Dünya nefesini tuttu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna ile ilgili vereceği karara kilitlenmiş durumda.Acaba Rus lider, ne diyecek, nasıl bir karar verecek?Putin, KGB geçmişinin verdiği yeteneklerin de katkısıyla ketum olmasını bilen, şaşırtmaca taktikleri kullanabilen, sağı solu belli olmayan bir isim.İşin içinde bir ‘danışıklı dövüş’ de olabilir mi bilmiyorum ama Rusya Devlet Başkanı bazen en önemli kararları, en yakınındaki isimlerden bile sakladığı olabiliyor.Yıllar önce böyle bir
Dünya nefesini tuttu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna ile ilgili vereceği karara kilitlenmiş durumda.
Acaba Rus lider, ne diyecek, nasıl bir karar verecek?
Putin, KGB geçmişinin verdiği yeteneklerin de katkısıyla ketum olmasını bilen, şaşırtmaca taktikleri kullanabilen, sağı solu belli olmayan bir isim.
İşin içinde bir ‘danışıklı dövüş’ de olabilir mi bilmiyorum ama Rusya Devlet Başkanı bazen en önemli kararları, en yakınındaki isimlerden bile sakladığı olabiliyor.
Yıllar önce böyle bir şeyin Ankara’da yaşandığını hatırlıyorum.
Putin’in sözleri karşısında en yakın kurmayları arasında yer alan Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ağzının açık kaldığı bir olay yaşanmıştı.
Anlatayım.
2014 yılının Aralık ayıydı.
Rusya Devlet Başkanı Putin, birkaç ay önce Cumhurbaşkanı olarak seçilen Erdoğan’ı ziyaret etmek üzere Ankara’ya gelmişti.
O ziyaret sırasında önemli bir gelişme oldu.
Rusya’nın Avrupa Birliği ile yaşadığı gerilim ve içinde yine Ukrayna geçen bir kriz nedeniyle Putin’in ‘kafasının tası atmış’, Karadeniz’in altından geçerek Avrupa’ya ulaşacak olan Güney Akım Projesi’ni yırtıp atarak, bunun yerine Türkiye üzerinden geçecek bir boru hattı için Erdoğan’a teklifte bulunmuştu.
O günlerde sohbet ettiğimiz bir Türk yetkilinin ifadesiyle, Putin bu teklifi yaparken masada bulunanların gözü Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’a doğru kaymıştı.
Çünkü herkes gibi, böylesi kritik bir karardan o da o sırada haberdar olmuştu ve Lavrov, bu durumdan duyduğu şaşkınlığını gizleyememişti.
Dediğim gibi belki de danışıklı dövüştür ama Putin’in böyle bir huyunun olduğu bilinmeyen bir şey değil.
Bilindiği üzere Ukrayna ile yaşanan bu son kriz, Rusya’nın Ukrayna sınırına 120 bin asker yığması, bu hareketiyle deyim yerindeyse Ukrayna’nın başına silahı dayayıp NATO’dan, ABD’den “Şu, şu şartlarımı yerine getirmezseniz ateş edeceğim” demesiyle patlak verdi.
Bazı ülkeler, özellikle İngiltere, Rusların bu tehdidine karşı gerçekten çözüm mü istiyorlar, yoksa savaş mı tam anlaşılamayacak şekilde “Hadi sıkıysa ateş et” şeklinde bir tepki veriyor.
Acaba o silah patlayacak mı korkusunun arttığı bir ortamda, Putin’in önceki akşam yaptığı açıklamalar, durumun ne kadar kritik bir seviyede olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekiciydi.
Putin, neler söyledi?
-“Batı, güvenlik endişelerimizi göz ardı etti, savaş ihtimali masada” dedi.
- “Bize, NATO’nun bir adım dahi doğuya genişlemeyeceğine dair bir söz verildi fakat bunun tam tersini yaptılar. Bizi aldattılar. Bizi kandırdılar” dedi.
-“Negatif senaryoların önüne geçmek için diyaloğun devam etmesini umuyorum” dedi.
-“Bir karar vereceğiz” dedi.
Aynı gün içinde Kiev’de İngiltere Başbakanı Boris Johnson’u ağırlayan Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ise muhtemel bir savaşın, iki ülke arasında değil, Avrupa’da tam ölçekli bir savaş olacağını söyledi.
Tam da böyle bir atmosferde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bugün Ukrayna’nın başkenti Kiev’e önemli bir ziyaret gerçekleştiriyor.
Erdoğan, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan krize dair Ankara’nın endişelerini yansıtan açıklamalarda bulunuyor.
Son değerlendirmesinde, “Sürekli savaş konuşuluyor. Rusya ve Ukrayna arasında böyle bir savaşın olmasını asla arzu etmiyoruz. Bu, bölge için hayra alâmet bir gelişme değildir. NATO ülkesi olarak da böyle bir şeyi istemiyoruz, kabullenmiyoruz.” sözlerini sarf etti.
Evvelsi gün Ukrayna kriziyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Montrö’den söz etmesi, dikkat çekiciydi.
Akar şunları söyledi:
“Bizim tutumumuz çok açık ve net, Montrö rejimi çerçevesinde Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin barış, diyalog, huzur ve refah içinde yaşamasından yana olduğumuzu yıllardan beri dile getiriyoruz. Montrö’nün sağladığı statünün bütün taraflar için yararlı olduğunu, günümüz koşullarında bundan vazgeçilmesinin söz konusu olmadığını hep gündeme getirdik”
Bu sözler şöyle bir çağrışımı beraberinde getiriyor:
Demek ki Ankara’da, Ukrayna krizinin bir Karadeniz krizine dönüşebileceği, Ukrayna savaşının bir Karadeniz savaşına dönüşebileceğine dönük senaryolar da değerlendiriliyor.