“İktidara gelirlerse başımızı zorla örtecekler, kızların okumasına izin vermeyecekler, kadınların çalışmasını yasaklayacaklar. Kadınlar için ayrı, erkekler için ayrı otobüs olacak” gibi tezviratları yıllardır duyuyorduk. Bu seçim sürecinde de aynı saçmalıklar zirve yaptı.

1990’larda Refah Partisi için uydurdukları yalanları 30 yıldır tekrar etmeleri normal bir ruh hâli değil. 1994 yerel seçimleri öncesinde oluşturdukları algıyı, yıllar sonra TRT arşivinden çıkan röportajlarda tekrar izledik.

Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi durumunda neler yaşanacağına ilişkin röportajlarda yer alan ifadeleri dinledikçe komedi filmi izler gibi eğlendik. Haydi diyelim o yıllarda vatandaşı kandırabileceklerini düşündüler. Aradan yıllar geçti, 21 yıllık iktidar var. Ama yalanlar değişmedi.

“Kadınların son seçimi olacak”, “Kız çocukları okuldan alınacak”, “Çok eşliliğe izin verilecek”, “Kadınların çalışması engellenecek”, “Kadına şiddeti engelleyen yasa kaldırılacak” gibi akla ziyan cümleler kurdular.

Yandaşları bile isyan etti, seçimden sonra uydurulan yalanlara. CHP yandaşı bir kadın gazeteci “Bize, ‘Bu seçimi kaybedersek şeriat gelir, kızlar sokağa çıkamaz’ demediler mi?” diye tepkisini dile getirmek durumunda kaldı.

Böyle çok örnek var. Derdim muhalefetin seçimden önce ortaya attığı veya genel olarak bu konularda söylediği yalanları hatırlatmak değil. Bu yalanları uyduranlara veya inananlara yönelik söylenecek çok şey var da, konumuz bu değil.

Muharrem İnce, 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sonuçları kabul etmeyen bir kitle için “Şizofrenler” demişti. Söz konusu kitleyle ilgili siyasal tarihimize geçecek en muhteşem teşhisti bence. Başka hiçbir şekilde izah edilemeyecek bir davranış içindedir söz konusu güruh.

Seçimler yapıldı, Meclis kadrosu oluşmaya başladı, kabine ilan edildi, önemli bürokratik mevkilerle ilgili atamalar açıklanıyor. Bugün-yarın yeni atamalar yapılacak. Yüzlerce isim ya yeniden atanacak ya da yeni isimlere görev verilecek.

AK Parti’den bu seçimde 50 kadın milletvekili Meclis’te yer alıyor. “Kadınları eve kapatacak” dedikleri Tayyip Erdoğan’ın partisinin Meclis’teki grup başkanvekillerinin ikisi kadın. Üstelik biri Leyla Şahin Usta. Gençler belki hatırlamaz, Leyla Hanım 1990’larda başörtülü olduğu için tıp eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Eğitimini Avusturya’da tamamlayabildi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na Mahinur Özdemir Göktaş’ı atayan Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanlığı için tercih ettiği isim nedeniyle şizofrenleri delirtecek bir karara imza attı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bir kadın, Merkez Bankası Başkanlığı’na atandı. Başkanlığa atanan Hafize Gaye Erkan, Sözcü Gazetesi’nin haberine göre, 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ni dereceyle bitirmesine rağmen, torpili olmadığı için Türkiye’de staj bile yapamamış, kazandığı bursla ABD’ye gitmişti.

Yarından sonra hafta ortalarına kadar çıkacak Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde bakalım başka nasıl sürprizler göreceğiz. Kaç kadın bakan yardımcımız ve üst düzey bürokratımız olacak?

Bu haberleri gördükçe 35 yıldır aynı yalanları söyleyenlerin yüzlerinin kızarmayacağından ve aynı yüzsüzlükle benzer yalanlar söylemeye devam edeceklerinden eminim. Çünkü onların tedaviye ihtiyacı var. Bir an önce gerekli tedaviyi alsalar iyi olur. Yoksa yeni atamalarla ruh sağlıkları biraz daha bozulacak gibi görünüyor.