
Hayat artık müptelası olduğumuz bir seyirliktir. İnsan yaşamaya hiç zamanı olmayan bir seyircidir. Duygularımız başkalarının duygularıdır. Fikirlerimiz ıslah edilmiş standart fikirlerdir. Tepkilerimiz güdülenmiştir. Sevgilerimiz yönlendirilmiştir.
Basmakalıp cümlelerle konuşur, paket ifadelerle meramımızı ifade ederiz. Aslında meramımız yoktur, yanımızdakinden alıp diğer yanımızdakine verdiğimiz havalı tekerlemelerimiz vardır. Başkalarının esprilerine güleriz, başkalarının sefilliğiyle alay ederiz, başkalarını alçaltarak yükseliriz. Meşguliyetlerimiz, meşgul edildiklerimizdir artık. Bizi kendi sınırlarımızın ötesine taşıyacak şeylere değil, kendimizden ibaret tutacak olanlara itibar ederiz. Zaaflarımızı sömüren kurgulara ram oluruz. Okuduğumuz kitaplar bizim hoşumuza gitmek üzere yazılmış kitaplardır. İzlediğimiz filmler bizim zihinsel vasatımızı kutsayarak kârlılığını katlayan filmlerdir. Katıldığımız tartışmalar zihnimizi büyütmek üzere değil, egomuzu büyütmek üzere tutuşturulmuş tartışmalardır. Yüksek sesle söylemeye özendirildiğimiz her şey sağırlaştırmaktadır bizi. Bakışlarımızın tutulup çevrildiği yerler körleşmemizin karanlık kuyularıdır. Doğruları sakız gibi çiğneriz her gün. Yanlışları kuru yazıklanmalarla aklar, paklar, saklarız. Ne zaman itiraflara sıra gelse dilimiz hakikate dönmez olur. Ne zaman boş böbürlenmeler için sahne kurulsa bülbül olur şakırız. Şimdiki zamanı o kadar boşa geçiriyoruz ki, şaşaalı bir şey söylemek icap ettiğinde gayrı ihtiyari tarih kitabına gidiyor elimiz. Kumaşın lekelendiği yeri antika bir vazoyla kapatmaktan öte bir şey değil bizim geçmişle ilişkimiz. Öyle büyük yalanlarımız var ki, bunlara tek tek değil, ancak topluca inanabiliyoruz. İyimserliğimiz gizlenemez hale gelen kofluğumuzu dikkatlerden kaçırabilmek için... Kötümserliğimiz, her yanımızı saran işgali püskürtmeye artık gücümüz yetmediğinden... Kendi çocuklarımızı özendirecek bir güzelliğimiz kalmadı. Kendi çocuklarımızı inandıracak bir gerçeğimiz de yok. Kendi çocuklarımızdan bir şeyler öğrenmeye de yerleşik gururumuz elvermiyor. Önce zamanın getirdiklerine tereddüt etmeden teslim olduk. Şimdi türlü bahaneler üreterek yediğimiz herzelere meşruiyet kılıfları yetiştirmeye uğraşıyoruz. Daha ayıpsız bir hayat değil aradığımız şey, ayıpların daha görünmez olduğu bir hayat! Herkes kendi telefonunun bir karış ekranında tutsak! Dedikodu, iftira, kem söz, çirkin yakıştırmalar herhangi bir engele takılmadan sürdürebiliyor serbest dolaşımını aramızda. Çirkinlikten beslenip güzelleşmeyi bekliyoruz. Bir fesatçı bir taş atıyor malum mecralara, günler boyu o taşın peşinde düştükçe düşüyoruz. Yaşadığımızın muhakemesi nerede, muhasebesi nerede, hiç dönüp bakmıyoruz. Biri nahoş ahvalimize ayna tutsa, görüneni görmek yerine aynayı taşa tutuyoruz. Başkalarının iyiliğini kendi iyiliğimize vesile kılmaya gayret edeceğimize, başkalarının kötülüğünde kendi kötülüğümüz için gerekçe arıyoruz. Çok konuşuyor, sadra şifa tek kelime söylemiyoruz. Çok yazıyor, kelimelerin hakkını veremiyoruz. Çok biliyor ama hiç idrak edemiyoruz. Organize atak yapamadığımız için hep karambol arıyoruz. Ezberin dışına çıkınca apışıp kalıyoruz. Çapımızı geliştireceğimize ha bire çapsızlığa yatırım yapıyoruz. Ciddiyetsizlikte performansımız iyi, iş ciddiyete gelince çuvallıyoruz. Esaslı bir mesele edinemediğimiz için laga luga ile ömür çürütüyoruz. Ve bütün bunlar çok matah şeylermiş gibi durmadan fotoğrafını çekiyoruz, durmadan fotoğrafını çekiyoruz!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.