|
AK Parti-BDP anayasasına doğru mu?

Anayasa hazırlıkları ile barış süreci kaçınılmaz olarak iç içe giriyor.

Başkanlık meselesi dışında yeni anayasanın dokusu ve ruhu üzerine ağırlık koyacak "mesele" şüphe yok ki, yeni vatandaşlık tanımıyla, yeni idari yapısıyla, ana dilde eğitimle Kürt sorunu olacak.

Bu kesişmenin kimi sakıncaları olduğuna şüphe yok.

Bir kere ayrı ayrı tartışmamızı engelleyen bir durum var ortada. Demokrasi açısından her biri ayrı ayrı önem taşıyan, anayasal rejim, denge ve denetim mekanizmaları, adem-i merkezi yapı ya da Kürt meselesi birbirinin aracı olacak bir işlev oynamaya (birinin diğerleri için feda edilmesi gereken) aday oluyorlar.

Bir başka sakınca da, bu iç içe geçişin parlamentodaki partiler arasında genel bir mutabakatı zorlaştıracak, CHP ve özellikle MHP"nin tavrı dikkate alınırsa kutuplaşmayı derinleştirecek ihtimali taşımasıdır.

Uzlaşma komisyonunda bir miktar yol alınmış olması bu ana çerçeveyi değiştirmiyor.

Buna karşılık, yukarıdaki belirttiğimiz sakıncalarına rağmen paradoksal olarak kabul etmek gerekir ki, barış süreci ile anayasa hazırlıklarının iç içe girmesi ülke için şans da sayılabilir.

Zira Kürt sorununda kalıcı bir barışın, çoğulcu toplum ve siyasete ilişkin modelin ancak anayasa üzerinden gerçekleşeceği ortadadır, nitekim barış sürecinin ikinci aşaması aslında Anayasa aşamasıdır.

Bu iç içe girişe dair diğer önemli bir husus da, ülkenin son iki yıldır tüm siyasi ve toplumsal hücreleriyle yeni, sivil ve demokratik bir anayasaya kilitlenmiş olmasıdır, bu seferberlik ile Kürt sorunu arasındaki "kendiliğinden eşzamanlılık" halidir.

Peki nasıl olacak bu iş?

Somut verilerden yola çıkalım…

Dolmabahçe"de yapılan Akil İnsanlar toplantısında başbakan, yukarıda belirttiğimiz çerçevede sorulan bir soru üzerine anayasayla ilgili olarak mealen şunları söylüyordu:

"Üç senaryomuz var.

A senaryosu uzlaşma komisyonunun sonuca varması ve anasaya metninin partiler arası bir mutabakatla hazırlanmasıdır.

B senaryosu AK Parti"nin CHP"yle bir taslak üzerinde anlaşmasıdır.

C senaryosu, bunlar olmazsa, AK Parti ile BDP"nin birlikte hazırlayacakları anayasayı referanduma götürmeleridir…"

Hangisi olmalı? Hangisine yakınız?

Gelişmeler, A senaryosunun tüm zorlamalara rağmen başarılı olmasının imkansıza yakın olduğunu gösteriyor.

B senaryosu ciddi bir ihtimaldir.

Ancak bunun hayata geçmesi tümüyle CHP"nin alacağı tavra bağlıdır. CHP sorumsuz, sonuçsuz, referanduma sunulacak metne tam muhalefet üzerine kurulu düz itirazcı bir tavır mı alacaktır yoksa devreye girmeye karar verip hazırlanacak bir metne katkı mı sunacaktır?

Böyle bir katkı AK Parti, CHP ve BDP arasındaki bir etkileşime işaret ettiği oranda, hem sistemin çoğulculuğu, hem yeni anayasanın denge ve denetim mekanizmaları açısından sağlıklı olur. Dolayısıyla tercih edilir bir senaryodur. Ancak AK Parti"nin (şimdilik) başkanlık sistemi önerisi ve CHP"nin ideolojik takıntıları bu senaryonun önündeki engellerdir.

Kabul etmek gerekir ki, C senaryosu, Kürtleri temsil eden BDP ile yüzde 50"ye yakın bir oyu olan AK Parti arasındaki, süregiden sürecin bir devamı olarak uzlaşma "gerçeklere" en yakın olanıdır. …

Ancak bunun AK Parti seçmeni açısından zorlukları olduğu gibi, Türkiye"ye hızlı yapılmış, düşünülmemiş, denge denetim sistemi düşük bir anayasa hediye etme riski de vardır.

Kolay değil ama, umalım demokrasinin tüm gerek ve koşullarının yerine geleceği bir yol bulunsun…

11 yıl önce
AK Parti-BDP anayasasına doğru mu?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi