|
Başbakan ve Kürtler

Son dönemde Ak Parti"nin Kürt meselesine ilişkin söylemlerinde önemli bir değişiklik oldu ama dikkat çekildiğine rastlamadım.

Başbakan Erdoğan, bir yılı aşkın süredir "Artık Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu vardır" diyerek bu hususta yapılacak hiçbir reformun, atılacak hiçbir adımın kalmadığını ima ediyordu. Ancak Ak Parti kongresinde Başbakan, asimilasyon politikalarını bitiren adımlar attıklarını ve atmaya da devam edeceklerini dile getirdi. Nitekim 63 maddelik "2023 vizyonu" paketinde yer alan başlıklar, Kürt meselesine ilişkin Ak Parti"nin sanılandan daha geniş bir ufku olduğunu gösterdi.

Metindeki en dikkat çekici iki başlığı "anadilde savunmanın sorun olmaktan çıkarılması" ve "anadilde kamu hizmetlerine erişim" oluşturuyordu. Kısa vadede Kürtçe savunmada kilitlenen KCK yargılamalarının sonuçlandırılmasına vesile olacak olan bu adımlar, uzun vadede Kürt meselesinin çözümü için hükümetin üzerine düşeni yapmaya devam edeceğine işaret ediyordu.

Genelde çok resmî dilli ülkelerde uygulanan anadilde kamu hizmetlerine erişimi hayata geçirmeyi amaçlayan hükümetin Başbakanının "Anadilde eğitim diye bir şey yoktur" açıklaması şahsen beni şaşırtmadı. Zira Başbakan Erdoğan, yaklaşık beş senedir Kürtçe seçmeli eğitim seçeneğine de "Kürtçe kursların açılmasına izin verdik, kursa gidebilirler" diye yanıt veriyordu. Aynı Başbakan, bu sene Kürtçe seçmeli eğitimin önünü açtı...

Ak Parti, Kürt meselesini, toplumdaki milliyetçi hassasiyetleri gözeterek, halk desteğini kaybetmeden çözmeye uğraşıyor. Bunu bir yere kadar anlayabiliyorum. Lâkin şunun da anlaşılacağını ümit ediyorum: Başbakan "Anadilde eğitim yok" deyip, üstüne kendi bölge vekillerinin bile savunduğu bir talebi PKK ile ilişkilendirdiğinde ister istemez bazı Kürtlerin gözünde "efendi pozisyonundan seslenen Türk" olmaktan kurtulamıyor. Hâlbuki "Anadilde eğitime talep olmadığı görülüyor" diyerek söze başlasa, anayasa komisyonunda "Eğitim dili Türkçe"dir" ibaresinin yeni anayasada yeri olmadığını savunan partisine de daha uygun bir söylemi benimsemiş olacak.

Siyasî partiler Kanunu"nda yapılacak değişiklikleri de kapsayan 63 maddelik plana, Ak Parti bünyesinde oluşturulan Yerel Yönetimler Komisyonu"nun raporunu, nüfusun 2/3"ünün büyükşehirlerde yaşamasının öngörülmesini ve büyükşehir sayısının artılmasıyla uygulamaya konulacak yeni idari yapı sistemini de eklerseniz Kürt meselesinin merkezini oluşturan ademi merkeziyetçiliğin öyle ya da böyle tesis edileceğini de görebiliriz.

Hükümetin, pek çok konuda olduğu gibi bu hususta da büyük hizmetleri olduğu aşikâr. Ancak mezkûr üslup değişmedikçe, bu hizmetlerin arzu edilen karşılığı bulması zor görünüyor.

Recep Güven"e dokunmayın!

Sözleri tartışma yaratan yeni Diyarbekir Emniyet Müdürü Recep Güven şöyle demişti:

"Benim yitik evladım dağa çıkmış keşke ulaşabilseydim, keşke ona normal bir hayat sunabilseydim. Keşke terörize olmasına mani olabilseydim diye ağlarım. Yani her teröriste de içim ezilir (...) Biz bir adım gitsek Diyarbakır halkı bize koşarak gelir, bunu biliyoruz. Geldiğimden bu yana tüp bombayı da, asayiş şubesine yönelik saldırıyı da, vatandaşımızın sayesinde engellemiş olduk. Halktan beni şaşırtacak kadar ihbar geliyor. İnsanlar huzurlarına sahip çıkıyorlar. Önce vatan değil, önce insan."

Teröre daha fazla demokrasiyle yanıt vermeyi öğütleyen ve halkla iletişimde coptan başka araçların da olduğunu gösteren Vali Efkân Âlâ, Başbakan Erdoğan döneminde atandı. Sonra aynı Efkân Âlâ, Başbakanlık Müsteşarlığı"na terfi ettirildi. Böyle bir vizyonu olan Başbakan"ın, Kürt meselesinin kalbinin attığı Diyarbekir"e atanan Emniyet Müdürü Recep Güven"e verdiği tepkinin arızî olduğu kanaatindeyim.

PKK"nın yol kontrolü adı altında insanlara baskı yaparak, okul basarak, polis-asker-sivil demeden katlederek ölüm saçtığı bir dönemde devlet katından halka dokunan bu sözler sadra şifa olarak okunmalıdır. Diyarbekir huzura kavuşacaksa, bu "kalbinde merhamet adlı bir çınar" olan Gaffar Okkan"lar, Efkân Âlâ"lar ve Recep Güven"ler sayesinde olacaktır. Güven"i hedefe koyup yalnızlaştırmak değil; bilakis sahip çıkarak teşvik etmek gerekir.

12 yıl önce
Başbakan ve Kürtler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset