|
Brütüsler...

Vahşet, soykırım, katliam, zorbalık... Hiçbiri Esed rejiminin sistematik işkenceden geçirerek öldürdüğü 11 bin muhalife ait fotoğrafları anlatmaya yetmiyor. ''Kelimeler kifayetsiz'' denir ya tam da öyle.

Aç bırakarak işkence etmişler, yetmemiş elektrik vermişler, telle, triger kayışıyla boğmuşlar. 55 bin fotoğraftan tespit edilebildiği kadarıyla 11 bin kişi Esed''in işkence tezgâhından geçirilip öldürülmüş.

Hangi nedenler, insanın insana böyle bir zulüm yapmasına gerekçe olabilir? Nasıl bir kin, nefret, anlamak güç.

Suriye''de ölen mahkûmların fotoğrafını çekmekle görevli bir askerin vicdan azabına borçluyuz bu insanlık suçunun ortaya çıkarılmasını.

''Sezar'' kod adı verilen askerin muhalifler aracılığı ile ülke dışına çıkardığı fotoğraflar İngiltere''de savaş suçu konusunda uzmanlardan oluşan özel bir soruşturma komisyonu tarafından incelendikten sonra önceki gün dünyaya duyuruldu.

Komisyona tanıklık eden ''Sezar''ın anlattıkları ve fotoğraflar Şam zorbası Esed''in, Batı tarafından ''makul'' karşılanan, kimyasal katliam dahil, 150 bin cinayetle yetinmeyip infaz tezgahı kurduğunu belgeliyor.

Komisyon raporu, Sezar''ın anlatımları ve çektiği fotoğraflar sadece birkaç cezaevi ve Muhaberat merkezindeki cinayetlerin kanıtı... İnfazların sistemli olması, Esed''in ülke genelinde infaz tezgâhları kurduğuna da işaret ediyor. Ancak kaç şehirde daha örtülü katliamlar yapıldı bilinmiyor.

***

Gerçeklerin zaafı, hep yalanlardan sonra gelmesidir. Suriye''nin nasıl bir işkence ve katliam coğrafyasına dönüştüğü bir gün ortaya çıkacak. Çıkar hesapları ve güç dengelerinin arkasına sığınıp on binlerce masumun katledilmesine seyirci kalan Washington, Moskova, Tahran ve Avrupa başkentlerinin bir caniye nasıl cinayet ortamı sağladığı da o zaman anlaşılacak.

Nasıl ki güç dengeleri, çıkarları uğruna 150 bin kişinin öldürülmesini seyrettiler, dünyayı şok eden görüntüleri de görmezden geldiler. ABD, AB, BM sessizce geçiştirdi Esed''in infazlarını. Kan üzerine kurdukları denge bozulmazsa, Cenevre 2 konferansında da geçiştirecekler bu vahşeti.

***

Sezai Karakoç, sanki bu günler için söylemiş: ''Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak, tarih susmayacak. Tarih sussa, hakikat susmayacak.''

Hakikat, vicdanlarının sesini dinleyenler sayesinde bir gün ortaya çıkacak. Türkiye gibi gerçeklerin ve mazlumların yanında yer alanlar o gün gerçek galipler olacak. Suriye meselesinde ABD ve Avrupa, Türkiye''ye arkasını dönünce Batı başkentlerine en ufak bir eleştiri getirmeyen ancak ''değerli yalnızlık ve dış politikada kaybetmek'' yorumları döktürenlerin fotoğraflardan tedirgin olmasının nedeni budur.

Tam da ABD destekli El Kaide, Esed''i ehven-i şer yapmışken, Erdoğan Suriye politikasında köşeye sıkışmışken dengelerin bozulması uykularını kaçırdı.

''Şii eksenini'' 3 milyon Müslüman''ın öldürülmesi ve mülteci olmasına tercih eden İran''ın, Batı''yla nükleer anlaşma yapmasına ''diplomasi böyle yapılır'' övgüleri dizerek Erdoğan''a ders vermeye kalkışanların Ankara ile değil Washington ve Şam''la paralel durdukları nasıl da deşifre oldu.

Rusya ve İran''ın ''şüpheli fotoğraflar'' açıklamasıyla bizdeki ABD, Esed muhiplerinin ''iddia edilen'' vurgusuyla kurdukları cümleler bile birbirine benziyor.

11 bin kişinin Ortadoğu tarihinde görülmemiş işkence yöntemleriyle infaz edildiği ortaya çıkınca ''Türkiye''nin de gönderdiği TIR''larla bunda katkısı var'' gibi çaresizce yorum yapabiliyorlar. İnfaz görüntülerinin ortaya çıkmasının zamanlamasına dikkat çekip ''Cenevre öncesi Erdoğan''ın şansı'' diye yazabiliyorlar.

Dün partilerin grup toplantısı günüydü. Ne Kılıçdaroğlu, ne Bahçeli infaz fotoğraflarına değinmedi. İşkence tezgahı işlerken Şam''a heyet gönderen CHP lideri, Erdoğan''ın haklılığını teyit ederim korkusuyla vicdansızlığı tercih etti.

Erdoğan nefreti sadece gözlerini değil, vicdanlarını da kör etmiş.

Durdukları yer yerli değil, Washington''a paralel olunca, her seferinde Brütüs rolü düşüyor paylarına. İnsanlığı bile arkadan vuruyorlar.

10 yıl önce
Brütüsler...
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’