The One Awards, Hilton İstanbul Bomonti’de düzenlenen törenle sahiplerini buldu…

The One Awards önemli bir ödül müdür? Evet, önemlidir.

Çünkü son bir yılda, kendi kategorisinde ‘itibar’ını en fazla artıran markalara verilir…

Marketing Türkiye dergisinin sekiz yıldır düzenlediği ödüllerin araştırması AKADEMETRE tarafından yapılıyor… 12 ilde toplam 1200 kişiyle yüz yüze yürütülen görüşmeler sonucunda; 69 kategoride ‘en itibarlı’ olan değil, yıl içinde ‘itibarını en çok artıran’ markalar tespit ediliyor… Yani, Türkiye’nin en itibarlı markaları isimlerini bu listede görmezlerse şaşırmasınlar…

Araştırmada 9 ana ve 16 alt kriter sorgulanmış…

Geçen yıla oranla ‘itibar’ını en çok yükselterek The ONE Awards Büyük Ödülü’nü 5. kez alan marka Burger King olmuş… Yine kendi kategorilerinde birinci olan diğer markalar ise şöyle sıralanmış:

Petrol Ofisi, Atasay, Garenta, ETİ, FLO, Halkbank, Dalin, Arçelik, Lenovo, Axa Hayat Emeklilik, Opel, Lipton, Joker, Digiturk, A101, Kiğılı, Kıvanç Tatlıtuğ (Marka Yüzü), Zorlu Enerji, Hepsiburada, Marc, Brillant, MESA, Özkaynak, Lipton Ice Tea, Dr. Oetker, Kale Alarm, İzmir Adnan Menderes Havalimanı, AnadoluJet, Doğuş Holding, Ariston Thermo Group, Vodafone, İşNet, Nobel İlaç, Stradivarius, Bensu Soral (Marka Yüzü), Saray Muhallebicisi, Kamil Koç, Sürat Kargo, Albaraka Türk Katılım Bankası, İpana, Catherine Arley, Maximum, Tadım, Philips Ev Aletleri, Borusan Lojistik, Lazzoni Mobilya, Suzuki, Michelin, Fisher-Price, Acıbadem Sağlık Grubu, İstek Okulları, Bizim Lokanta, Maximiles, Burger King, Allianz Türkiye, Electrolux, SEK, Arçelik, LG, Citroën, Etstur, Sabancı Üniversitesi, Watsons, BİM, DoubleTree by Hilton, Korkmaz, Bayer, VMLY&R, MG Media, Medyaevi.

Fondaşlara dikkat!

Geçenlerde, Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’nın iki önemli söyleşisi yayınlandı…

Mavi Vatan kavramını öneren kişi olarak da bilinen Yaycı, bu söyleşilerinden birinde Türk Devletleri Teşkilatı’nın ‘ortak askeri birliğinin’ oluşmasını, adının da Turan Ordusu olmasını savunuyordu…

İkinci söyleşide ise konu ‘fondaş medya’ idi… Yaycı Paşa şu tespitleri yapıyordu:

- “ABD’deki Chrest Vakfı, Alman Vakıfları ve çeşitli ülkelerin dışişleri bakanlıkları, ülkemiz içerisindeki ‘sözde medya, ‘özde ise ‘algı’ platformlarını yoğun şekilde maddi-manevi destekleyerek ülkenin iç ve dış dinamizmi üzerinde akamet yaratma faaliyeti içerisindedir.”

- “Friedrich Naumann Vakfı, Heinrich Böll Vakfı ve Konrad Adenauer Vakfı öne çıkmaktadır. Bunların haricinde Yunanistan, Rusya, Çin ve İran tarafından bu ülkelerin çıkar ve politikaları lehine propaganda yapan çeşitli STK’lara fon sağlayarak farklı bir denge üretme mekanizması sağlanması hedeflenmektedir. Bu durum İstiklal Harbi öncesi ‘zararlı cemiyetlere’ bir bakımdan benzemektedir.”

- “Bu fondaş oluşumların stratejileri oldukça nettir: İtibar suikastleri ile vatansever kişileri, kurumları hedef alma. Asılsız içerikler üreterek algı operasyonları yapma. Odaklandıkları millî kişi ve kurumları alttan alta tehdit ederek sindirme girişimlerinde bulunma.”

- “Ülkemizde kendisini ‘alternatif medya’ olarak sunan, fakat özde çeşitli odakların kalemşörlüğünü ve Türk karşıtlığını kendisine fonlar aracılığıyla amaç edinen bu faaliyetler silsilesi, tüm milletimizin farkındalık oluşturması gereken hassas bir gerçekliktir.”

‘Bunların’ ifadesiyle; dokuz gezegen başta olmak üzere milyarlarca galakside, yani bütün kainatta(!) geçerli sanılan “evrensel barış… evrensel demokrasi… evrensel insan hakları… evrensel hukuk” ilkelerini savunduklarını iddia eden; ancak ‘arka planda’ Batı’nın Türkiye üzerindeki plan ve oyunlarına hizmet etmek amacındaki ‘fondaşlar’ hakkında teyakkuz hâlinde (uyanık) olmakta yarar var.