|
Şehrin şiiri yok artık!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi''nin bir yan kuruluşu olan İSFALT''ın üç ayda bir yayımladığı kültür ve teknoloji dergisi Yol Kültürü''nün son iki sayısı birleştirilerek "deprem özel sayısı" olarak çıktı. Kalıcı bir şekilde hazırlanmış olan dergide, hayatımızda bir dönüm noktası oluşturan son Körfez depremi enine boyuna ele alınmış ve zengin görsel malzemelerle beslenmiştir. Bunu da herhalde Ahmet Kot''a borçluyuz.

450 sayfalık dergide, son zamanların gündemine oturan ve bundan sonra da gündemden düşmeyecek gibi görülen deprem konusu yazarlardan akademisyenlere ülkemizde ilk defa böylesine kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Yazılarda depremi bizzat yaşamış yazarlardan, deprem üzerine çalışmış ve bu alanda kafa yormuş bilim adamlarına kadar geniş bir yelpaze gözetilmiştir. OIması muhtemel deprem için alınması gereken tedbirler, öneriler, raporlar da dergiye bilimsel bir renk katmıştır. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi''nin düzenlediği Deprem Şurası''ndaki konuşmaların ayrıntılarını da buluyoruz dergide. Kısaca Yol Kültürü''nün bu sayısındaki yazılar ve resimler gelecek için bir belge niteliğindedir.

Ben burada derinlikli birkaç yazıyı öne çıkarmak istiyorum. Derginin ilk yazısında Mustafa Ruhi Şirin, şehrin şiirini mimarisinin belirlediğini, artık Adapazarı''nın şiirinin olmadığını söylüyor. Bu sözün tercümesi, şehrin tılsımının depremle birlikte bozulduğudur. Bunu, şehrin deprem öncesini ve sonrasını yaşayanlar şüphesiz daha iyi bilir. Görünürde şehir ne kadar mamur hale getirilirse getirilsin, mevcut kuşağın yerini başkaları alana kadar ya da olup bitenler zihinlerde unutulana kadar bu tılsım değişeceğe benzemiyor. Bu bir kalbin bükülmesi, büyünün bozulması gibi bir şey. Vazo yere düşmüş ve kırılmıştır bir kere.

Ali Ural, bilmedği bir yabancı dili birkaç saniye içinde öğrenmekti deprem, diyor ilginç bir benzetmeyle. Hem yazmayı, hem konuşmayı, hem de tercüme etmeyi öğrenmemiz sadece birkaç saniye sürmüştü. Yazara göre bu kadar az zaman içinde bu kadar çok şeyi ancak ayaklarımızın altındaki dünyanın hareket etmesiyle öğrenebilirdik. Ancak yabancı dil ihmale gelmez, çalışmazsan unutulurdu. Deprem hayatımızın tekdüze akışına sokulmuş bir çomaktır. Şirazesinden çıkmış hayatımızın yeniden bir düzene kavuşması iuçin.

Yeni, doğru ve güzel şehirler kurmanın tam zamanı diyen Ahmet Turan Alkan, bundan sonrası için, Türkiye''nin en büyük "toprak ağası" olan devlet, belediyelerle işbirliği yapmak suretiyle yeni, yaşanabilir ve güzel şehirler inşa edebilmemiz için yardımcı olabilir diyor. Sanki bir şüphesi -şüphemiz- varmış gibi. Devletin öncelikli ve biricik görevi kendi halkının yanında olmak değil de nedir?!

Derginin şüphesiz en çok okunması ve üzerinde durulması gereken yazısı, "bilge mimar" Turgut Cansever''le yapılmış konuşmadır. Eskilerin "hikmet" dediği üstün bir bilgi birikimine sahip olan Cansever, ülkemizde bu işlere en çok kafa yoran, konuşmaları ve yazıları dikkate alınması gereken bir kişidir.

24 yıl önce
Şehrin şiiri yok artık!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset