Sunucu Karagöz tarafından İBB’de işe alınan PKK’lılar ile ilgili görüşü sorulan Karamollaoğlu bu soruya kaçamak ve tuhaf cevaplar verdi: “Ben kusura bakmasınlar terörle iltisaklı personel alımına itibar etmiyorum. Pasaport verilemez ibaresi koydular bana. Üç gün sonra şartlar değişti, hemen verdiler. İftira ettiklerini kabul ettiler. Ben bakanlığın söylemlerine nasıl güveneceğim. Hemen bu isimler mahkemeye verilmeli.” Karagöz’ün “Çoğu hüküm giymiş cezaevinde yatmış çıkmış şahıslar” ifadesi üzerine Karamollaoğlu “Hüküm giymişse çalışamayacak diye bir şey yok” diye konuştu.
“Sivas hadiseleri korkunç bir hadise. Bu hadiselerde sadece ben suçlanmıştım. Allah’tan ki hadiselerin başında yaptığım konuşma TV’lere yansıyınca üzerimdeki ithamları kaldırdılar. Planlanmış olma ihtimali büyük. Benim dahlim olmayan konu neden bu noktaya geliyor üzülüyorum. Benim suçum ne ya? Ben onların bütün ailelerine başsağlığı ilettim. Siz itham edeceksiniz. Allah rızası için bu soruyu emniyet müdürüne bir kez sordular mı? Çarpıtmak için. Mesullerini değil neden beni muhatap alıyorsunuz. Kimse emniyet müdürünü veya valiyi sorgulamıyor. O toplantıyı ben organize etmedim ki?”
Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın gündeme dair sorularını yanıtlarken bu kez de kendisini aşan ifadelerle Erdoğan’ı hedefine alan asparagas sözler sarf etmiş. Eğer Başkan Erdoğan için söylediği yalan ve iftiralar doğru olsaydı, ABD Başkanı Biden, Karamollaoğlu’nun partisi SP’nin de içinde olduğu Millet İttifakı’nı destekleyerek Başkan Erdoğan’ı iktidardan indireceklerini açıklamazdı sanırım. ABD ve uydusu İsrail’in Erdoğan’sız bir Türkiye stratejisiyle Türkiye’de AK Parti iktidarına karşı FETÖ başta olmak üzere terör örgütlerini ve küresel sermaye baronlarını kullanarak planladığı darbeler ve finans operasyonları devlet-millet dayanışması ile nasıl önlenmişse son finans operasyonu da kesinlikle önlenecektir kanaatindeyim. SP lideri Karamollaoğlu Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve gazeteci Balbay’a yaptığı açıklamalarda Yeniden Refah Partisi için kapatma davası açtıklarını beyan etmişse de sonra enteresan üstü bir gayretle (!!!) sözde kamuoyundan gelen tepkiler üzerine bu skandal açıklamayı resmi internet sitesinden kaldırarak, ‘o röportaj değil bir sohbetti’ savunması yaptı. Bir lider düşünün ki kadın çoluk çocuk demeden insanları katleden cinayet şebekesi bir terör örgütünü ve bu terör örgütünün Meclis’teki uzantısı olan PKK/HDP’nin Yargıtay’da süren kapatılma davasını hiç dillendirmeyip rahmetli Erbakan’ın oğlunun kurduğu partiyi kendisi için bir tehdit olarak algılayıp kapatma davası açmaya yeltenen vesayetçi bir anlayış vezihniyete sahip olabiliyor.
