|
Avrupa'ya giden yol Vatan'dan geçer!
Daha önce İnsan Hakları'ndan Sorumlu Devlet Bakanı'ydı... Sonra, başına devlet kuşu kondu ve İçişleri Bakanlığı'na getirildi.

Adı, Rüştü Kazım Yücelen.

Daha koltuğunu bile ısıtmadan, "Yolsuzlukla mücadele aynen devam edecek" demişti, ama, Tantan'ın akim bıraktığı dosyalara elini bile sürmedi.

(Kendisi hakkında da birtakım iddialar var. Gazeteler iki gündür yazıp duruyor. Ama bu iddialar soruşturulamıyor. Belki de soruşturulmayacak. Yargıtay Başkanı Sami Selçuk'un da buyurduğu gibi, Türkiye Cumhuriyeti, ne yazık ki, henüz bir "hukuk devleti" değil.)

İnsan haklarından sorumluyken, "işkence" meselesiyle çok ilgilendiğini ve Türkiye'de işkencenin kökünü kazımak için "birtakım çalışmalar" yaptığını duyup duruyorduk.

Hassas bir insan portresi çiziyordu.

Dışarıda "yüzümüzün kızarmasına yol açacak" olaylardan şekvacı olduğunu yineliyordu her fırsatta.

Bir konuşmasında Türkiye'de "sistematik işkence yapıldığını" itiraf etmişti.

Gelgelelim, insan haklarından sorumluyken yaptığı çalışmaların ne olduğunu, işkenceyi önleme konusunda ne mesafe katettiğini öğrenme bahtiyarlığına eremedik.

Açık bir başarısını hatırlamıyorum.

Üzeyir Garih cinayetindeki örnek aculluk, Dünya Barış Günü kutlamalarındaki "savaş görüntüleri" başarı hanesine kaydedilebilir mi?

Bilmiyorum.

İki gün önce, bu köşede, her fırsatta "insan hakları"na verdiği önemi dile getiren sorumlu bir "yönetici" olarak, çocuklara yönelik polis terörünü nasıl tevil edeceğini sormuştum.

Çünkü "Beyaz Şehir soruşturması" çerçevesinde iki kadın ve yaşları 5, 8, 11 olan üç çocuk gözaltına alınmıştı.

"Gözaltı operasyonu"nu yürüten Organize Suçlar Şube Müdürü, önce bu kişilerin "gözaltına alınmadığını, kaçırılmış olabileceklerini" söylemiş, sonra da (yaptığı hukuksuzluğun boyutları kafasına dank edince) suçunu ikrar etmişti.

Bu çocukların suçu, "Albayrak" soyadını taşımak...

Avrupa'ya giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğini söyleyenler, o çocukların nasıl etkilendiğini, bu hukuksuz "gözaltı"nın bilinaçaltlarına nasıl işleyeceğini, gelecekte halet-i ruhiyelerini nasıl belirleyeceğini hiç düşünmeyecekler.

Bunun hesabını da vermeyecekler.

Türkiye'de, halihazırda, bu hukuksuzluğun hesabını soracak bir merci yok!

Ne yazık ki yok!

Avrupa'ya giden yol Diyarbakır'dan geçer ama...

Avrupa'ya giden yol Vatan Caddesi'nde tıkandı bile.

Çünkü, "Beyaz Şehir" Operasyonu çerçevesinde gözaltına alınanlar, Rüştü Kazım Yücelen'i defaatle uyardığımız halde, "işkence"den geçirildiler.

Sonra ne oldu, biliyor musunuz?

İnanamayacaksınız.

Ben inanmakta güçlük çekiyorum çünkü.

Haseki Hastanesi doktorları gözaltına alınanlar için "işkence görmüştür" raporu verince, aynı gün harekete geçen polis üç ayrı hastaneden "işkence yok" raporu aldırttı.

Yaa...
#Rüştü Kazım Yücelen
#İçişleri Bakanlığı
23 yıl önce
Avrupa'ya giden yol Vatan'dan geçer!
İslam’ın siyasal vizyonu ne olmalı?
Alevilik lafla olmazsa, semahla olur mu?
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı