|
Herkes birbirinden sabırsız

Ülkemizde futbolun geldiği nokta ile beklentilerin uyuşmadığı bir dönemden geçiyoruz. Ligin henüz 7. haftası geride kalırken sezon sonuymuşçasına oluşturulmaya çalışılan baskı sadece Trabzonspor’a has bir durum değil.

Trabzonspor’da, tribün baskısı veya sosyal medyadan oluşturulan baskılar diğer takımlar için de geçerli. Beşiktaş’ı, Fenerbahçe’si, Galatasaray’ı her kötü sonuçta bu baskıyı ve eleştiriyi iliklerine kadar hissediyor.

Fakat bu baskı sadece eleştiri odaklı olmayıp imha edilmeye yönelik eylemlere dönüştüğünde işin ayarı da tadı da kaçıyor.

Teknolojinin hayatımıza girmediği dönemlerde yönetici yönetip, teknik adam oynatıp, futbolcu da oynadığında gazeteci tespitlerini yapıp, eleştirisini ortaya koyarak geri çekiliyordu. Buna karşın taraftar da izlediği maçları kendi arasında yorumlayıp, bir iki gün maçı konuşurdu.

Bugün maalesef hal böyle değil.

Teknolojiyle birlikte hayatımıza giren sosyal medyanın etkileşimi ile baskı girdabı içinden çıkamayan; yönetici, teknik adam ve futbolcudan doğru işler yapmasını beklerken sanırım haksızlık yapmış oluruz.

Tabii ki her işte olduğu gibi futbol endüstrisi içinde yer alanların da işlerini doğru yapması gerekiyor.

Bu kısa tespitten sonra Trabzonspor’un genel durumuna baktığımızda bu baskıyı üzerinde fazlasıyla hisseden bir takımdan bahsediyor olacağız.

Teknik Direktör Abdullah Avcı’nın son basın toplantısında telefonu kapatıp, üç gün dinleneceklerini söylemesinin altında da bu yatıyor aslında.

Evet. Ligde 7 hafta geride kaldı.

Avrupa’da 4, ligde de 7 olmak üzere 1,5 ayda 11 maç oynayan bir takımdan bahsediyoruz. Sakatlıklar, hava koşulları ve deplasman yoğunluklarını bir kenara bıraksak bile sezon başladıktan 2 hafta sonra ağırlıkla çoğunluğu yeni oluşan bir kadrodan bahsediyoruz.

Bu 1,5 aylık sürede hücum zenginliği adına önemli işler yapan Trabzonspor, kadro yenilenmesinin dezavantajıyla takım savunmasını oluşturamamanın, savunma kurgusunu yerleştirememenin sancılarını yaşıyor.

Sürekli arayış içinde olan Abdullah Avcı’nın, Bartra, Hugo ve Denswil üçlüsünden ikisiyle oluşturmaya çalıştığı çift stoper konusunda belli ki sıkıntı yaşıyor. Diğer maçları bir kenara koyup son Gaziantep maçında yenilen 2 gol izlendiğinde bu bölgedeki sıkıntılar çok rahat görülüyor.

İkinci bölgede Marek Hamsik olduktan sonra sorun yok.

Fakat ya Hamsik olmazsa!

İşte olmak ve olmamak arasındaki önemli kriter de bu.

Hücum bölgesinde alternatifi fazla olan bu takım özellikle ön bölge organizasyonlarında değişken formasyonlarla beğeni toplayacaktır.

Son Kızılyıldız ve Gaziantep maçlarında göründü ki oyunun tamamında olmasa da süre aldığı zaman dilimi içinde Trabzonspor’un oyun aklı olan Hamsik, sahada olduğu sürece Trabzonspor için takım savunmasının ve hücum organizasyonları çok daha çabuk hayata geçecektir.

Trabzonspor’da neler yok derseniz…

Coşku yok, pas oyunun da eksiklikler çok, takım savunmasında bütünlük yok, savunmada alan ve adam paylaşımı ile kademe anlayışı yok.

Son bir ayı yeni oyuncular ile eski futbolcuların tanışma süresi olarak geride bırakırken, Milli aradan sonra daha derli toplu, ne yaptığını bilen ve tekrarı ile ezberi olan bir takım izleyeceğiz inancındayım.

Tabii ki bu işlerin sağlıklı bir şekilde düzelmesi için sezon başından bu yana yazdığımı tekrarlarsam, sabırsızlık konusunda değil, destek konusunda yarış içinde olunmalı.

Yoksa siz bakmayın bunca abartı ve methiyelere…

Bu sezonki takımlara baktığımızda hepsi birbirinin benzeri, yok aslında birbirlerinden farkları.

#Trabzonspor
#Fenerbahçe
#Galatasaray
#Hamsik
2 yıl önce
Herkes birbirinden sabırsız
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset