|
TSK güvenli bölge için Suriye’ye girecek mi?

Kilis'e en son Şubat ayında televizyon yayını yapmak için gitmiştim.



Suriyeli sığınmacıların kaldığı sıfır noktasındaki kampta 3 saatlik yayını, başımıza bir şey gelmeden tamamladık, ertesi gün de soluğu hayatın cıvıl cıvıl aktığı Kilis sokaklarında aldık.



Kentin 93 bin olan nüfusu, 127 bin Suriyeli misafirin gelişiyle birkaç yıl içinde 220 bine fırlamıştı.



Yani gelenlerin sayısı, kalanların sayısını geçmişti.



Yeni gelenlerle şehrin, insan, otomobil ve motosiklet gürültüsü birbirine karışarak artsa da, Kilisliler, bu gürültüyü kardeşlik duygusunu büyüterek Suriyelilerle paylaşıyordu.



SAVAŞ İLANI GİBİ…


Suriye savaşının yükünü büyük bir alicenaplıkla yüklenen Kilis, şimdilerde zor günler geçiriyor.



Orada Türkiye'ye karşı adı konmamış bir savaş ilanı var.



DAİŞ'in sınırın öbür tarafından seyyar araçlar üzerinden fırlattığı Katyuşa füzeleri, hedef gözetmeksizin kentin içine düşüyor, can kaybına yol açıyor.



18 Ocak'tan bu yana bu yöntemle 46 füze fırlatıldı, 17 kişi hayatını kaybetti, 61 kişi yaralandı.



SINIRIN ÖBÜR TARAFINDA NE OLUYOR?


20 gün önce Türkiye'ye müzahir Suriyeli gruplar, Azez'den yola çıkarak DAİŞ'in elindeki 10 kadar köy ile birlikte sınırda bir Türkmen kasabası olan Çobanbey'i geri almışlardı.



Ancak bu gruplar orada tutunamadı.



Rakka'dan 600 kadar yeni militan takviyesi yapan DAİŞ, buraları kısa sürede yeniden ele geçirdi.



Son günlerde de, bu bölgelerden Kilis'e rast gele füze atıp duruyorlar.



Bu füzeler hareket halindeki araçlar üzerinden atıldığı için, tespit edip imha etmek kolay olmuyor.



ANKARA'DA KİLİS GÜNDEMİ


Kilis'e karşı sınır ötesinden fırlatılan füzeler, hafta başından itibaren Ankara'nın en önemli gündem maddesi haline geldi.



Pazartesi günü Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında yapılan Güvenlik Zirvesi ve devamında toplanan Bakanlar Kurulu'nda ağırlıklı olarak bu konu ele alındı.



Hükümet yetkililerinin de teyit ettiği gibi, şu günlerde sınıra ilave askeri birlik ve teçhizat gönderiliyor.



Pazartesi günü Bakanlar Kurulu Toplantısı'ndan sonra açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, yeni

söyledi.



Bununla birlikte meseleyi kökten çözmek için, sınır içinde devreye geçirilecek ilave askeri tedbirler de yeterli olmayabilir.



TSK SINIR ÖTESİNE GEÇER Mİ?


Şimdi gelelim esas meselemize…



Pazartesi günü yaptığı basın açıklamasında Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş'a Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait kara unsurlarının sınır ötesine geçip geçmeyeceğine dair bir soru da soruldu.



Kurtulmuş, kısa bir cevap verdi,

“gerekli bütün tedbirler alınıyor, müzakere ediliyor”

dedi.



Burası önemli.



Hem hükümet sözcüsünün sözleri, hem de edindiğimiz kulis bilgileri, TSK'nın güvenli bölgeyi fiilen uygulamak için sınır ötesine geçmesinin ciddi bir seçenek olarak değerlendirildiğini gösteriyor.



Zaten göründüğü kadarıyla bu meseleyi kökten çözmek için ortada iki seçenek bulunuyor.



1

-Sınır ötesine kara birlikleriyle doğrudan müdahale edip, oralardan yönelen tehdidi kalıcı bir şekilde yok edip güvenli bölgeyi fiilen oluşturmak.



2

-O bölgede Türkiye ile birlikte hareket eden ılımlı muhalif grupları daha etkili bir şekilde donatarak sınır hattının DAİŞ'ten temizlenmesini sağlamak.



Ankara'daki kaynaklar, sınırı geçmeden hava gücüyle DAİŞ'e müdahale edilebileceğini de söylüyor.



İkinci seçenek hala geçerli olsa da, son gelişmeler, dört cephede birden savaşan Türkiye'ye yakın grupların gücünün sınırlı olduğunu ortaya koydu.



TSK'nın tek başına da olsa kara unsurlarıyla Suriye'ye girip güvenli bölge oluşturması fikri ise, son günlerde üzerinde daha ciddi durulan bir konu haline geldi.



Kilis'te olup bitenler, Türkiye'nin

'meşru savunma hakkını'

kullanma anlamında elinin daha da sağlamlaştığını gösteriyor.



Uluslararası hukuk bağlamında Temmuz ayından bu yana Ankara'da karar verme noktasında gidip gelinen bir nokta var.



O da şurası:



Türkiye'nin böyle bir harekat

için

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sınırlarını savunma hakkını kullanarak müdahale edeceğine dair bir bildirimde bulunması yeterli olabiliyor.


Uluslararası hukuk bu hakkı her ülkeye olduğu gibi Türkiye'ye de tanıyor. Gelinen noktada bunun ne kadar haklı olduğunu anlatabilecek yeterli enstrümanlara da sahip olunduğu ortada.



Oraya girilmesi halinde başka negatif riskler mevcut olsa da, Rusya'nın Türkiye'ye karşılık vermesi beklenmiyor.



Neden derseniz, müdahale edilecek bölge, Rusya dahil bütün uluslararası aktörlerin ortak tehdit olarak kabul ettiği DAİŞ unsurlarının hakim olduğu bir bölge.



Haftaya Washington'a gidecek olan Başbakan Davutoğlu'nun Obama ile yapacağı görüşmeyi iyi izlemek gerekiyor.



O görüşmenin sonucu, Suriye sınırı bağlamında daha önce görmediğimiz yeni bir evrenin habercisi olabilir.


#Suriye sınırı
#Başbakan Davutoğlu
#TSK
#Azez'
8 yıl önce
TSK güvenli bölge için Suriye’ye girecek mi?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset