Amerika, 6 Kasım günü yeni başkanını seçmek için sandık başına gidecek. Değişim (Change) ve Umut (Hope) talepleri ile ortaya çıkan ve ''Yes, We Can'' (Evet, yapabiliriz) sloganı etrafında milyonları harekete geçiren Barack Obama, Amerika''nın ilk siyahi başkanı olarak ABD Başkanlık koltuğuna oturdu.

Obama, ''değişim'' sloganı ile sadece Kuzey Amerika''ya değil, tüm dünyada değişim rüzgarını estirdi. Değişim talebi, Obama''ya sadece başkanlık koltuğunu değil, tam da bu sebeple Nobel ödülünü de getirmişti.

Hem Amerika''da hem de dünyada kendisinden beklenenden çok azını verebildi Obama. ''Değişim'' lokomotifi, Kasım 2008 seçimlerinden sonra aynı hızla devam etmedi.

Guantanamo hâlâ açık, İslam dünyası ile yeni bir başlangıç, en azından istenilen başlangıç güdük, İsrail-Filistin barışına yönelik umutlar yarım kaldı. Irak''tan askerlerini tamamen geri çekti Obama, ancak Irak''ın geleceği daha da belirsiz bir hal kazandı. Kuzey Afrika ve Ortadoğu Arap Baharı ile kaynıyor. Suriye''nin ne olacağı, İran''ın nükleer programı, Afganistan ve Pakistan Obama yönetiminin listesinde en üst sıradaki yerlerini korumaya devam ediyor...

Amerika''nın çifte standart uygulamaları, ''tarihin doğru tarafında'' yer almak gerektiğini dile getiren ancak bunu yapamayan Obama''nın dış politikadaki handikapları.

Kasım 2012''de yapılacak olan seçimde koltuğunu korumak isteyen Obama için asıl handikap ise kuşkusuz içeride. 1929 ekonomik buhranından bu yana Amerika, tarihindeki en büyük ikinci ekonomik krizi yaşıyor. Geogre W. Bush''un yönetimde olduğu son yıl patlak veren ekonomik kriz, Obama''nın üstesinden gelmek zorunda olduğu en büyük sorun. Ne İran''ın nükleer programı ne İsrail-Filistin barışı ne de Suriye''nin ne olacağı Amerikan kamuoyunun birinciliği önceliği değil.

Amerika seçimlerinde yerleşmiş olan bir yaklaşımı bir kez daha hatırlatalım: Dış politikada başarı seçimi kazanmanıza katkısı olur, ama kötü ekonomi yönetimi seçimi kesin kaybettirir.

Doğal bir refleks olarak insanların refahlarına ve ceplerindeki paraya bakarlar.

Amerikalılar bugün Beyaz Saray''a baktıklarında koltukta Bush değil Obama''yı görüyorlar.

Krize kimin sebep olduğu bugün artık önemli değil. Önemli olan o koltukta bugün kimin oturduğu. Ekonomik sıkıntı yaşayanların bugün akıllarında Bush yok ama her gün gördükleri Başkanları Obama var.

AIPAC (Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi) hem İsrail hem de Amerika üzerinde en etkili Yahudi lobi kuruluşu. AIPAC''in yıllık konferansı (4-6 Mart) için binlerce Yahudi Washington''da biraraya geliyor.

Obama, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray''da görüşecek. Her iki lider AIPAC''in konferansında Yahudi toplumuna seslenecek.

Amerika Kongresi''nin koridorlarında tur atan İsrail taraftarları ve destekçileri Kongre aracılığıyla Başkan Obama''nın Tahran yönetimine daha fazla baskı yapması konusunda bastırdı.

Yakın aralıklarla koltuklarına oturan Obama ve Netanyahu''nun birbirlerinden hiç hazzetmedikleri, olaylara tamamen farklı pencerelerden baktıkları sır değil.

İsrail ve taraftarları, seçimlere gidilirken Obama üzerinde daha fazla baskı kurmayı deneyecekler. Kongre koridorlarındaki turlar seçimlere yönelik direk mesajlar olarak okunabilir. Netanyahu, hem Obama ile olan görüşmesinde hem de AIPAC''ta yapacağı konuşmada Amerika''daki Yahudilerin ve lobilerin seçimler üzerindeki etkisine satır aralarında da olsa işaret edecektir.

AIPAC konferansı nedeniyle Beyaz Saray''dan sızan bilgiler bir tarafa Obama, Atlanic dergisine verdiği röportajda İsrail tarafından gelebilecek her türlü senaryoyu satın aldığını aslında açık bir dille ifade etti.

Tahran yönetimine, nükleer bir İran''ın kabul edilmeyeceğini, Telaviv''e ise mevcut koşullarda İran''a askeri bir operasyona karşı olduğunu, "İsrail hükümeti, ABD Başkanı olarak blöf yapmadığımı bilir" sözleriyle ortaya koydu.

Ekonomik toparlanmanın yeni yeni başladığı Amerika''da Obama''nın şu an tolere edemeyeceği yegane husus, İsrail''in İran''a yönelik bir saldırısı olacaktır.

2008 seçimlerinde zayıf kaldığı eyaletlerde de güç devşirmeye çalışan Obama''nın Ortadoğu''da yeni bir krize kapı aralaması intiharı olur.

Gerçek şu ki, Amerikalı Yahudilerin de şu anki başkan adayının Barack Obama olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Obama, AIPAC toplantısına katılarak Yahudi toplumuna mesajlarını doğrudan verecek. Süper Salı seçimlerinde Cumhuriyetçilerin başkan adayı olmak için yarışan Mitt Romney, Rick Santorum ve Newt Gingrich de ekranlardan aynı kitleye mesaj yağmuru yağdıracaklardır.

Cumhuriyetçiler, Obama''nın karşısına koltuğunu tehdit eden bir aday ile çıkmayı tercih etmediler bu dönem. Washington yönetimine yakın bir isim bu tezimi, "Haklısın, Cumhuriyetçiler Obama''nın koltuğunu sallamak isteselerdi adaylardan birisinin yanına David Petraeus (CIA Başkanı, ABD''nin Afganistan''daki ordusunun eski komutanı, AA) gibi bir ismi takarak bunu yapabilirlerdi. Ama bunu yapmadılar" sözleriyle doğruluyordu.

Cumhuriyetçiler, 2012 başkanlık seçimlerine başkan seçmek iddiasıyla girmiyorlar.

Bunu en iyi Amerika''daki Yahudi lobileri ve toplumu biliyor.