|
Kök sebep analizi
Etrafımıza baktığımızda yığınla sorunun hayatımızın tüm süreçlerini etkilediğini görürüz. Ancak
çok azımız bu sorunların zahiren görünen yüzü yerine esas sebebini araştırırız.
Kök Sebep Analizinin mucidi Sakichi Toyoda’dır (1867-1930), “Japon Mucitler Kralı” lakabı da bu vesile ile Toyota’nın kurucusuna verilmiştir.
Toyota bu yönteme
“Beş Neden-5 Why”
adını verdi. Bu yöntem, problemin kök nedenin ulaşana kadar 5 defa neden sorusuna sormaktadır.
Kök neden; konu ayrımı olmaksızın herhangi bir problemin arkasında yatan temel sebeptir. Zahiren görünen şey “semptom” (belirti) dur.
Örneğin aracımız arıza yaptığında, mesela su kaynattığında, suyun soğumasını bekleyip tekrar yola koyulmayız veya taksi çevirip binip gitmek de günü kurtarmaktan öteye gitmez. Zahiren görünmeyen aracın radyatöründeki muhtemel arızayı tespit edip onarmak kalıcı çözüm üretecektir.
Kök neden tespit edilip ortadan kaldırıldığı durumda, kök nedenin yol açtığı problemin tekrar etmesi de önlenmiş olacaktır.

Bahse konu kök nedenleri tespit etmek üzere gerçekleştirilen sürece “Kök Neden Analizi (Root Cause Analysis)” verilmektedir. Kök neden analizi sonucunda, problemin ne olduğu ve nasıl oluştuğunun yanı sıra, neden oluştuğu sorusunun da cevabı ortaya konulmaktadır.

İşin esası da şudur; sorunun neden oluştuğunun anlaşılması, ileride problemin tekrarını önlemeye yönelik öneriler sunulabilmesi için gereklidir.

Kök Sebep Analizi hayatın her noktasında kullanılacağı gibi iktisadi işlemleri için de kullanılabilir, hatta elzemdir.

Bu hafta yayımlanan veriler ile konut fiyatları haziranda yüzde 9 daha artarak yıllık artış yüzde 160.57’ye çıkmıştır. Maliyetlerin yüzde 110 arttığı bir dönemde bu artış sadece maliyet etkisi ile açıklanamaz. Bu nedenle konut fiyatlarındaki artışı maliyet artışı olarak okumak zahiren görünen semptoma odaklanmadır. Yani bize yeterli faydayı sağlamaz.

Aynı konu otomobil fiyatları için de geçerlidir. Artan fiyatları sadece maliyet veya kur artışı ile izah mümkün müdür?

Bu noktada bakılması gereken yer arz veya talebin durumudur.
Geçen ay yazdığımız bir makalemizde ortalama senelik konut ihtiyacının 800 bin bandında olduğunu buna karşılık konut imalatının son 3 yıldır 500 bin bandında olduğunu ifade etmiştik. Demek ki sorun arz eksikliğidir diyebiliriz. Buna ek olarak rekor el değiştirme rakamları da talep yönünde ciddi bir baskının oluştuğunu ifade ediyor.
Hem arzdaki düşüş hem de talepteki artış fiyatları arttıran sebeptir diyebiliriz. Ancak bu da yeterli değildir. Talepteki artışı ne ile açıklayabiliriz?
Talepteki artış varlığı koruma amaçlıdır.
Bunu da son altı ayda konut hariç, TL bazında hiçbir yatırımın bırakın kendisini enflasyona karşı amorti etmesini en az yüzde 50 kayıp yaşatmasından çıkarabiliriz.
Çok parası olan konuta, az parası olan parasına uygun otomobili “yatırım” amacıyla almıştır.
Velhasıl kök sebep “arz yönlü sıkıntılar ile enflasyondan korunmak için yatırım amaçlı alımlardır”.

Vuku bulan olayları bunlar ötesinde aramak su kaynatan arabayı bırakıp taksiye binmek gibi sorunu çözmeyen, geçici çözümler olmaktan öteye gitmez.

Bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı TOKİ marifetiyle yeni konut imalatı kök neden analizine göre doğru bir çözümdür. Ancak piyasa deyimiyle paranın park edebileceği (enflasyona yenik düşmeyen) mecra yaratılmazsa diğer neden olan yatırım amacıyla alımlar devam edecektir.
Hane halkının tasarruflarını enflasyona karşı koruyacak bir yol üretilmez ise konut ve otomobil gibi nispeten likit ve enflasyona karşı kendini ispat etmiş varlıklarda fiyatlar kısa süreli bir duruş sergilese de “beklenen enflasyon”a paralel fiyat artışı kaçınılmaz olacaktır.
Bunu kanun yaparak engellemek de mümkün değildir.
Hayatın doğal akışına ters olan kanunlar sadece kayıt dışı ekonomiyi büyütür ve vergi kaybına sebep olur.

1990’lı yıllarda ticaret yapanlar bilirler; o gün var olan ikinci el alım satımlarında yüksek oranlı vergiler nedeniyle devir işlemleri adi sözleşmeler üzerinden gerçekleşir ve bir aracın neredeyse beş altı devrinden sonra noterden resmi alış gerçekleşirdi. Bırakın alım satımdan maktu vergi almayı aracılar resmiyette gözükmediği için kurumlar vergisi ve kdv bile tahsil edilemezdi.

Ak Parti hükümetlerinin en önemli özelliği kayıt dışı ekonomiyi ilk geldiği andan itibaren azaltmasıdır, bu esnada yasakçı kanunlar da koymamıştır. Sistemi kayıt içine teşvik edecek hamleler yaparak esasen var olan ekonomik büyüklüğü kayıtlara girdirmiştir. Böylelikle devlet vergi gelirlerinde önemli büyümeler yaşamıştır.

Hasılı kelam; geçmişi bilmeyen geleceği tayin edemez…
#TOKİ
#Enflasyon
#Sakichi Toyoda
2 yıl önce
Kök sebep analizi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset