|
PKK terörü Kürtlere hayır getirir mi?
PKK saldırılarına devam ediyor. Her gün ölüm haberleri geliyor. Birçok eve ateş düşüyor. Ana babaların yürekleri dağlanırken ülke acıya boğuluyor. Yakın bir süre öncesine kadar barıştan çözümden bahsederken neden bu ortama düştük? PKK neden böylesine saldırgan? PKK terörünün kime ne yararı olabilir? PKK terörü Kürtlere bir fayda sağlayabilir mi?

Çözüm sürecinin başlamasından beridir vuku bulan gelişmeleri hatırlayalım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kontrolü nispî olarak seçilmiş hükümetin eline geçince, Kürt problemine siyasî çözüm arayışları başladı. Oslo müzakereleri bunun ilk adımıydı. Oslo, BDP-Cemaat işbirliği ile sabote edildi ve hükümeti yıkmanın aracına çevrilmek istendi. Daha sonra yeni bir teşebbüs ortaya çıktı. Abdullah Öcalan PKK'ya silah bırakma ve ülke dışına çıkma çağrısı yaptı. PKK kadroları isteksizce de olsa bu çağrıya uyar gibi göründü. Varılan mutabakata göre silahlar susacak ve demokratik siyasetin önü açılacaktı. Kürt hareketi tüm taleplerini demokratik ortamda dile getirme ve demokratik yollarla takip etme imkânına sahip olacaktı. Bu arada, son beş altı yıl içinde zaten önemli sayılacak adımlar atılmıştı. Yer isimlerinin iadesi, isim almanın önündeki engellerin kaldırılması, Kürtçe televizyon kurulması, özel okullarda Kürtçe eğitiminin önünün açılması vb. bunlar arasındaydı.

Bu gelişmeler AK Parti ve Erdoğan nefretini siyaset ve hayat anlayışlarının odağına yerleştirmiş çevreleri çok rahatsız etti. Dağa çıkıp PKK'yı silah bırakmamaya, savaşa devam ettirmeye çalışan, ben içinde değilsem çözüm olamaz diyen gazeteci kılıklı provokatörler ortaya çıktı. CHP ve Cemaat medyası Erdoğan'ın aleyhine olacağı düşüncesiyle PKK terörüne karşı sessiz kalmakta. Ölümlerden öldürenleri değil hükümet edenleri sorumlu tutmakta. Uluslararası konjonktür de PKK'yı kışkırtıyor. ABD ve Almanya gibi ülkeler bir şekilde PKK'nın sırtını sıvazlamaya veya daha fazla sıvazlamaya başladı.

Bütün bu faktörlerin etkisiyle PKK saldırılarını artırdı. Peki, bu şiddet ve terör dalgası adına mücadele edildiği öne sürülen Kürtlere bir fayda ağlayacak mı? Hayatlarına müspet bir katkıda bulunacak mı? Hiç sanmam. Tüm Türkiye zarar görecek ve muhtemeldir ki en büyük zararı Kürtler üstlenmek zorunda kalacak.

Bölgeye yılın ilk yarısında peş peşe yaptığım ziyaretlerde bizzat gözlemleme imkânı bulmuştum. Barışın adı bile bölge insanlarının yüzünün gülmesine yetmişti. İnsanlar geleceğe umutla bakmaktaydı. Ekonomi canlanmış ve birçok müteşebbis yeni yatırımlara girişmişti. Diyarbakır'ın bazı semtlerindeki mağazaların, lokantaların, kafelerin İstanbul'dakilerden ve oralarda dolanan insanların İstanbul'daki insanlardan bir farkı yoktu. Bölgede iç ve dış turizm de canlanmaya başlamıştı. Şiddet dalgasının yeniden başlatılması bütün bu müspet gelişmelere darbe indirdi. Şimdi gelecek belirsiz, kimse ekonomik risk almak istemediği gibi pek çok insan da bölgeden göç etmeyi düşünüyor.

Kavramları birbirine karıştırmayalım. PKK'nın çabası belki bir bağımsızlık mücadelesi olarak görülebilir ama özgürlük mücadelesi olarak görülemez. Bağımsızlık her durumda ve mutlaka özgürlük getirmez. Bağımsızlığa ulaşmada kullanılan yöntem bağımsızlık sonrasında doğacak siyasî modelin özelliklerinin belirmesinde etkili olur. PKK Marksist, Stalinist bir örgüt. Örgütün önderlerinin ve yayın organlarının söylemlerine bakınca bu çok rahat görülüyor. Stalinizm ise bir özgürlük değil ancak bir kölelik düzeni kurabilir. Nitekim, bölgede HDP'nin bazen doğrudan bazen PKK üzerinden muhaliflere karşı gösterdiği tavır da bunu kanıtlıyor. PKK bölgede kendi belirlediği istikamette homojen bir Kürt toplumu oluşturmak istiyor. Bu hâliyle PKK Kemalist Kürtlerin bir organizasyonu.

Şiddet sonu olmayan bir kuyu gibidir. Çarpıtıcı ve yozlaştırıcıdır. Başlangıçta bir araç olarak kullanıldığı zannedilir. Ama sürekli kullanılırsa kendisi bir amaca dönüşür ve onu aracı sananları kendi aracına dönüştürür. Şiddet, şiddet kullananların insanlarla normal, diyaloga ve argümanların kapıştırılmasına dayanan bir ilişki kurmasını engeller. Silahların konuştuğu yerde ağızlar susmak zorunda kalır. Şiddet ile mesafe aldığını düşünenler barış zamanında da fiilî veya kurumlaşmış şiddete başvurmaktan kolay kolay vazgeçemez. PKK çizgisinde faaliyet gösterenler ve PKK şiddetine/terörüne olumlu bakanlar, destek verenler bu şiddetin T.C.'nin devreden çekilmesiyle biteceğini zannederlerse çok yanılırlar. Tam da tersine, böyle bir durumda bölgedeki insanlar muhtemelen PKK şiddetine karşı tamamen korumasız kalırlar ve PKK'nın kölesi durumuna düşerler.

Bölgeden gelen haberlerden Kürt halkı arasında PKK şiddetinin kendilerine zarar verdiğini gören ve buna tepki gösteren insanların olduğu anlaşılıyor. Bu cesur insanların sayısı ve görünürlükleri arttıkça PKK'nın kan dökücülüğünün önüne geçilmesi hususunda daha ümitli olabiliriz.
#çözüm süreci
#Kürt halkı
#erdoğan
9 yıl önce
PKK terörü Kürtlere hayır getirir mi?
Fütüvvetin yolu Harakânî"den geçer
Önce ev vardı: Allah’ın Evi ve Hz. İbrahimin ailesi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…