Beşiktaş karmaşık, bir o kadar da pamuk ipliğine bağlı bir süreçten geçiyor. Sahada işler iyi gittiğinde birçok şey görülmez ya da görmezlikten gelinir. Çünkü söz konusu futbolsa, başarı ya da başarısızlık saha sonuçlarıyla ölçülür. Ancak o meşin yuvarlak çizgiyi geçmezse, yönetimsel şartlar değişmemiş olsa bile başarı anında görmezden gelinen şeyler konuşulmaya, tartışılmaya başlanır. Camiada, Hoca’nın söylemlerinin ertesi günü farklı şeylerin olması, başkanın “bırakmaya dair” sinyaller vermesi, muhalefet kanadının hareketliliği, taraftarların takımın getirildiği nokta konusundaki eleştirileri… Bunların hepsi sınırlarda gelip gidiyor. Dolayısıyla suların durulması, futbol takımının sahada alacağı sonuçlara bağlı.
Lider Başakşehir arkadan gelenlere nefes alma imkanı vermiyor. Maçlarını kazanıyor, arayı açıyor. Sizin ise takılma lüksünüz hiç yok. Erzurum beraberliği neredeyse her şeyin bittiği fikrini oluştururken, Antalya galibiyetiyle bir kez daha silkelendi, umutlandı Beşiktaş. Camianın böyle sansasyonel bir galibiyete ihtiyacı vardı. Hele ki Kagawa’nın olağanüstü başlangıç yapması keyiflere keyif kattı. Çok başarılı bir transfer. Bedava Kagawa’yı bu maaşla buraya getirmek iyi iş. Opsiyon elbette önemli, buraya da o şartlarda geldi ancak son anda masada değişen şeyler oldu. Buraya kadar getirdiğiniz oyuncuyu o andan itibaren geri gönderemezsiniz. Bu daha başka infiallere neden olabilirdi. Şimdi Kagawa Beşiktaş formasını giydiği sürece keyfini çıkarmak lazım. Oyuncu ikna olursa, kalmasının yolu da bir şekilde açılabilir.
Quaresma’sız Beşiktaş, Quaresmalı Beşiktaş’tan daha kötü olmaz. Rot balans ayarı bozuk araba gibi sürekli sağa çeken takım, şimdi Kagawa’yla, Ljajic’le, Dorukhan’la dilediği şeritten yol alabilir. Kalacaksa şayet, cezası bittiğinde Şenol Hoca aynı toleransı gösterirse, bu Hoca için de taraftar nezdinde ciddi güven kaybına yol açacaktır.
Antalyaspor son 4 maçta gol atamamıştı. Ciddi problemleri olan ve her hafta aşağıya giden bir takım. Elbette Beşiktaş, bu maçtaki noksanları üzerine de yoğunlaşmalı. Burak’ın yokluğunda Güven doğru tercihti. Larin, neden takımın 2. golcüsü dahi olamayacağını dün gece bir kez daha ortaya koydu. Öte yandan Lens’in vaziyeti, “Ya hu hocam, şu Gökhan Töre’ye bir şans daha ver” dedirtiyor. Dorukhan, Beşiktaş’ın yeni Şifo Mehmet’i olma yolunda ilerliyor. Şifo olmak kolay değil elbette ama o yola güzel bir giriş yaptı genç oyuncu. Skora direkt katkı yapan orta saha oyuncusu çok çok kıymetlidir.
Şimdi bu moralle Vodafone Park’a, kağıt üzerinde kazanma olasılığı yüksek bir Bursaspor maçına çıkacak Beşiktaş. Kagawa’lı, Burak’lı hat hem heyecanlandırıyor, hem meraklandırıyor. Japon oyuncu çok kısa sürede müthiş bir hava kattı camiaya. Puslu havayı dağıttı ve herkesin yüzünde gülücükler açılmasına neden oldu. Kulüplerde mutluluğun şifresi, futbol takımının verdiği keyifle çözülür. Görünen o ki, Kagawa bir süreliğine de olsa bu mutluluğun kaynağı olacak. Hani otobüslerde, metrolarda ya da bazı kurum duvarlarında asılı, çekice benzeyen bir alet vardır ve altında şöyle yazar; “İhtiyaç halinde camı kırınız”. İşte tam da o alet gibi bir işe yaradı Kagawa…
