|
Türk futbolu başarılı mı?

Elbette değil. 1950"den beri futbolda aldığımız yol bir arpa boyu değil. Uluslararası arenada ve kupa organizasyonlarında asla başarılı değiliz.

Şöyle bir yoklayalım, bugüne kadar Türk futbolu adına ne elde ettik diye… 1980 öncesi kulüp takımlarımızın bireysel bir iki tur atlaması dışında abartılacak bir durum yok. 1985"te Fenerbahçe"nin elediği Bordeux –ki o zamanlar Avrupa" nın en iyi takımlarından biriydi –önemli bir ivmeydi. 2008 yılında Chelsea"ye Şampiyonlar Ligi"nde elenen F.Bahçe yarı finale çıkamamıştı. G.Saray"ın 1989"da Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası"nda oynadığı yarı final ilk önemli başarılarımızdandı.

1991-92 yılında Galatasaray, Kupa Galipleri Kupası"nda çeyrek finalin eşiğinden döndü. 2000 yılında UEFA Kupası"nı kazanan sarı kırmızılı takım aynı yıl Süper Kupa"yı da aldı. 2001-02"de Şampiyonlar Ligi çeyrek finalin eşiğinden döndü.

Trabzonspor''un Avrupa arenasındaki en büyük başarısı UEFA Kupası 3. turu olsa da; 1990-91 sezonunda Olympique Lyonnais ve Aston Villa gibi önemli Avrupa kulüplerini eledi. Inter Milan, Liverpool ve FC Barcelona gibi Avrupa''da şampiyonluklar yaşamış takımları yenmeyi başardı. Bunlar 1970 ve 80"li yıllarda Avrupa"nın önemli takımlarını yenmek az buz iş değildi.

Beşiktaş 1986-87 yılında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası"nda çeyrek finale maçında Dinamo Kiev"e elenmişti. 2002-03 sezonunda Mircea Lucescu ile UEFA Kupası"nda çeyrek finale çıktı ve Lazio"ya elendi.

Milli takımımızın ise 2002 Dünya Kupası"nda dünya üçüncülüğü var. Ayrıca 2008"de Avrupa Şampiyonası"nda yarı finalde Almanlara elendik.

Hem kulüp takımlarımızın hem de milli takımımızın bu tablosunu görünce ortada ciddi bir başarısızlık olduğu görülüyor. Hele hele Alman, İngiliz, İtalyan ve İspanyol takımlarıyla kıyaslandığında arada uçurum olduğu görülecektir.

Bunun elbette belli başlı sebepleri var. Bir kere bizde futbol hemen her şeyin önüne geçiyor. Yani Avrupa"da bir futbolcunun yaşamı çok sade ve disiplinli oluyor. Mutlaka kilosu ve formu kontrol ediliyor. Türkiye"de o disiplin asla yok. Gece gezmeleri, disiplinsiz davranışlar futbolcular için olağan şeyler.

Aynı şey antremanlarda da geçerli. Bizde idman sevmeyen çok futbolcu vardır. Hatta bazen futbolcuya dayalı düzen varlığını hiç yitirmez. Sistem pek geçerli değildir. Halbuki futbol sistemle ayakta kalır. O yüzden Almanlar, İtalyanlar mutlaka bir final ya da yarı final mutlaka oynarlar.

Bayern Münih, Real Madrid, Barcelona, Milan, Arsenal vb Avrupa Kupaları"nda mutlaka her yıl ilk 8"e girerler. Türkiye günü birlik yaşadığı için ve asla gelecek planlaması yapmadığından işler hep sarma sarar.

Geldiğimiz nokta da Türk futbolu evet çok ciddi başarısızdır. Zico, Lucescu gibi çalıştırdıkları takıma önemli katlı sağlayan teknik adamlar yöneticilerin garabeti yüzünden gönderilmiştir. Avrupa"da takır takır oynayan futbolcular bizde istisnalar hariç asla doğru dürüst oynamamaktadırlar.

Yukarıda söylediğim futbolcuya dayalı düzen bazen en iyi futbolcularda bile tezahür ediyor. Milli takımın başına getirilen Ersun Yanal sırf Hakan Şükür"ü oynatmıyor diye adeta topa tutuldu. Halbuki Ersun Yanal"a sabredilse ortaya çok iyi sonuçlar çıkabilirdi.

Şimdi aynı kumpas Abdullah Avcı"ya kurulmaya çalışılıyor. Tamam, milli takım istediği sonuçları alamadı ama sabretmek lazım. Bir teknik adamın sistem kurması hele hele Türkiye gibi ülkelerde kolay değil. Avcı"yı gönderince ne olacak? Milli takım süper mi oynayacak?

Sorulması gereken bir soru daha var. Futbolu bu kadar yoğun olarak yaşandığı bir ülkede futbolcu yetişmemesi çok düşündürücü. Almanya"da gurbetçiler takıt takır oynarken bizde niçin doğru dürüst futbolcu yetişmediğinin cevabının verilmesi lazım.

Disiplinsizlik, sistemsizlik, günlük düşünce her şeyde olduğu gibi futbolu da geliştirmiyor. Bir son not da hakemlere. Evet, eskiye oranla hakemlerimiz çok iyi. İyi maç yönetiyorlar. Ama bazen ciddi ciddi saçmalıyorlar. İçlerindeki tarafgirlik maskesinden asla kurtulamıyorlar. Bariz pozisyonları değerlendirirken neyi kıstas aldıkları belli değil.

Türk futbolu geniş vizyonla, tribünlere oynamadan alınacak sağlam kararlarla ve popülist olmadan yeniden revize edilmeli. Yoksa bu kafayla biz bize oynar, el ele seviniriz. Başka da bir şey olamayız.

11 yıl önce
Türk futbolu başarılı mı?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi