Benim tezim, her iki dostumun da beslendikleri kaynak olan Anglo Sakson siyasal iletişim kuramlarının artık iflas ettiği ve Türkiye'ye özgü iletişim kuramlarının üretilmesi gerektiği yönündedir.
Bu tezin iflas etmesinin sebebi
kendinde özgü siyasal iletişim uygulamalarıdır.
Bu tezimi 6 yıl önce tartıştığımızda dijital devrim henüz bu kadar derinlemesine sektörü etkilememişti.
Benim de ders verdiğim iletişim fakültelerinde okutulan tüm müfredatın çağın oldukça gerisinde kaldığını, pratikten yoksun, hayattan kopuk olduğunu hep söylerim. Şimdi dijital devrimin kökten değiştirdiği iletişimin kurallarını algılayamamayı bunun üzerine ekleyin. Durumun daha da vahim olduğu anlaşılsın.
Üniversiteler gibi, iletişim alanında faaliyet gösteren iletişim şirketlerinin de durumu algıladığı tartışılır. Bu nedenle Ali Saydam ve Ali Murat Hoca ile farklı düşünüyoruz.
Ali Saydam, yüz yüze yaptığımız tartışmaları 15 Eylül günü, farklı bir konuda ama temelde aynı fikir ayrılığı çerçevesinde köşesine taşıdı. Konu, belediyelere kayyum atanması. Benim tezim, siyasi iradenin verdiği bu doğru (ama Cumhurbaşkanı'nın da dediği gibi gecikmiş) kararın aynı zamanda iletişim, kamu diplomasi, uluslararası ilişkiler boyutunun da planlanması gerektiği yönündedir. Ali Saydam ise, 'önce ateş edip sonra nişan almamız gereken durumlar olabilir, bu durum da iletişim planlaması sonradan gelebilir' diyor. Aslında aramızda ince bir nüans var. Anlatayım.
Kanal 7'de çalıştığımız dönemlerde, tüm televizyon teknik yapısı analog sistemdi. O dönemden dostum
sonraları bir çok televizyonun kuruluşunu başarıyla yaparken, insan kaynağı konusunda çok güzel bir tabir kullanmıştı:
Bence içinde bulunduğumuz çağı ve değişimi çok güzel özetleyen bir tabirdir bu. Dijital devrim, tüm analog sistemleri ve kuramları bir anda geçersiz kıldı. Tıpkı bugün kullanılmayan VHS, BETACAM analog cihazlar gibi, iletişimin de bir çok kuramı, modeli, tezi kullanılamaz halde. Dijital dünyada, hala analog yayın yapmaya kalkan gazete ve televizyonlar bu nedenle başarısız oluyorlar.
Türkiye'de siyasal iletişim ve kamu diplomasisi konularında devletin bir kurumu hala bulunmuyor. Ali Saydam 'var' diyor. Sanırım Başbakanlık genelgesiyle kurulmuş Kamu Diplomasi Koordinatörlüğü'nü kast ediyor. Bildiğim, şu anda sadece bir kişi burada çalışıyor. Bir kurum değildir, bütçesi, kadrosu, binası da yoktur. ABD'nin kamu diplomasi kurumunda çalışan insan sayısının 3 bin olduğu söyleniyor.
Kayyum atarken, 'duralım iletişim planı yapalım sonra atayalım' demiyorum. Akut, acil durumlar da bu olmayabilir.
.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kararlı ve cesur siyasi adımlarını destekleyen ve güçlendiren bir kurumsallaşmadan ve stratejiden bahsediyorum.
İletişim, hiçbirimizin tahmin edemediği bir hızda ve güçte yeni bir algı oluşturuyor. Bu algı oluşumu, artık siyasetin önüne geçti.
Ali Saydam'ın
isimli bir kitabı var. Bence bu kitabı okumalısınız. Sonra dijital devrimin, bu kitaptaki kuramları ve önermeleri nasıl değiştirdiğini düşünmelisiniz.
Bence Ali Ağabey bu kitabı yeniden yazmalı. Bana da imzalı nüshasını hediye etmeli tekrar.