini fakir ülkelere kredi vererek-borçlandırarak ürünü satma; alacaklarını tahsil için de borçlu fakir ülkelerin doğal kaynaklarına çökme.

**

Özellikle zengin kapitalist toplumların gelişmesinin arka planındaki bu küresel sömürü çarkı (Avrupa ülkelerinin Afrika’daki kolonilerini, Fransa’nın Libya özelindeki karın ağrısını bu kapsamda düşünün) ülkeler arasındaki mal, hizmet, teknoloji ticaretinin ve sermaye hareketinin serbest bırakılmasıyla alakalı bir durumdur.

Azgelişmiş ülke ekonomileri de küresel ticarete öylesine bağımlı hale gelmişlerdir ki, küresel ticaretin kesilmesi bu ülkeleri de derinden etkilemektedir. Örneğin, 2017 yılıyla ilgili bir veri, Afrika ülkelerinin kıta içindeki ihracatları yüzde 17. Geri kalan yüzde 83’lük bir malı başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dış dünyaya ihraç etmekteler. Yani, gelişmiş ülkelerdeki bir daralma Afrika ülkelerini de doğrudan fakirliğin derinliğine itecektir.

Bugün pandemiye karşı alınan önlemlerden dolayı artan bütçe açıkları borç yüklerini arttırmış, daralan ekonomileri nedeniyle borç geri ödemede sorun yaşayan 70’in üzerinde ülke IMF işbirliği ile borç ertelemesine gitmiştir. Bu erteleme bittiğinde halen ihracatı sıkıntılı (döviz tasarrufu olmayan) ülkeler derin ekonomik krizle karşı karşıya gelme riski taşımaktalar.

**

Küreselleşme ile verimliliğin ve etkinliğinin arttığı, daha kaliteli ürünün daha ucuza üretildiği söylenebilir.

Birileri, daha çok sağlık hizmetleri, ilaç ve tedavi yardımı, hijyen ve gıda güvenliği sağlandığını, eğitim ve altyapının gelişimiyle nispeten ölüm olanlarının, açlık sınırının altındaki insan sayısının azaldığını, dolayısıyla küreselleşmenin faydalı olduğunu dile getirilebilir. Ama bu gelişmeler dünya üzerindeki zenginliklerden az gelişmiş ülkelerin daha az pay aldığı gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.

Dünya üzerindeki, özellikle az gelişmiş ülkelerin sahip olduğu doğal kaynakların gittikçe azalması pahasına, gerçekleşen refah artışından az gelişmiş ülkeler de pay almakta; ama bu gelişme gelişmiş ülkeler lehindeki gelir farklarının daha da açılmasını engellememektedir.

Birleşmiş Milletler’in belirlediği açlık sınırının altındaki insan sayısı küreselleşmeyle belli bir ölçüde azalmaktadır, denilebilir. Fakat küreselleşmeyle az gelişmiş-fakir ülkeler kaynakları tüketilerek yoksullaştırıcı ve borçlandırıcı bir sürece-yapıya taşınmıştır.

**

Küreselleşmenin diğer komplikasyonlarıyla ilgili bir çatışmanın COVİD-19 salgınından önce ABD ile Çin’in ticaret savaşları şeklinde başladığını hatırlayalım. ABD başkanı Trump’ın Çin’e karşı yüksek dış ticaret açığı vermesi nedeniyle gümrük duvarlarıyla ithalatı kısıcı önlemleri başlatması, başlı başına küreselleşmeye karşıtı bir hamledir.

Neoliberallerin sınırsız mal ve sermaye hareketlerini, teknolojik transferi özgürlüğünü savundukları bir dünya pandemiyle birlikte-biraz da zorunluluktan- çok tartışılır hale gelmiştir. Tedarik zincirleriyle birbirine bağlanmış, sınırların ortadan kalktığı küresel köy hayalı tarihin derinliklerine gömülmüştür.

Artık dünya küreselleşmeyi belirli ölçüde dizginleyecek yeni normal arayışına girmiştir.

Covid-19 salgının küreselleşme üzerindeki sınırlayıcı etkilerine ve yeni normal arayışlarına sonraki yazıda devam edelim.

#Küreselleşme
#Covid-19
#ABD
#Çin
#BM
٪d سنوات قبل
Küreselleşmenin sonu mu? (1)
Kamu yönetiminde sorunların çözümüne yönelik ayak sesleri duyulmaya başladı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir